İki ezeli rakip Beşiktaş ile Fenerbahçe 349. randevuya çıktı Vodafone Park’ta. Daha nice 349’lar olsun. Maçı Gülengül Altınsay ve Adnan Dinçer’le birlikte izliyoruz. Gülengül Altınsay, deneyimli ilk kadın spor gazetecisidir. Adnan hocam, uzun yıllar Beşiktaş altyapısında Serpil Hamdi Tüzün’le beraber görev yapmıştı. Rıza’lar, Ziya’lar, Fikret’ler ve isimlerini sayamadığım çok sayıdaki genç ordusu bu ikilinin eseridir. Serpil Hoca şu an rahatsız. Metin Tekin’le (sarı fırtına) birlikte kendisiyle en son Süleyman Seba için düzenlenen cenaze töreninde bir arada olmuştuk. Bugüne kadar altyapıların başına Dinçer ve Serpil Hoca gibi teknik adamlar gelmemiştir. Soruyorum üç büyük kulübün altyapısından son 20-25 yıl içinde kaç sporcu A takımına çıktı acaba? Sayın, bir elin parmaklarını geçmez. İşte bu yüzden hem Adnan Dinçer hem Serpil Hoca elleri öpülecek insanlardır. Kıymetlerini bildik mi, hayır. Adnan Dinçer’i yıllar sonra ikna ederek yeniden maçlara getirmeye başladım. Dinçer, futbol oynadığım bir dönemde hocalığımı yapmıştı. Derbiler farklıdır, diğer mücadelere hiç benzemez. Beşiktaş‘ın 3., F.Bahçe’nin 15. sırada olması hiç farketmez. Derbi derbidir. Yine favorisi olmayan bir derbiydi. Kötü hava heyecanımı azaltmadı değil. Ancak, televizyon başında maç izlemekle statta canlı seyretmek çok farklı. Statta her şeye hakimsiniz. Televizyon bazen saha içinde yaşananları göstermiyor. Atkımı, eldivenimi, şapkamı giydim geldim stada. Tolgay Arslan’a edilen küfürler hoş değil. Profesyonel futbolcu eğer gözden çıkarılmışsa istediği teklifi değerlendirir, anlaştığı takıma da gider. Bu söylediğim sadece Tolgay değil bütün futbolcular için geçerlidir. Tolgay, Fenerbahçe’yi tercih etmekle suç mu işledi? Biraz olgunlaşalım lütfen. Beşiktaş, erken öne geçti. Golü Gökhan Gönül attı, tribünler ayağa kalktı, futbolcu ise hiç sevinmedi. Topa vurduğu yerde kalakaldı. Gökhan’ı her zaman takdir etmişimdir. Çok geçmedi, Hasan Ali yine Gökhan’a sert müdahalede bulundu, Bülent Yıldırım pozisyonu atladı. VAR uyardı, gitti, inceledi ve penaltı kararını verdi. Burak’la skor 2-0 oldu. Sahadaki Beşiktaş’ı tutmak zordu. Belli ki iyi çalışmışlar derslerine.

Bunun adı mucize
Burak, skoru 3-0’a taşıdığında bizler için maç bitmişti. Çünkü, Fenerbahçe’nin buradan oyunu çevirmesi için bir mucize gerekiyordu. Devre arasında Adnan Dinçer’le konuşurken, bu Beşiktaş’ın aynı oyuna devam edemeyeceğini söyledi. Dediği de oldu. O kötü Fenerbahçe ikinci yarı adeta bambaşka bir kimliğe büründü, kendine güveni geldi, kaybedecek hiçbir şeyi olmadığının farkına vardı.. Belki de sezon başından bu yana oyun olarak izlediğimiz en iyi takımdı.. Önce Zajc’ın, ardından Sadık’ın golleriyle skor 3-2’ye geldi. Sarı-Lacivertliler sahanın tek hakimi konumuna geçti. Sonrasında Hasan Ali uzaktan müthiş bir şutla kaleci Karius’u avlayıp 3-3’ü buldu. Dirar ve Valbuena’nın etkili futbolunun da altını çizelim. Ersun Yanal’ın özellikle ilk yarıdaki hatalarına rağmen alınan bu sonuç Fenerbahçe adına mükemmel. Umarım 3-3 biten derbi, kötü günler geçiren futbolcular için bir milat olur.