Işık Kansu
Işık Kansu kansu@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Boğazlaşmanın Nedeni

16 Eylül 2023 Cumartesi

Son haftalarda Irak’ın Kerkük, Suriye’nin Deyr ez Zor bölgesinde yaşananlar, Irak’ın kuzeyinde kurulan ABD uydusu Kürt manda yapısını genişletmeye yönelik girişimler olarak algılanmalıdır.

Türkmenlerin yoğunlukta olduğu Kerkük, bir petrol kenti olması nedeniyle dünya sömürgeni ülke ve güçleri açısından önem kazanıyor. İran, Şii Araplar üzerinden bölgede bir nüfuz elde etmek isterken ABD, Irak’ın kuzeyindeki işbirlikçisi, Barzani aşiretinin başı tarafından güdülen Irak Kürt bölgesel yönetiminin Kerkük’ü denetim altına almasını istiyor. Kerkük’te son ortaya çıkan gerginliğin en önemli nedeni de bu. ABD mandası aşiret yapısının silahlı gücü peşmergenin Kerkük’te egemen olmaya çabalaması, Türkmenlerin yanı sıra, İran yanlısı Arapların da tepkisine yol açtı. Gerçekleşen karşı tepki ve çıkan olaylar nedeniyle peşmergenin kente dönüşü askıya alındı.

Benzer durum Deyr ez Zor bölgesi için de geçerli. Bu bölgede de Amerika’nın paralı askeri YPG, ABD adına Irak-Suriye sınırını denetlemekle görevli. Tıpkı Suriye’deki kimi petrol kuyularını ABD adına silahla koruduğu gibi.

YPG’ye burada ABD tarafından biçilen rol, İran’ın bölgede güçlenmesine izin vermemek...

PKK’nin bölgedeki kolu olan YPG, ABD’nin yönlendirmesi ile taban bulamadığı Rakka ve Deyr ez Zor çevresinde para karşılığı Arap aşiretlerinin de katılımıyla “Demokratik Suriye Güçleri” adı altında yapay bir oluşum gerçekleştirdi. Bu oluşumun amacı da aynı. İran’ın Suriye’nin bu bölgesindeki etkinliğini kırmak...

Durum karmaşık gelse de aslında çok açık. ABD, feodalite artıklarını kullanarak yörenin petrolünü ve kaynaklarını sömürüyor. İran da benzer bir işin peşinde. O da etnik ve mezhepsel ayrılıklar üzerinden kendi çıkarını kolluyor.

Sonuç: Araplar Araplarla, Kürtler Kürtlerle, Araplar Kürtlerle, Kürtler Araplarla kendi topraklarındaki petrol için başkası adına boğazlaşıyorlar.

YENİ ANAYASANIN GETİRECEKLERİ

Saray’daki AKP’li, tıpkı Togg gibi yapay olan “Türkiye Yüzyılı” sözünün arkasına anayasa değişikliği yaftası astı. Saray’dakinin değişiklik ile ilgili açıklamalarının satır aralarını okursanız, asıl gerçekler ortaya çıkar:

- En ideal anayasayı bulacağız: En ideal anayasadan anladığı, ömür boyu reis kalmak için gerekli hukuksal kılıfın hazırlanmasıdır.

- Türkiye Yüzyılı iddiamızı hayata geçirmek için altyapımızı güçlendirmek vizyonumuzu geliştirmek yetmiyor: Türkiye Yüzyılı’ndan kastı; laik, demokratik, sosyal hukuk devleti geçen yüzyıldan kaldığını kabullenmektir. Önümüzdeki yüzyılın hedefi, cahillik ve kullaştırma altyapısı güçlendirilerek Saray’daki padişahlık özentisi vizyonun yaşama geçirilmesidir.

- Önemli olan anayasaları modern dünyanın güzel kavramları ile süslemek değildir: Çağdaş uygarlığa hiç gerek yoktur. Ortaçağa, dinsel kaynaklı egemenlik gücüne geri döneceğiz. Kadınlar kapanacak, özgürlükler kısılacak, herkes kayıtsız şartsız reise boyun eğecektir.

-Milletin çeşitliliğini ve zenginliğini yansıtan bir anayasa hedefliyoruz: Türkiye Yüzyılı denen şey, geçen yüzyılın gerisine gitmektir. Ulus devlet yerine Osmanlı millet modeli esas alınacaktır.

HORTLAK

Sivas’ta can alanlar için “Vicdanlarında boğulsunlar” diye çığlıklanmış yurttaşlar.

Bağnaz dehlizlerin hortlakları onlar. Vicdan yok ki boğulsunlar.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları