Hikmet Altınkaynak

Şair de şiir de ölmez!

25 Mart 2021 Perşembe

Geçen cumartesi Dünya Şiir Günü’ydü. Bu nedenle yıllarca önce Fazıl Hüsnü Dağlarca ve Eray Canberk ile birlikte gerçekleştirdiğimiz, Kadıköy Hayat Cafe’deki şiir sohbetimizi anımsadım.

Çay kahve içmiş, “dağlarca” şiir yazmış Dağlarca’nın şiiri üzerine konuşmuştuk. Güzel bir gündü. (Bu söyleşi, Edebiyatımızdan Portreler adlı kitabımdadır: İş Kültür Yayınları, 2018).

Türk şiirinin iki büyük ustasıyla aynı masada buluşup yüz yüze şiir konuşmak güzeldi.

Tıpkı “Dünya Şiir Günü”nde konuşulduğu gibi...

Şimdilerdeyse, her şey sanal ne yazık ki!

DÜNYA ŞİİR GÜNÜ

Eski PEN Başkanı, şair, çevirmen, oyuncu, dramaturg Tarık Günersel’in gönderdiği metne göre, Dünya Şiir Günü’nün tarihçesi şöyle: “1996 başında Gülseli İnal ile Tarık Günersel’in öncülüğünde Mazhar Candan, Mehmet H. Doğan, Talât Sait Halman, Şükran Kozalı, Hakan İşcen ve bir grup gencin katılımıyla Şiir Uzayı Laboratuvarı (Poetic Space Lab) kuruldu. Kocaeli Üniversitesi’nde Şiir Okulu kuran İhsan Topçu, Şiir Bayramı düzenlemişti. Tarık Günersel, ‘Bayram güzel, keşke Dünya Tiyatro Günü gibi Dünya Şiir Günü de olsa’ dedi. New York’ta ders veren Talât Sait Halman’a telefon açtı: ‘Böyle bir gün var da ben mi bilmiyorum?’ Halman, ‘Bildiğim kadarıyla öyle bir gün yok’ dedi, ‘ABD’de nisanda şiir etkinlikleri düzenlenir. Öyle bir gün iyi olur.’

Günersel bunun üzerine Gülseli İnal’ı aradı, bir gün seçmesini önerdi; İnal ‘21 Nisan olsun’ dedi, gerekçelendirdi. Hazırladıkları çağrı metni Enver Ercan’ın yönettiği Varlık dergisinde yer aldı. 21 Nisan 1996’da Şiir Uzayı Laboratuvarı İstanbul ile Ankara’da Dünya Şiir Günü’nü çeşitli dillerde şiirlerle kutladı. 1999’da UNESCO takvimine 21 Mart Dünya Şiir Günü’nü ekledi.”

Ne güzel! Şair olmadan şiir olamayacağına ve de şimdilerde şairler ve şiirleri yine büyük baskılar altında olduğuna göre, Dünya Şiir Günü ya da Dünya Şairler Günü daha büyük anlam kazanıyor...

FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA

Dağlarca’nın Şiir Ödülü için seçildiği 2001 Dünya Şiir Günü’nde, şiir için “Şiirler, nereden geldiği belli olmayan, tanımı yapılamayan, bütün yaşamımızı etkileyen boyutları evrence süren o ateşböcekleridir” demişti.

Sanat anlayışını da: “Sanat eseri hem bir saat gibi içinde bulunduğumuz zamanı, hem de bir pusula gibi gidilmesi gereken yönü işaret etmelidir” biçiminde dile getirmişti. Bu anlayışı onun tüm eserlerinde görülür.

ERDAL ALOVA

2021 PEN Şiir Ödülü, 40 yılını şiire ve şiir çevirisine adayan Erdal Alova’ya verildi. Alova yazdığı bildiride “Şiir öldü” diyenlere şöyle yanıt verdi: “Şairler susmadıkça şiir ne ölür ne de geriler. Ancak, zaman zaman gölgelenir, araya giren parazitler yüzünden; sesi zor duyulur ya da tam anlaşılmaz. Günümüzde bu parazitlerin en güçlüsü görsel saldırganlıktır. TV’siyle, billboard’larıyla, reklam endüstrisiyle, toplumu yanılsamaya sürükleyen programlarıyla söz konusu saldırı, kapitalizmin yürüttüğü bir abrakadabra harekâtı, iflah olmaz bir tamahkârlık gösterisidir. Ve bu korkunç yanılsamanın gölgesi altında kalan, ‘Şiir’in o kadim sesi, o şairane/ozanca yaşama biçimi tehdit edilmekte, giderek tümüyle ortadan kalkma tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadır.”

Şair de şiir de ölmez! PEN Şiir Ödülü de Dünya Şiir Günü de bunun kanıtı değil mi?

***

Geçen hafta yazımdaki “doktor yazarlar” listesinde Prof. Dr. Nusret Fişek’in de yer alması gerektiğini anımsatan Prof. Dr. Coşkun Özdemir’e; ÇYDD’nin ilk genel başkanının Prof. Dr. Türkân Saylan’dan önce, kurucu başkan olarak 1.5 yıl kadar başkanlık yapan, eşi Prof Dr. Aysel Ekşi’nin olduğunu bildiren, Aysel/Bir Atatürk Kızının Hikâyesi adlı kitabını da imzalayarak gönderen Oktay Ekşi’ye çok teşekkür ediyorum. Sevgi ve saygılarımla.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Okullar tatildeyken... 26 Ocak 2023

Günün Köşe Yazıları