Olimpiyat Stadı Türkiye'nin en büyük arenasıdır. Temeli 27 Kasım 1998 tarihinde dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından atılmış, üç yılda bitirilmiş, 116 milyon 460 bin dolara mal olmuştu. Seyirci kapasitesi 80 bindir. Stattaki ilk resmi maç, 31 Temmuz 2002’de G.Saray ve Olympiakos futbol takımları arasında oynanmıştı. Ben de o gün maçtaydım. Hem stada geliş hem de dönüşte gördüğüm manzaralara inanamamıştım. Stadın çevresinde hayvanlar otluyordu. Maça gelenler arabalarını boş buldukları yerlere bırakmış, trafik kilitlenmiş, binlerce taraftar, dere tepe aşıp, stada ulaşmaya çalışmak zorunda kalmış, bazıları maça yetişememiş, içeri girenler için karşılaşma bitmeden “15 dakika önce yola çıkın” anonsu yapılmıştı. Rahmetli Bakan Fikret Ünlü de arabasıyla stattan ayrılamayacağını anlayınca yürümeyi tercih etmişti. Bu sadece bir maç işin yaşadıklarımızdı. Sonra sıkça aynı olumsuzlukları yaşamaya devam ettik. Stat düşüncesi iyi ama yeri yanlıştı. Balkan Atletizm Şampiyonası yaptık. Peş peşe rekorlar kırıldı ancak stadın aşırı rüzgâr alması nedeniyle kırılan rekorlar geçersiz sayılmıştı. Acil olarak rüzgâr panelleri takıldı. Şaka gibi. Haftalar, aylar, yıllar geçti, devam eden olumsuzluklar yüzünden maç sayıları azaldı. Takımlar, taraftarlar ve bizler için tam bir işkence yeriydi burası. Şimdilerde sıkıntılar ortadan kalkmış görünse de burada sadece özel organizasyonlar yapılıyor. (Şampiyonlar Ligi, UEFA Kupası, Süper Kupa, Türkiye Kupası finali gibi) Zaman zaman da lig maçı. Acı ama gerçek, Olimpiyat Stadı kaderine terkedilmiş sanki. 

Mesut saha içi lideri

Mesut Özil maça 11’de başladı. Tam hazır mı? Değil ama onun sahada olması bile yeterli. Thiam’a asisti yapan Mesut’tu. F.Bahçe’nin yeni saha içi lideri artık Mesut olacak. Takım yıldız isme ayak uydurursa her şey bugünkünden daha güzel olabilir. Unutulmasın, Gustavo, Pelkas, İrfan, Gökhan Gönül de gelecek. Karagümrük diri, rakibe oyun içinde sürekli kafa tutan bir ekip. Topladığı 37 puan rastlantı değil. Dün gece bunu bir kez daha gösterdiler. F.Bahçe kazandı fakat 3 puanı Altay’a borçlu. Genç file bekçisinin kurtardığı tam 6 gollük pozisyon var. Borini’nin golüne değil o, kimse bir şey yapamazdı.