Programda Tutarlılık Gerek

14 Eylül 2024 Cumartesi

CHP’nin “İkinci Yüzyıl Değişim Kurultayı”nın sonuç bildirgesinde, Atatürk’ün 1920 Eylül ayında TBMM’ye sunduğu çağlar aşan devrimci bir çığlıklanma olan “halkçılık programı”na gönderme yapılarak partinin yeni programının bu metinden esin alacağı vurgulandı.

Yüksel Taşkın (gözlüklü), son tüzük kurultayında yeni programı çalışıyor.

Yeni programın “halkçılık programı” gibi, halkın sorunlarına yine halkın istemleri çerçevesinde çözüm önerileri sunacağı, programın halk için halkla birlikte hazırlanacağının belirtilmesi CHP’nin bundan böyle izleyeceği çizgi açısından önemli bir bağlayıcılık öngörmektedir.

Çünkü Atatürk’ün “halkçılık programı” iki ana ilke ve hedef üzerinde yükselir:

1- Halkı, emperyalizm ve kapitalizmin baskı ve zorundan kurtararak yönetim ve egemenliğin gerçek sahibi kılmak.

2- Toprak, eğitim, adliye, ekonomi, vakıf ve diğer alanlarda toplumsal kardeşlik ve yardımlaşmayı (Atatürk’ün yazdığı Yurttaşlık Bilgileri kitabına göre solidarite, yani dayanışma) egemen kılarak halkın gereksinimlerine göre yenilikler ve kurumlar oluşturmak.

CHP’nin son kurultayında izinde yürüyeceğine karar verdiği Atatürk’ün halkçılık programı, Cumhuriyet Devrimi’nin de temelidir. Dolayısıyla bu temeli önceleyecek olanların, yeni programı hazırlarken tutarlı olmaları gerekir.

Dolayısıyla, Cumhuriyet Devrimi, Atatürk ve Kemalizm ile sorunları olanlardan, böyle bir program hazırlaması beklenemez.

Bunu niçin söylüyoruz: 

Edindiğimiz bilgiye göre, CHP’nin tüzük kurultayı sırasında parti programını günceleme çalışmaları için oluşturulan komisyonlarda, Kemal Kılıçdaroğlu’nun önce genel başkan yardımcısı, daha sonra İzmir milletvekili yaptığı Yüksel Taşkın da görev üstlenmiştir.

Daha önce bu köşede değinmiştik. Geçmişte yetmez ama evetçilerin, casusluk cemaati yandaşlarının odaklandığı Taraf gazetesinde yazarlık yapan Yüksel Taşkın’a göre, “Kemalistlerin tüm insanları eşdeğer gören özgürlükçü bir hümanizma geliştirebilmeleri” olası değildir. Kemalistlerde zihniyet problemi vardır. Onlar, milli irade karşısına aynı yerden türeyen ve bir o kadar otoriter tınılar barındıran “ulusal iradeyi” koyarlar, falan filan...

CHP, eğer yeni programını Atatürk’ün “halkçılık programı”na göre kurgulamak istiyorsa o programa yakışır, o programın bilincine varmış üyelerini işe koşmalıdır.

Yoksa yeni “halkçılık programı” hazırlama öngörüsü lafta, havada kalır.

SİYASET ALETİ

AKP Diyarbakır milletvekili Galip Ensarioğlu, Narin olayını “siyasete alet etmeye çalışmak, ahlaksızlık ve vicdansızlıktır” diyor.

Narin’in ölümünden doğrudan kimi aile bireylerinin sorumlu olduğu ortaya çıktığına göre, o ailenin didik didik edilmesi çok doğaldır. 

Ensarioğlu’nun zaten kendisi de açıkladı:

Daha önce DYP il başkanlığı yaptığı dönemde kendisinin bu aile ile dostluğu varmış. Refah geleneğinden gelen bir aileymiş. Aileden İYİ Parti’de il yöneticiliği yapanlar olmuş. Halen AKP Bağlar ilçe yönetiminde de bir yeğenleri varmış. Molla Gürani soyundan geliyorlarmış. 

Öyle anlaşılıyor ki küçücük çocuğun (belki de çocukların) ahlaksızca, vicdansızca öldürülmesi sonrası gündeme gelen bir aile, siyaseti ve de tarikatı alet etmeyi âdet haline getirmiş. Tarikat ve feodal bağlar üzerinden siyaset ile tanış olmayı bir dokunulmazlık aleti olarak kullanmış.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları