İki yıl sonra yeniden. En son 2010’un yine bir Ağustos akşamında Kadıköy’de PAOK’a karşı sınav vermişti F.Bahçe.. O günden bugüne geçen süreçte bir daha Avrupa’da görünmedi. Nedeni Sarı - Lacivertliler için şike ve teşvik iddiaları; karşılığı ihraç. Üstelik direkt katılacakken. Çok ağır bir karar. Neyse geriye dönüp bu durumu deşmeye artık hiç gerek yok. Yeni bir sayfa açma zamanı. İşte F.Bahçe, Vaslui ile bu sayfayı dün gece açtı. Transfer döneminde alınması gereken yerlere kaliteli oyuncu monte eden Aykut Kocaman’ı nedense gerek basın toplantısında gerekse maç öncesi hayli tedirgin gördüm. Biraz araştırma yaptım. Gördüm ki bundan önceki Avrupa maçlarında henüz galibiyet sevinci yaşayamamış, ister istemez bu üzerinde baskı yaratmış olabilir. Hazırlık maçlarındaki F.Bahçe için bir yorum yapmadım, çünkü bu karşılaşmalardaki eleştiriler hiç sağlıklı olmayor. Bu tarz maçlarda teknik adamlar sürekli oyuncu deniyor, değişik taktik uygulamalarına gidiyor. Ama dün gece itibarıyla start alan Avrupa ve ileriki günlerde başlayacak lig her zaman önem taşımaktadır. Yatırımlar buralara büyük olunca beklintiler de yüksektir. Bu gerçekleşmediğinde ise camia hayal kırıklığı yaşar. Evet, Sarı - Lacivertliler için çok önemli bir maç olacaktı. Tribünler hınca hınc doluydu. Belli ki futbola susamışız, hele F.Bahçe taraftarı.. Vaslui’yi doğru dürüst tanıyanımız yoktu, deyim yerindeyse kapalı bir kutuydu. Merakımız bu takıma olduğu kadar F.Bahçe’yi de içeriyordu. Bekle gör derler ya... İspanyol hakem 21.45’te oyunu başlatan düdüğünü çaldı, bizler de maça konstanre olup izlemeye koyulduk.

F.Bahçe, başta 3 - 5 dakika kadar ağırlığını hissettirecek bir futbol ortaya koydu. Peki ya sonrası? Kayboldu gitti. Rakip sazı eline aldı. Sahanın her yerinde hakimiyeti ele geçirip neredeyse ezici üstünlük kurdu. F.Bahçe bir ara kenardaki Aykut Kocaman’la birlikte izleyici konumuna geçti. Bereket Volkan kalesinde formdaydı da 3 net pozisyonu önledi. Sarı - Lacivertlilerde dün gece öne çıkan isim göremedim. Dedim ya hazırlık maçları ölçü olmaz diye. İşte 3 yıl içinde aşama kaydederek 3. ligden 1. lige çıkan Romanya takımı bize futbol dersi verdi. Kaleye şut çekmezseniz, kanatları kullanmazsanız, geride Bekir, Mehmet Topal, Egemen üçgeniyle ‘al gülüm ver gülüm’ yaparsanız bu iş yürümez. Şaşırdım doğrusu, çünkü bu kadar kötü bir tablo beklemiyordum. Daha ilk maç, canını dişine takıp oynayacaksın, seyirci desen muhteşem ama F.Bahçe takımı ortada yok. İkinci yarıda yine F.Bahçe’de hiçbir fark göremiyorum. Hatalar diz boyu, böyle olursa kazanma şansın azalır. Vaslui maç boyunca galibiyeti arzulayan taraftı. Attıkları gol sürpriz olmadı. 90. dakikada Alex’in ortasında Bekir’in golü F.Bahçe’nin üzerindeki baskıyı aldı. Uzatmada bir gol daha bekledik ama olmadı. Sarı - Lacivertliler işi Romanya’daki rövanşa bıraktı. Ne yaparlar soru işareti. Eğer böyle oynarlarsa havlu atarlar.