‘Yaşayan Gezegen’

30 Ekim 2016 Pazar

 “T-Rexler o göktaşı yüzünden mi öldüler baba?” Altı yaşında bir kızın sorduğu soruya bakar mısınız.
“Evet kızım” diye yanıt veriyor babası.
Fakat çocuklar soru sormaya başladılar mı kolay kolay susmazlar. Kimi zaman yanıt vermekte zorlanabilirsiniz.
-Çok mu büyüktü dünyaya çarpan göktaşı?
-10 kilometre çapındaydı kızım.
-İstanbul kadar mı büyüktü yani?
Babası bir an duraksıyor. Hesap yapıyor gibi. Sonra yanıtlıyor:
-Yok o kadar değil kızım. İstanbul’un yaklaşık sekizde biri kadar.
“Neşeli Ayaklar”dan sonra çocukların en sevdiği çizgi film “Buz Devri” olmalı. Bu kez konu dünyaya çarpacak olan bir göktaşıydı. Film daha yeni sona ermiş, salondan bile çıkmamıştık.

***

Dünyada son yarım milyar yılda beş büyük yok oluş yaşandı. Bazıları bunlara “Büyük beşli” diyor.
En büyüğü 252 milyon yıl öncekiydi. Dünyadaki canlıların yüzde 90’ı yok oldu.
“Büyük beşli”nin sonuncusu 65 milyon yıl önce yaşandı. Bir göktaşı çarptı dünyaya. Dünyadaki canlıların yüzde 76’sı yok oldu. Yaşamın gidişatı değişti. Dinozorların dünyadaki 160 milyon yıllık egemenliği sona erdi. Memeliler çağı başladı. Dinozorlar yok olmasaydı belki de Homo sapiens tarih sahnesine çıkamayacaktı. Kim bilebilir...
Büyük yok oluşların nedenleri, ne kadar sürede yaşandığı bilim dünyasında halen tartışılan bir konu. Bilim insanları yeni araştırmalarla yeni bilgilere ulaşıyorlar.
Fakat daha yoğun tartışılan bir konu var: Altıncı yok oluş.
Dünyanın dört bir yanında bilim insanları, dinozorların yok olmasına neden olan göktaşı çarpmasından sonra en yıkıcı yok oluş süreci olduğunu öngördükleri altıncı yok oluşu gözlemliyorlar.

***

“İnsan kendi yarattığı yok oluşun kurbanı mı olacak?”
New Yorker yazarı Elizabeth Molbert “Altıncı Yok Oluş” kitabında bu soruyu soruyor. Ardından gezegenimizde adım adım yaşanan yok oluşu anlatıyor.
Okudukça insanlığın nasıl “Büyük canlı yığınlarını uçurumdan aşağıya iten bir jeolojik güç haline dönüştüğünü” görüyorsunuz.
Şu sonuca varıyorsunuz: İnsanlık kendi bindiği dalı kesiyor. Eğer önleyemezsek altıncı yok oluş yeniden hayatın gidişatını belirleyecek.

***

Dünya Doğayı Koruma Vakfı “Yaşayan Gezegen” raporunu geçen hafta yayımlandı.
“2020 yılına kadar yeryüzündeki canlı popülasyonunun üçte ikisini kaybedebiliriz” diyor raporda. Durum vahim.
Gezegenimizde yaşanan yıkımı ortaya koyan raporda şöyle diyor:
“Yapılan son çalışmalar, insan faaliyetlerinin dünya üzerindeki yaşamı altıncı kez kitlesel bir yok oluşa sürüklediğini gösteriyor. Geçmişte milyon yılda gerçekleşen çevresel sistemdeki değişikliklere bağlı yok oluşlar, bugün bir insan ömrüne sığabilecek hızla gerçekleşiyor.”
“21. yüzyılda insanların çözmesi gereken iki temel sorun var” diyor WWF-Türkiye Genel Müdürü Tolga Baştak:
“Doğayı tüm biçim ve işlevleriyle korumak ve kaynakları sınırlı bir gezegende insanlar için adil bir yaşam alanı yaratmak. Zor ama iki sorunun da üstesinden gelecek bilgi birikimine sahibiz. Yeter ki sadece tek bir dünyamız olduğunu ve bu dünyanın doğal sermayesinin de sınırlı olduğunu kabul edelim. Bu anlayışı benimsersek çözüm yolundaki en büyük adımı atmış oluruz.”

***

İnsan olmanın bir anlamı olmalı.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Önce Cumhuriyet! 9 Eylül 2018
İklim için ses ver! 2 Eylül 2018
Özel yaşamın sonu mu? 26 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları