Küresel Boyuta Doğru

30 Haziran 2012 Cumartesi
\n\n\n

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Suriye tarafından vurulan uçağın Doğu Akdenizdeki son durumlar da göz önünde bulundurularak ulusal radar sisteminin test edilmesi amaçlı test ve eğitim uçuşunda olduğunu açık açık söyledi.

\n

Test uçuşu için Konya var, Eskişehir var; Egenin, Karadenizin, Akdenizin sorun çıkarmayacak bölgeleri var. Ne diye gidip Suriyenin burnunun dibinde, hatta içinde test uçuşu yaparsın ki?

\n

İşin aslı bellidir:

\n

Bölgede ABD taşeronluğunu üstlenirken; özellikle Rusya ve Çinin tepkisinin ne olacağını ölçeyim derken iki genç askerin ölümüne yol açılmış, ardından da eğitim zayiatı açıklaması yapılmıştır. Ama sorun, iktidar sözcülerinin sandığı gibi külhanlıkla geçiştirilebilecek gibi değildir. Çünkü, konu giderek küresel bir boyut kazanmakta ve Türkiyeyi uluslararası bir bunalımın odağı olmaya taşımaktadır. Emekli diplomat-yazar Daver Darendenin dediği gibi:

\n

Türkiye, Suriye konusunda son derece hassas bir süreçten geçiyor. Suriye bölündüğü takdirde Türkiye, Güneydoğu sınırını korumakta büyük güçlüklerle karşı karşıya kalacaktır. Suriyedeki son gelişmeler ışığında bu ülkede sorunun küresel bir kimlik kazandığını söylemek zorundayız. Bu büyük oyunda Türkiyeyi de içine alan ABD ve Batı; Rusya ve Çin ve İran ile karşı karşıyadır. Suriyede küresel bir savaş cereyan ediyor, bu savaş sadece Suriyenin bir iç savaşı değildir. Ayrıca, olası bir bölünmede Suriyede oluşacak bir Kürt otonom bölgesi Türkiye için yaşamsal önem taşıyacaktır. Bölge tuzaklarla doludur. Irakın ve Suriyenin kuzeyinde yuvalanmış PKKnin dıştan önemli destek sağladığı unutulmamalıdır.

\n\n\n

Laiklik bir bütündür

\n

\n\n\n

CHPnin, dört dörtlük medrese yasasına karşı Anayasa Mahkemesinde açtığı iptal davası dilekçesinden:

\n

Eğitim ve öğretimde, dinsel inanca devlet gücünün özel bir katkı vermesi düşünülemez. Laiklik bir bütündür. Özellikle eğitim ve öğretim alanında laikliğe bağlılık ve saygı, ulusun geleceği açısından da üzerinde önemle durulacak bir konudur. Siyasal alanda dinsel çabalar, dinsel geleneklere uygunluğu aranan düzenlemeler, eylem ve işlemler ne kadar geçersizce, öğretim ve eğitim alanında da din buyruklarıyla ilişki kurulamaz.

\n

Anayasanın 24. maddesinin ilk fıkrasında herkesin, vicdan, dini inanç ve kanaat özgürlüğüne sahip olduğu belirtilmiş, ikinci fıkrasında da bu özgürlüğün doğal bir sonucu olarak özgürlüklerin kötüye kullanılmasını yasaklayan 14. madde hükümlerine aykırı olmamak koşuluyla ibadetin dini ayin ve törenlerin serbest olduğu vurgulanmıştır. Üçüncü fıkrada, kimsenin, ibadete, dini ayin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamayacağı; dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamayacağı ve suçlanamayacağı ilkesine yer verilmiştir.

\n

Anlam ve kapsamı belirlenen din ve vicdan özgürlüğü, yalnız, kişilerin diledikleri inanç ve kanıya sahip olmalarını değil, olmamalarını da güvenceye almaktadır. Anayasal sınırlar içinde, herkesin dinini seçme ve inancını açıklama konusundaki özgürlüğü, demokratik, laik bir hukuk devletinde yasa koyucunun her türlü etkisinin dışındadır. Devlet, her türlü din ve inanca aynı uzaklıktadır. Devletin dinlerden birini seçmesi, ayrı dinlere bağlı yurttaşlar yönünden eşitlik ilkesine de aykırı düşer. Bu nedenle, laiklik ilkesi din ve vicdan özgürlüğünün en önemli güvencesidir. Din ve vicdan özgürlüğü, kişinin herhangi bir dini veya felsefi inancı olma veya olmama hakkını, dini inanç sahibinin ise dininin gereklerini öğrenme hakkını ifade eder. Bu bağlamda, herkesin, dini ve felsefi inançları doğrultusunda kısıtlama olmaksızın eğitim ve öğretim görme hakkı bulunmaktadır. Yine ortaokullarda da hangi müfredatın uygulanacağının belirsiz olması da anayasanın 42. maddesinin ikinci fıkrasındaki Öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir hükmüne açıkça aykırıdır.

\n

Bu dava, hem Anayasa Mahkemesi hem de laik cumhuriyetin geleceği açısından önemli bir gösterge olacak...

\n

\n\n\n

Ne gerek?

\n

\n\n\n

CHP Gençlik Kolları Kurultayında Kemal Kılıçdaroğlu, Eğer bu ülkede gençlerin unutmaması gereken bir şey varsa o da şudur, Mustafa Kemalin Türkiyeyi emanet ettiği tek bir grup vardır, tek bir kuşak vardır, o da gençlerdir dedi ve ekledi:

\n

Atatürkün Gençliğe Hitabesi ve Bursa Nutkunu unutmayın. Mutlaka ama mutlaka bir cebinizde Atatürkün Gençliğe Hitabesi bir başka cebinizde de Atatürkün Bursa nutku bulunsun. Gençliğe Hitabe ile Bursa Nutkunu cebinizden ayırmayın.

\n

CHPde olması gereken de bu. Ama CHPli gençlerin söylediklerine bakılırsa, gençlik kollarından sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Zeki Gündüz, parti binalarından Atatürk resimlerinin kaldırılmasını öneriyor, zaman zaman da Kemalizmi zihninizden ve partiden sileceğizdiyormuş!

\n

Eğer öyleyse, AKP Gençlik Kolları var, CHPye ne gerek?

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

IMF Defteri 27 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları