Yaşamın Pusulası

08 Ocak 2017 Pazar

SALİM KADIBEŞEGİL

Onu aslında hep Türkiye’nin kültür bakanı olarak hayal ettim. Hoş! Siyasetle uzaktan yakından ilgisi yoktu. Ama “hiç bitmesin” bakışlarımızla, Hititleri, Sümerleri, Göbeklitepe’yi onun ağzından dinlemek ayrıcalıklı bir zenginlikti. Dünyanın dört bir tarafındaki kültür hazineleri ile ilgili mutlaka söyleyecek bir şeyi vardı. O birkaç dakikalık sohbetin içine bile bir üniversite dolusu bilgi sığardı. Eminim, bu ülkenin kültür işleri ile ilgili yetkili bir konumda olsa bu toprakların altında binlerce yıl öncesine uzanan uygarlıkları Alman, Avusturyalı arkeologlar değil Türkler çıkarırdı.
Tam bir teknoloji dehası! Programlama yetkinliği belki de Bill Gates’e paralel gelişmiş. İstese bugün Silikon Vadisi’ndeki iddialı şirketlerin tepesinde ayda on binlerce dolar alan bir yönetici olabilirdi. Ama o Gazeteciler Cemiyeti adına şehirden şehire dolaşarak yerel basına internet gazeteciliği kursları vermeyi tercih etti. Dünyadaki teknolojik gelişmeleri onunla eşzamanlı izleyen çok az insan vardır herhalde. Yetkili bir konumda olsa idi herhalde günümüzde, ilköğretim okulu öğrencileri yazılım geliştiriyor olurdu.
Aslında herkes onu “caretta caretta”ları gün ışığına çıkarması ile tanır. 1980’lerde İztuzu Plajı’na yumurtalarını bırakmaya gelen caretta caretta kaplumbağaları ile ilgili toplumu aydınlatan, bilgilendiren yazıları onun “çevre duyarlılığı” ile ilgili yaşam felsefesinin sadece küçük bir parçasıydı. İlkokul çağına gelmekte olan kızı Ada gibi gelecek kuşaklara karşı sorumluluğumuz olduğunu bir yaşam biçimine dönüştürmüş ender dünya vatandaşlarından birinden söz ediyorum.
Dünyanın en güzel öyküsü
Aynı zamanda “iyi bir dinleyici”. Toplumsal yaşamın içinde genç-yaşlı, eğitimli-eğitimsiz ayrıcalıksız herkesin dinleyicisi olabilme özelliği bilgi zenginliğinin kaynağı sanki. Herkesten öğrenebilecek bir şey varmışçasına bakan gözleri her ortamda entelektüel zenginliğe bir davetiye.
Kitaplardan konuşulduğu bir ortamda sorar: “Dünyanın en güzel öyküsünü okudun mu?” Joel De Rosnay, Dominique Simonnet, Hubert Reeves, Yves Coppens yazdıkları bu kitabın varlığından haberdar olmak bile yaşamın içine katık ettiğiniz bir zenginlik olabilir.
Size usulca kitabın tanıtım yazısını okur: “Nereden geliyoruz? Neyiz? Nereye gidiyoruz? İşte sorulmaya değer gerçek sorular. Herkes kendince yanıt aradı bunlara: Kimi bir yıldızın göz kırpışında, kimi bir kadının bakışlarında ya da yeni doğmuş bir bebeğin gülücüklerinde... Niçin yaşıyoruz? Neden dünya var? Neden buradayız? Şimdiye kadar yalnızca din, iman ve inanç çözüm önerebiliyordu bu soruna. Günümüzde artık bilim de bir görüş oluşturmuş bulunuyor. Bu belki de yüzyılımızın en büyük kazanımı: Bilimin elinde artık kökenlerimizin eksiksiz bir öyküsü var. Bilim, dünyanın tüm tarihini yeniden kurmayı başardı.”
Kişiliği, karakteri, olgunluğu, yapıcı ve katılımcı yönleri hep birilerine örnek gösterilebilecek türden olunca bunları yazıya dökmekte zorlanıyor insan.
Hangi kitabı okuyacağız?
Hangi filmi izlememiz gerekiyor?
Hangi müziği dinleyeceğiz?
Yaşamın hangi renkleri mutluluk veriyor?
Yaşamın pusulası derler ya... İşte öyle bir adam Hakan Kara. Ve şu anda Silivri’de!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Önce Cumhuriyet! 9 Eylül 2018
İklim için ses ver! 2 Eylül 2018
Özel yaşamın sonu mu? 26 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları