Işık Kansu
Işık Kansu kansu@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

FETÖ’yü kim bela etti?

23 Eylül 2017 Cumartesi

FETÖ denen casusluk cemaatinin başımıza tebelleş edilmesi uzun bir öyküdür: Emekli vaiz Fethullah, hakkında gıyabi tutuklama kararı varken bile 12 Eylül generallerinin koruması altındaydı, yurtiçinde serbestçe dolaşabiliyordu.
Turgut Özal, cemaatin okullarını övüyordu.

Süleyman Demirel, cemaatten uzlaşı ödülü almıştı.
Alparslan Türkeş, resmi toplantılarda Gülen ile kucaklaşıyordu.
Bülent Ecevit, diz dize fotoğraf çektirdiği Fethullah’ın “laiklikle ters düşmemeye özen gösteren, çağdışı bir akımı temsil ettiği izlenimi vermeyen, kuşku uyandırıcı tavırları olmayan” bir kişilik çizdiğini söylemişti.
Tansu Çiller, Fethullah ile baş başa uzun görüşmeler yapmıştı.
Mesut Yılmaz’a göre, Gülen “kitlelerde büyük itibarı olan, bağnazlıktan uzak, hoşgörüden yana” bir görüntü veriyordu.
Casusluk cemaatinin çektiği kaset ile liderlikten düşürülen Deniz Baykal, kendisine düzenlenen komplo konusunda Pensilvanya’dan aldığı üzüntü ve destek mesajlarının samimiyetine inanıyordu.
Devlet Bahçeli, “Partimiz içinde FETÖ ile ilişkili olan milletvekillerini biliyorum. O kadar çok fazla yok bizde” diyordu.
“10 yılda CHP’yi tümüyle değiştirdik” diye övünen Kemal Kılıçdaroğlu, kendisine danışman olarak bir FETÖ’cüyü uygun bulmuş, Gülen’e yapılan suçlamaları “ahlaksızlık” olarak niteleyeni de PM üyesi yapmıştı.
Saray’daki AKP’liye gelince…
İktidara oturur oturmaz çağdaş ve laik Cumhuriyet’i yıkmak için casusluk cemaati ile koalisyon ortaklığına girmiş, TSK’den üniversiteye, TRT’den Milli Eğitim Bakanlığı’na her alanı onlara bırakmıştı.
Şimdi siyasette herkes birbirini FETÖ’cü olmakla suçluyor. Çünkü siyasette FETÖ’cü olmayan kalmamış…

Barzani hayranlığı
Turgut Özal, Cumhurbaşkanı iken, Barzani’yi Türkiye’ye çağırdı. Eline, Türkiye Cumhuriyeti’ne ait kırmızı pasaport verdi.
Barzani, 2001’de “Irak Kürdistan Demokrat Partisi” Genel Başkanı olarak Ankara’da ağırlandığında Bülent Ecevit Başbakan, Mesut Yılmaz ile Devlet Bahçeli de başbakan yardımcısıydı.
Abdullah Gül, Cumhurbaşkanı olarak 2009’da “Kuzey Irak Yönetimi” yerine “Kürdistan Bölgesel Yönetimi” demeyi uygun buldu.
Ahmet Davutoğlu 2010’da Dışişleri Bakanı olarak Irak’ın kuzeyini “Kürdistan” olarak niteledi. Ardından da Erbil Başkonsolosluğu’nda “Kürdistan bayrağı” protokole girdi.
Recep Tayyip Erdoğan 2013’te Başbakan iken, Barzani ile el ele, Diyarbakır’da birlikte mitinge çıktı; toplu nikâh törenine katıldı.
Bu yıl başında Barzani Türkiye’ye geldiğinde göndere “Kürdistan bayrağı” çekildi. Başbakan Binali Yıldırım dedi ki:
“Kuzey Kürdistan Bölgesel Yönetimi, özerk bir yapıdır. Ayrı bayrağı vardır ve dünyada da bu şekilde tanınır.”
HDP heyeti, 2016’da Barzani’yi ziyaret edip kendisinden Kürtler arası diyalog ve Türkiye’de yeni bir çözüm süreci istedi.
CHP’li Öztürk Yılmaz da “Bütün halklar gibi Kürt halkının da bağımsızlık özlemi ve hakkı olduğunu” açıkladı.
Şimdi siyasetçiler, toptan kolladıkları Barzani Irak’ın kuzeyinde “bağımsızlık” ilan etmeye kalkıştığı için toptan kıyamet koparıyorlar.
Üstelik bu kıyamete halkın toptan inanmasını istiyorlar!

Atatürk yürüyüşü
Atatürk’ün adı ve ulusal kalıtı; ders kitaplarından, okullardan, meydanlardan çıkarılıyor.
Bir merak sorusu:
Atatürk’ün kurduğu CHP’nin başındakiler “Atatürk için adalet” yürüyüşü de düşünüyor mu?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları