1960’ların TİP’inden Bugüne

24 Ağustos 2024 Cumartesi

1960’larda TİP’in kuruluş aşamasında Mehmet Ali Aybar, çoğu emek kesiminden gelen arkadaşlarıyla yaptığı söyleşilerde özellikle Atatürk’ün 1 Aralık 1921’de Meclis’te yaptığı konuşmaya özel önem verdiğini söylüyordu. 

O konuşmada Atatürk, “Biz” diyordu, “Yaşamını ve bağımsızlığını kurtarmak için çalışan, emeği ile iş yapan zavallı bir halkız. Bizi mahvetmek isteyen emperyalizme karşı ve bizi yutmak isteyen kapitalizme karşı savaşım veren insanlarız.”

TİP’in kuruluşunda bağımsızlık, tarihsel bilinç, tutarlılık içeren sağlam bir birikim ve bakış açısı vardı.

Can Atalay’ın Anayasa Mahkemesi’nin kararına karşın milletvekilliği görevini yerine getirmesinin engellenmesine, yasaklanmasına ilişkin son Meclis oturumunda kürsüye çıkan sözcüsünün tutumunda, işte bu TİP’in ilk kuruluş kişiliğinden ve ruhundan eser yoktu.

Anlaşılan, TİP adına oturumda konuşması kararlaştırılan milletvekili Ahmet Şık, örnek vermek gerekirse “anayasaya karşı zihniyet, tutum ve davranışları” nedeniyle dönemin AP hükümetine karşı 1967’de verdiği gensoru görüşmeleri sırasında TİP Başkanı Mehmet Ali Aybar’ın Meclis kürsüsünde yaptığı konuşmanın (TİP Tarihi, M.A. Aybar, BDS Yayınları) içeriğinden, biçeminden, gerçekçi ve birikimli kurgusundan haberdar bile değildi.

Aybar; sakin, kendinden emin, hukuksal ve öğretisel saptamalarla örülü konuşması sırasında AP’lileri çileden çıkarmış ancak dönemin Demirel hükümetinin anayasa çizgisi gerisinde bir siyasa izleyerek anayasaya karşı düşünce, tutum ve davranışlar içinde olduğunu somut bir biçimde ortaya koymuştu.

Oysa geçen haftaki son oturumda, açık bir haksızlığa ve anayasaya aykırılığa karşı düşünce, görüş, arka plan ve kanıtlara dayalı bir konuşma yerine içeriksiz bir çıkış yaparak kavga ortamı ve kargaşa isteyenlerin ekmeğine yağ süren TİP sözcüsü, TİP’in tarihsel saygınlığına özen gösterememenin yanı sıra Can Atalay’ın özgürlüğü için yürütülen zorlu mücadeleye de büyük zarar vermiştir.

12 Eylül faşist darbesinden bu yana Türkiye’nin en büyük sıkıntılarından biri de Meclis’te halkı temsil etmek üzere ülke yönetimine aday gösterilenlerin, belli bir düzeyden uzaklaşmış olmalarıdır.

ÜST DÜZEY GERİCİLİK

AKP, geçmiş 100 yılı, Cumhuriyetin 100. yılında sildi, attı; sözde “Türkiye Yüzyılı”na geçti.

İmam eğitimi almış milli eğitim bakanı, aynı çerçeve içinde öğrenim izlencesini, anayasaya aykırı olarak “Türkiye Yüzyılı Maarif Programı” denen gericilik karalamasına uyarlamaya çalışıyor.

Tepkiler çığ gibi ama AKP bildiğini okuyor.

En son “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” genelgesi yayımladılar.

Genelgeye göre, planlama ve uygulama yapılırken “temel, bütünleşik ve üst düzey düşünme becerilerinden oluşan kavramsal beceriler, alan becerileri ve eğilimler” dikkate alınacakmış.

Laf salatası.

Ortaçağa dönüşü öngören “maarif programı”, çocuklarımıza nasıl “üst düzey düşünme becerileri” kazandıracaksa...

Başta CHP olmak üzere, çağdaş uygarlıktan yana tüm kuruluş ve demokratik örgütler, bu gericiliğe çok daha kararlı bir biçimde karşı çıkmalı. Uygulanmasını engellemeli.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları