Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Küresel Boyuta Doğru
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Suriye tarafından vurulan uçağın “Doğu Akdeniz’deki son durumlar da göz önünde bulundurularak ulusal radar sisteminin test edilmesi amaçlı test ve eğitim uçuşu”nda olduğunu açık açık söyledi.
\nTest uçuşu için Konya var, Eskişehir var; Ege’nin, Karadeniz’in, Akdeniz’in sorun çıkarmayacak bölgeleri var. Ne diye gidip Suriye’nin burnunun dibinde, hatta içinde test uçuşu yaparsın ki?
\nİşin aslı bellidir:
\nBölgede ABD taşeronluğunu üstlenirken; özellikle Rusya ve Çin’in tepkisinin ne olacağını ölçeyim derken iki genç askerin ölümüne yol açılmış, ardından da “eğitim zayiatı” açıklaması yapılmıştır. Ama sorun, iktidar sözcülerinin sandığı gibi külhanlıkla geçiştirilebilecek gibi değildir. Çünkü, konu giderek küresel bir boyut kazanmakta ve Türkiye’yi uluslararası bir bunalımın odağı olmaya taşımaktadır. Emekli diplomat-yazar Daver Darende’nin dediği gibi:
\n“Türkiye, Suriye konusunda son derece hassas bir süreçten geçiyor. Suriye bölündüğü takdirde Türkiye, Güneydoğu sınırını korumakta büyük güçlüklerle karşı karşıya kalacaktır. Suriye’deki son gelişmeler ışığında bu ülkede sorunun küresel bir kimlik kazandığını söylemek zorundayız. Bu büyük oyunda Türkiye’yi de içine alan ABD ve Batı; Rusya ve Çin ve İran ile karşı karşıyadır. Suriye’de küresel bir savaş cereyan ediyor, bu savaş sadece Suriye’nin bir iç savaşı değildir. Ayrıca, olası bir bölünmede Suriye’de oluşacak bir Kürt otonom bölgesi Türkiye için yaşamsal önem taşıyacaktır. Bölge tuzaklarla doludur. Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyinde yuvalanmış PKK’nin dıştan önemli destek sağladığı unutulmamalıdır.”
\n\n\nLaiklik bir bütündür
\n\n\n\n
CHP’nin, dört dörtlük medrese yasasına karşı Anayasa Mahkemesi’nde açtığı iptal davası dilekçesinden:
\n“Eğitim ve öğretimde, dinsel inanca devlet gücünün özel bir katkı vermesi düşünülemez. Laiklik bir bütündür. Özellikle eğitim ve öğretim alanında laikliğe bağlılık ve saygı, ulusun geleceği açısından da üzerinde önemle durulacak bir konudur. Siyasal alanda dinsel çabalar, dinsel geleneklere uygunluğu aranan düzenlemeler, eylem ve işlemler ne kadar geçersizce, öğretim ve eğitim alanında da din buyruklarıyla ilişki kurulamaz.
\nAnayasanın 24. maddesinin ilk fıkrasında herkesin, vicdan, dini inanç ve kanaat özgürlüğüne sahip olduğu belirtilmiş, ikinci fıkrasında da bu özgürlüğün doğal bir sonucu olarak özgürlüklerin kötüye kullanılmasını yasaklayan 14. madde hükümlerine aykırı olmamak koşuluyla ibadetin dini ayin ve törenlerin serbest olduğu vurgulanmıştır. Üçüncü fıkrada, kimsenin, ibadete, dini ayin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamayacağı; dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamayacağı ve suçlanamayacağı ilkesine yer verilmiştir.
\nAnlam ve kapsamı belirlenen din ve vicdan özgürlüğü, yalnız, kişilerin diledikleri inanç ve kanıya sahip olmalarını değil, olmamalarını da güvenceye almaktadır. Anayasal sınırlar içinde, herkesin dinini seçme ve inancını açıklama konusundaki özgürlüğü, demokratik, laik bir hukuk devletinde yasa koyucunun her türlü etkisinin dışındadır. Devlet, her türlü din ve inanca aynı uzaklıktadır. Devletin dinlerden birini seçmesi, ayrı dinlere bağlı yurttaşlar yönünden eşitlik ilkesine de aykırı düşer. Bu nedenle, laiklik ilkesi din ve vicdan özgürlüğünün en önemli güvencesidir. Din ve vicdan özgürlüğü, kişinin herhangi bir dini veya felsefi inancı olma veya olmama hakkını, dini inanç sahibinin ise dininin gereklerini öğrenme hakkını ifade eder. Bu bağlamda, herkesin, dini ve felsefi inançları doğrultusunda kısıtlama olmaksızın eğitim ve öğretim görme hakkı bulunmaktadır. Yine ortaokullarda da hangi müfredatın uygulanacağının belirsiz olması da anayasanın 42. maddesinin ikinci fıkrasındaki ‘Öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir’ hükmüne açıkça aykırıdır.”
\nBu dava, hem Anayasa Mahkemesi hem de laik cumhuriyetin geleceği açısından önemli bir gösterge olacak...
\n\n\n\n
Ne gerek?
\n\n\n\n
CHP Gençlik Kolları Kurultayı’nda Kemal Kılıçdaroğlu, “Eğer bu ülkede gençlerin unutmaması gereken bir şey varsa o da şudur, Mustafa Kemal’in Türkiye’yi emanet ettiği tek bir grup vardır, tek bir kuşak vardır, o da gençlerdir” dedi ve ekledi:
\n“Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi ve Bursa Nutku’nu unutmayın. Mutlaka ama mutlaka bir cebinizde Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi bir başka cebinizde de Atatürk’ün Bursa nutku bulunsun. Gençliğe Hitabe ile Bursa Nutku’nu cebinizden ayırmayın.”
\nCHP’de olması gereken de bu. Ama CHP’li gençlerin söylediklerine bakılırsa, gençlik kollarından sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Zeki Gündüz, parti binalarından Atatürk resimlerinin kaldırılmasını öneriyor, zaman zaman da “Kemalizmi zihninizden ve partiden sileceğiz” diyormuş!
\nEğer öyleyse, AKP Gençlik Kolları var, CHP’ye ne gerek?
\n\n\n
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- Aydın Dağları'nda son yılların en verimli hasadı yapıldı
- Mahruki yine yandı
- AKP’li belediyeden bir ayda 33 konser
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- Tıp fakültelerinde kadavra krizi
- Fakülteyi kâğıt üzerinde kurmuşlar!