İlhan Selçuk

Değişimin Gebeliğinde Aşermek...

30 Temmuz 1996 Salı

PENCERE

Değişimin Gebeliğinde Aşermek...

Siyahlar, olimpiyadın 100’üncü yıldönümünde, beyazlarla değil, rüzgârla yarışıyorlar.

ABD’nin önde gelen atletleri siyah...

AB’nin önde gelen atletleri siyah...

Siyah kim hesabına yarışıyor?.. Bir bakıyorsun Belçika ya da Fransa, bir bakıyorsun İngiltere veya Hollanda bayrağı altında koşuyor. Vaktiyle Afrikalının canına okumuş sömürgeci devletlerin ulusal takımlarındaki siyah atletler, pistlerde düşündürücü bir çelişkinin simgelerini oluşturuyorlar.

Doğrudan Afrika’nın yoksul bir ülkesinden çıkıp altın madalya kazanan siyahlar da var.

Apollon sanki derisini siyaha boyamış; Diskobol’un teni kararmış...

Amerika, Afrika’dan gemiler dolusu köleyi ‘Yeni Dünya’ya taşımıştı. 20’nci yüzyılda ilkel ırk ayrımının göstergesi ABD’dir; ama Amerikan atletlerin içinde dünya rekorlarını allak bullak edenlerin çoğu siyah...

Yoksa siyah ‘üstün ırk’ mı?..

*

Ansiklopedilerin sayfalarını çevirin; bilimde, edebiyatta, sanatta adı geçenlerin yüzde doksanı beyaz...

Çoğu Hıristiyan..

Ve Musevi...

Üstelik erkek..

Peki, bu saptamadan ne sonuç çıkar?..

Siyahların, Müslümanların ve kadınların Allah tarafından geri zekâlı olarak yaratıldıklarını mı söyleyeceğiz?..

İnsanın insanı köleleştirdiği ve sömürdüğü tarih çağlarının mirası tüm ağırlığıyla günümüzün değer yargılarının üstüne çöküyor; bugüne kadar olanları, sanki ‘ebedi’ gerçeklermiş gibi düşünmek yanılgısına yol açıyor; oysa insanlığın ortak yaşamı daha yeni başladı.

Gelecekte, bugünden düşünemeyeceğimiz bir dünyanın gebeliğini yaşıyoruz.

*

Dünyaya düzen vermekle kendisini görevli sayan Amerika’da ırk ayrımının kökleri toplumun ruhsal derinliklerine demir atmışken siyah atletler, 21’inci yüzyıla 4 kala Atlanta Olimpiyatları’nda altın madalya koleksiyonu yapıyorlar...

Ama Afrika’da Ruanda’ya bak!..

Burundi’ye bak!..

Vahşet, tarihin hiçbir döneminde görülmemiş ölçüde bu ülkelerde kol geziyor. Moğollar çekirge sürüsü gibi ortalığa yayılıp kentleri yağmalarken, yeryüzünde televizyon yoktu. Eğer o çağda kamera icat edilmiş olsaydı, belki de canavarlaşan insanlar ekrana çıkmaktan utanırlardı. Amerikalı, Kızılderili soykırımını gözden ırak bir kıtada gerçekleştirdi. Hitler’in gaz odaları neden sonra ortaya çıktı.

Bugün Liberya, Burundi, Ruanda gibi Afrika ülkelerindeki canavarlıklar, olimpiyat oyunlarındaki yarışmalar gibi saatinde dakikasında televizyondan dünyaya sergileniyor; mide bulandırıcı görüntüler teknolojinin son olanaklarıyla renkli ekrana yansıyor...

Eli kolu bağlı seyrediyoruz.

*

Çelişkilerin sarmalına dolanmış bir dünyada soluk soluğa yaşıyoruz; her şey insanlığın büyük bir değişimin arifesinde olduğunu vurguluyor; Türkiye hapishanelerinde açlık grevlerinden ölen gençlerin tragedyası, az kalsın Atlanta Olimpiyatları’nın rekorları arasında güme gidecekti.

Peki, nasıl bir dünyaya hazırlanıyoruz?

Yaşanan karmaşa, kargaşa ve keşmekeş gelecek düzenin gebeliğidir.

Geleceğin düzenine bugünden aşeriyoruz.

(30 Temmuz 1996 tarihli yazısı)

 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Patrikhanenin Sicili... 11 Haziran 2012
Mumcu'nun Saptamaları... 7 Haziran 2012

Günün Köşe Yazıları