Fenerbahçe Teknik Direktörü Jorge Jesus’u geldiğinden kısa bir süre sonra hem oynattığı iyi futbol hem de aldığı başarılı sonuçlardan dolayı başımızın tacı yaptık. Övdük, alkışladık. Ancak son zamanlarda özellikle Brezilya’dan gelen “Milli takımın başına geç” çağrısı kafasını karıştırmış olmalı ki inanılmaz performans kaybı yaşadığını görüyorum. 

Hemen hemen bütün takımlar Jesus’un ofsayt taktiğini çözdü. Bunun ispatı son maçlar. Fenerbahçe zayıf rakipleri karşısında sonuca giderken maalesef büyük maçları lehine çeviremiyor (Beşiktaş, Trabzonspor, Galatasaray).

Fenerbahçeli için Galatasaray karşılaşmaları ayrı önem taşır. Bu iki takımın saha içi saha dışı mücadeleleri hep tavan yapmıştır. Jesus’a maçın önemini fazlasıyla anlattılar. Fakat o hâlâ “Sadece bir maç kaybettik” diyor. İşin aslı öyle değil. Her maçı kaybet ama ezeli rakibine kaybetme. Hem de Kadıköy’de. Portekizli, tribünlerin 90 dakika bitimiyle gösterdiği tepkiyi farketmiştir. Fenerbahçe’de haftalardır baş gösteren savunma zafiyeti var. Defans “S.O.S” veriyordu. Buraya çözüm bulamadı. 3’lüsü işe yaramıyor. Bu bölgede hâlâ Ferdi ayakta tek başına durabiliyorsa helal olsun. Orta sahadaki düşüşe Arda, İsmail Yüksek, Emre Mor’la müdahale yapmaması dikkat çeken unsurlardan biri.

Futbolcu sahada kötüyken neden 65. dakika beklenir değişiklik için? Çift forvette ısrarcılığı da tutmadı. Oysa tek forveti deneyip orta sahayı kalabalık tutmak daha işine gelmez mi? Hoca, dediğim dedik inatçı biri. Bir de kırmızı kart meselesi var. 6 kırmızı görmüşler. Bu kadarı fazla. Her maç takım 10 kişi kalıyor. Bana göre hakemlerin suçu yok. Tamamen futbolcuların kendileriyle alakalı. Profesyonel bir oyuncu önem arz eden bir maçta eğer kırmızı görürse bu vurdumduymazlıktır. İşini ciddiye almamaktır. İrfan da yaptığının farkında ki koşarak soyunma odasına gitti. Oysa maçı çevirsin diye oyuna dahil olmuştu. 

Galatasaray yenilgisi ağır kayıp. Derbide Fenerbahçe’nin başında bir Türk hoca olsaydı şimdi ipi çekilmişti. Jesus’un hedef adam olduğunu belirtmek isterim. Oklar üzerinde. Bakarsak, maraton daha uzun. Takımı toparlaması, oyuncuların performansını yükseltmesi, yeni varyasyonlara yönelmesi onun işi. Bunları gerçekleştirebilirse film mutlu sonla bitebilir. Gerçekleşmezse Fenerbahçeliler, başkan Ali Koç’la bir kez daha hayal kırıklığı yaşamış olacaklar. Galatasaray Kadıköy’de haklı bir galibiyet aldı. Kutluyorum. Derslerine çok iyi çalışmışlar. Maç daha farklı skorla da biterdi. Ama uzun yolda dört puanlık fark abartılacak durum değil. Kapanır mı, kapanır. Yeter ki işinizi iyi yapın. Derler ya inanmak başarmanın yarısıdır diye!