Bazı takımlar vardır, Avrupa arenasındadır bu kupayı önemsemez, bazı takımlar vardır ligde zirvededir bu kupayı önemsemez, bazı takımlar vardır kritik bölgededir bu kupayı önemsemez. Bu kupada sadece çeyrek final, yarıfinal ve final mücadelesinde hareketlilik yaşanır. F.Bahçe eski adıyla Türkiye Kupası yeni adıyla Ziraat Türkiye Kupası’nı tam 29 yıl sonra müzesine götürdü. İstese alamaz mıydı? Alırdı, alamama nedeni; üç kulvarda boy gösterdiği dönemlerde kendince önemi daha büyük olanını tercih etmesiydi. G.Saray da bu kupadan 8 yıldır uzak. Bu kupanın fuzuliliğinin içine dışarıdaki olumsuz hava şartlarını da katarsak maçlar tam bir işkence. Seyirci dahi gelmiyor. Karşılaşmaların tek olumlu yanı oynamayanlar için şans olması. Tabii burada gösterdikleri performanslarıyla ne kadar hocalarını etkiler tartışılır.
F.Bahçe’nin rakibi Fethiyespor, ikinci ligde mücadele eden bir ekip. Sıralamada en sonuncu. Bir kez galibiyet alabilmiş. İstikrarı çok kötü. Geçen hafta takımı Engin İpekoğlu devraldı. İpekoğlu, Türk futbolu için önemli bir isimdir. Hizmetlerinin sayısı sınırsızdır. Gerek milli takım, gerekse F.Bahçe’nin kalesinde başarılı işlere imza atmıştır. 1995-96 Ali Şen’in başkan olduğu dönemde Trabzonspor’u 2-1 yenerek kazanılan lig şampiyonluğunun ardından bilindiği üzere Şen, Sakarya grubu olarak tanınan Bülent Uygun, Oğuz Çetin, Turan Sofuoğlu, Aykut Kocaman ve Engin’i kulüpten gönderme kararı almıştı. Ne suç işlediler de Ali Şen böyle bir karara başvurdu hâlâ anlamış değilim. Hepsi pırıl pırıl insanlar. Her yerde seviliyor, sayılıyorlar. Nereye çağrılsalar en iyisini sunmak için varlar. Engin İpekoğlu Fethiyespor’a nasıl bir ivme kazandırır zaman gösterecek. Fethiyespor’un kurada F.Bahçe’yle eşleştiği güne döneyim. O gün Fethiye’deki yerel gazetelerden Likya, şaka yollu manşetini “106 yıldır F.Bahçe bizi Kadıköy’de yenemiyor. Şimdi F.Bahçeliler düşünsün” diye atmıştı. Haber okurlarını güldürürken bizlerin de ister istemez dikkatini çekmiş, yine aynı gün yöneticilerden bazıları ‘Yeni Pendik olacağız’ konuşması yapmış bazıları ise ‘Haddimizi biliyoruz’ ifadesini kullanmıştı. Futbolun içinde bunlar da olmalı. Olmalı ki güzel günler geçirelim. Kavgalardan, kötü söz düellolarından artık usandık.

Yedek değil as takım
Ben F.Bahçe’nin sahaya çıkan bu on biri için ‘yedek takım’ demem. Takım, ikinci as takım. Bugüne kadar oynamamış olmaları sorun teşkil etmez diye düşünüyordum. Hepsi hazır görünüyordu. Ancak işler hiç de öyle beklenildiği gibi yolunda gitmedi. Bir gün önce Galatasaraylı futbolcuların yaptıklarının aynısını Fenerbahçeliler tekrarladı bu kez. Rakibi küçümsediler, bencil hareketler sergilediler, takım oyunundan uzak, ciddiyetsiz mücadele ettiler. Birinci bölümdeki tek gol dahi F.Bahçe adına rakip oyuncu Sabri’nin ters vuruşundan gelmişti. Devre arasında görüşler aynıydı: Fark olur. Oynamazsan nasıl olacak? Kendi liginde kötü tablo çizen Fethiye büyük bir mucizeyi gerçekleştirip ikinci 45 dakikada iki gol attı. Futbolcuların hepsi formalarını ıslattı. Turu istediler. Analarının ak sütü gibi hepsine bu tur helal olsun. Ya Fenerbahçe? Ben böyle bir filmi Pendik maçında da yaşamıştım. Şimdiki de Fethiye faciası. Neyse daha fazla konuşmayacağım. Engin Hocayı tebrik ediyorum. Geleli henüz 3-5 gün oldu. Alkışlıyorum.