Rusya ve Çin liderlerinin, geçen günlerde Moskova’da yayımladıkları ortak bildiri, dünya egemenlerinin paylaşım savaşlarının daha da çetinleşeceğinin kanıtı oldu.

Bildiri sonrası Rus lider Putin, “BM’nin tüzüğüne dayalı olması gereken adil ve demokratik çok kutuplu dünya düzeninin oluşturulması için çalışıyoruz” dese de dünyanın çok kutupluluk yerine iki ana egemen eksene doğru hızla evrildiği açıkça görülüyor: Bir yanda iki Asya beyi, diğer yanda NATO çatısı altında buluşmuş Batı’nın ağaları.

Bu iki kutup; ekonomik, siyasal, askeri birliktelikler üzerinden sürdürdükleri örtülü çatışmalar aracılığıyla dünyaya kendilerine göre biçim verme çabası içindeler. Ukrayna ve Suriye, bu çabanın en sıcak ve kanlı sahneleri olarak öne çıkıyor.

Çin’in Suudi Arabistan’la barışma sağladığı İran ile ABD’nin Suriye’de kapışmaları, Rusya’nın da ABD’nin bir insansız hava aracını Karadeniz’de düşürmesi, örtülü savaşların güncel örnekleriydi.

Dünya egemenlerinin çıkarlarını korumak amacıyla attıkları bu yeni ve hızlı adımlar karşısında Türkiye’nin bağımsız ve onurlu dış politika üretebilmesi için gerek iktidar gerekse muhalefet kanadının ortaya koydukları tutarlı, dengeli, somut öneri ve tutumlara ne yazık ki tanık olunamıyor. 

Tümüyle iç politik didişmeye dayanan seçim propagandası, Türkiye’nin içinde bulunduğu bölgede her şey güllük gülistanlıkmış gibi yürüyor. İktidar ve muhalefetin dış politika alanındaki duyarsızlıkları, ülkenin uluslararası alanda gücünü zayıflatıyor; ileriye dönük alınacak kararları köreltiyor. Üstelik, her iki kanadın da sınırlarımızın dört bir yanında yürütülen ve Türkiye’nin geleceğine etki edecek hamlelere ilişkin kamuoyuna açıkladıkları elle tutulur, dengeli, çıkarlarımızı titizlikle gözeten politikaları da gözlemlenmiyor.

Öylesine, karakucak gidiyorlar. 

İKTİSAT KONGRESİ’NİN KAMUCU KARARLARI

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin öncülüğünde gerçekleştirilen İzmir İktisat Kongresi’nde, “kamucu” anlayışa vurgu yapan kararları önemsemek gerekiyor. Çünkü Türkiye’yi yönetmek savındaki ittifakların hemen hepsi piyasacı-küreselleşmeci ezberden bir türlü kurtulamıyorlar.

Kongrede dikkatimizi çeken kamucu kararları şöyle sıralamak olası:

- İşsizlik, gizli işsizlik ve eksik istihdamın ortadan kaldırılması kamunun temel görevidir.

- Kamu işletmelerinin özelleştirilmesi durdurulacak, özelleştirilen kamu işletmelerinin yeniden kamulaştırılmasının koşulları yaratılacaktır.

- Kamu kuruluşlarının satılması, tasfiyesi; kamu mülkiyetinde olan kurumların ticarileştirilmesi ve özelleştirilmesi uygulamalarından tamamen vazgeçilecektir.

- Neoliberal politikalar terk edilerek yerli üretimi ve üreticiyi koruyan kamucu tarım politikalarına geçilecektir. 

- Suyu özelleştirmeye ve kamusal kullanımın dışına çıkarılmasına karşı koruyan bir kanunun çıkarılması sağlanacaktır. 

- Kamu; sektörel öncelikler, sektörler arası uyum ve stratejik öneme sahip sektörler konusunda yön verici konumda olacaktır. 

- Elektrik ve doğalgaz dağıtım şirketleri stratejik önemleri nedeniyle kamulaştırılacaktır.

Sıralananlar ciddi kararlardır, yaşama geçirildiğinde dayatılan bozuk düzen büyük ölçüde değişme yoluna girecektir.