Fitreyi Vergiden Düş!

23 Temmuz 2012 Pazartesi

Dokunulmazlık kazanmış bulunan Deniz Feneri, ramazana hazır olduğunu duyurdu: 14 yıl önce sadece iyilik için çıktığı yolda yürümeye samimiyet, iyi niyet ve kararlılıkladevam ediyor ve hayırseverlerden yardım bekliyormuş.

Deniz Feneri, duyurusuna önemli hatırlatmalarda eklemiş. Örneğin Bağış Yap Vergiden Düşhatırlatmasını:

Vergi mükellefi iseniz Deniz Fenerine yapacağınız gıda, giysi, temizlik malzemesi ve yakacak bağışlarınızıGıda Bankacılığıkapsamında vergiden düşebilirsiniz.

Deniz Feneri, bu uyarı ile yaşam felsefesini özetlemiş: Bir taşla iki kuş.

Kurtuluş

Numan Kurtulmuş, AKPnin geleceği için özellikle bulunmuş. Recep Tayyip Erdoğan Çankayaya çıkınca, partiyi omuzlayacakmış. Milli Görüş çizgisinden geldiği için de Ameriyaya sığınmış vaizin cemaatine de liberallere de bir yanıt niteliğindeymiş.

Siyasette, özellikle de Türkiyede, önceden kurgulanan planlar pek tutmaz. Selef, halefini önceden belirlemeye kalkar, ama yolda telef olma olasılığı da yüksektir.

Gelelim, adeta çıkmaza sokulan durumumuza...

Erdoğan, Çankaya sevdasına ulaşabilmek için şimdiden yerine aday belirliyor. Karşısındaki muhalif seçenekler ise Abdullah Gül, cemaat, Bülent Arınç.

Bu kısırdöngüden sıyrılabilmek için 1923 devriminin ilkelerine sadık, aklı başında bir merkez sağ partinin gerekliliği giderek artıyor. Uygarlaşma sürecini sürdürmede kararlı bir merkez sağ parti kurulmadıkça, ülke, siyasal İslamcıların oyuncağı olmaktan kurtulamayacak.

Merkez sağ bir parti olmadıkça, soldan giderek uzaklaşıp küreselleşmenin resmi idelojisinin tanımladığı, sulandırılmış insan hakları ve özgürlük kavramlarını önceleyen CHPde de kökenine yabancılaşma hızlanacak, 12 Eylül sonrası bilerek ve istenerek bozulan geleneksel sağ-sol dengesi tümüyle soysuzlaşacak.

İlerleme adına yaratılan sözde demokrasi canavarı, ademi merkeziyet adı altında ne adem bırakacak ne de merkez.

Diyeceksiniz ki, böyle bir ortamda o merkez sağ partiyi kuracak babayiğit

nerede?

Sağ partiye, tarihsel açıdan kaynaklık etmesi gereken iş çevreleri hem olup bitene seyirci hem de çıkara bağlı bir korku içinde...

O zaman da altı üstü bir Numan kurtulmuş olacak, o kadar!

Tazminatsızlık fonu

İşçiler fonun ne anlama geldiğini çok iyi bilirler: Daha önce ANAPın uydurduğu konut edindirme gibi, zorunlu tasarruf gibi fonları yaşayarak görmüşlerdir. İşçilerden toplanan paralar hortumlanmış, bütçe açıklarını kapatmak için kullanılmış, sonra da üç kuruş, beş para olarak hak sahibi emekçilere sözde geri ödenmiştir.

Şimdi işçiler yine bir fon uydurması ile karşı karşıya: Kıdem tazminatı fonu. Yeni hazırlanan taslağın içeriği de belli:

İleride ödenmek üzere ücretin kıdem tazminatı yerine ayrılmış parçasına el konuluyor. İşverenlere, kıdem tazminatı ödemeden işçiyi işten çıkarma olanağı tanınıyor. İşten çıkarılma, evlenme, askerlik, emeklilik ve kötü davranış üzerine istifa gibi durumlarda kıdem tazminatı alma hakkı hemen hemen ortadan kaldırılıyor.

DİSKin belirlemelerine göre, işçilerin aylık brüt ücretinin yüzde 8.3üne denk gelen bölümün yüzde 1.5i, işçiler adına işsizlik fonuna yapılan ödemelerden karşılanarak, yüzde 4e, yani gerçekte yüzde 2.5e düşürülüyor:

Bunun anlamı, asgari ücretli için yıllık 940.5 TL olan kıdem tazminatının 451.4 TLye düşürülmesi, bunun yanında işsizlik sigortasına işsizlerin kullanımı için yatırılan 169.29 TLlik işveren payının da bu tutarın içine dahil edilmesidir.

DİSK Başkanı Erol Ekici kararlı:

İşçi sınıfının ve çalışan milyonlarca emekçinin temel haklarına yönelik saldırılara gerekli yanıtı vermekten kaçınmayacak, örgütlü bulunduğumuz işyerlerinde en etkin şekilde üretimden gelen gücümüzü kullanacak ve 15-16 Haziran direniş ruhuyla sokaklardaki yerimizi alacağız.

Yayılmacılığa karşı

Yurttaş Hüseyin Gündüz Öklem, Cumhuriyette yayımlanan söyleşisi sonrası ABD İstanbul Başkonsolosu Scott Kilnere bir mektup gönderdi ve özetle dedi ki:

Cezaevlerinde her türlü evrensel hukuk kurallarına ve uygulamalarına aykırı olarak tutuklu bulunan son derecede başarılı subaylarımız, ordumuzun iftihar vesilesi olan komutanlarımız, başarılı işadamlarımız, dünyaca ünlü

akademisyenlerimiz, siyasi partilerin önde gelenleri var. Bu insanların ortak özelliği Amerikan yayılmacılığına karşı çıkmalarıdır. Dünyadaki gelişmeleri benim gibi yorumlayan insanlar, bunca masum insanın cezaevlerinde sürünmesinin emrini bizzat sizlerin tarafından verildiğini düşünüyor. Eğer samimi olsa idiniz, bunca masum insanın yıllardan beridir tutukluluk adı altında sürünmesine açıkça karşı çıkardınız.

Kültüre önem

Bir grup CHPli, kültür ve sanattan sorumlu genel başkan yardımcılığı olmadığını, yeni dönemde bu boşluğun doldurulmasını öneriyor.

Neden olmasın?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

IMF Defteri 27 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları