Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Felaketin Temel Atma Töreni

17 Nisan 2015 Cuma

Akkuyu nükleer santralının temel atma töreni konunun bir kere daha, bu kez daha geniş çevrelerde tartışılmasına yol açar diye umuyorum. Açar mı bilmem. İktidar partisinin “biz ne diyorsak o” zorbası olduğunu biliyoruz. Yol, bina inşaatını ekonominin temeli sayan, kalkınmayı büyüme ile eşleştiren, gelir dağılımındaki açığı sadaka ile kapattığı propagandasına ağırlık veren parti inişte de, çöküşte de bildiğinden şaşmaz.
Peki, halkın gerçekleri bilmeye hakkı yok mu?

***

Ben de çarşamba yazımda hiç değilse bu “nükleeri kutsama” reklamına hız verme günlerinde tehlikeye bir kere daha dikkat çekeyim istemiştim. 38 derece ateşle yazı yazarken yalnız konu ile ilgili belgeye, bilgiye değil ama aynı zamanda ateşe de dikkat etmek gerekiyormuş. Önce sevgili arkadaşım Filiz Yavuz’un kitabının adını yanlış yazdım; “Beni Akkuyu’larda Merdivensiz Bıraktın”ı “Fenersiz Bıraktın”a çevirdim. Sonra Almanya’nın Gorleben kasabasındaki nükleer atık depolama tünellerinin derinliğini, üstelik inmiştik o derin kuyuya, 900’den 9000 metreye çıkardım. Neyse, Filiz beni affeder, okurlarımın da affedeceklerini umarım.

***

Konu yaşamsaldır. Bilim insanlarının siyasetle ilişkilerindeki tuhaflığı gün yüzüne çıkarması açısından da önem kazandı üstelik. Çünkü nükleer santral yapmaya karar vermiş siyasetçiler, bilim insanları içinde bu işe gönül vermiş, siyasete meraklı teknokratlar bulmak zorundalar; buluyorlar da. Ne de olsa nükleer santral “teknik” bir iştir; insanla ilgili olmayan, onu oy pusulası olarak tasavvur eden siyaset, doğal olarak insanı istatistik olarak görmeye eğilimli “bilimcilere” gereksinim duyar. Var bunlardan epeyce. Burada insanı şaşırtan bilimin ikili karakteridir. Bilim öyle bir şey ki, kuşku ve insan faktörleri bir yana bırakılırsa Frankenstein’lar yaratabiliyor. Tarihte örnekleri çoktur. Dünya Savaşı bitmişti aslında; ama ABD savaş defterini iki nükleer bombayla; Hiroşima’ya, Nagazaki’ye atılan bombalarla kapatmayı seçti. Kitlesel, on yıllar süren acı sonuçlarını insanlık unutmadı. Unutamasın isterim.

***

Silah teknolojisindeki gelişmeler de bilimi insandan soyutlayan bilimcilerin marifetidir; gelişmeye devam ediyor. Geliştikçe de kullanım alanlarının genişlemesi için siyasete başvuruyor; vatan millet nutuklarıyla milliyetçi damarlar kabartılarak pazar yaratılıyor, piyasa genişletiliyor. Nükleer santral piyasasının kışkırtıcıları da öyledir. Kendi ülkelerinde meydana gelen kazaları geçiştiren Rusya, Japonya şimdi “yüksek teknoloji” satışındalar. Hiç denenmemiş bu yüksek teknoloji için seçilen “kobay ülke”nin Türkiye olduğu anlaşılıyor.

***

Atıkları Rusya alacak, böylelikle nükleer atık sorunumuz olmayacakmış; öyle söylüyor TV kanalında Filiz’in karşısında “ağır abla” pozlarında nükleer savunan bilimci, Akdenizden yola çıkacak “castor”; yani güvenli nükleer atık varilleri yüklü gemiler Ege’yi, Marmara Denizi’nin iki boğazını, Karadeniz’i boydan boya geçecekmiş... Kaza riski sorusunu duymak bile istemiyorlar. Dahası böyle bir “yap işlet” projesi için gerekli uluslararası anlaşmanın Meclis’te ÇED raporları olmadan “kaç-göç” onaylandığını, ÇED raporlarının sonradan “kapkaç” yöntemine tabi tutulduğunu biliyoruz. Bu “kader” Sinop için de geçerlidir. Üçüncü cehennem ise plan aşamasındadır.

***

Felaket için temel atma töreni yapıldı Mersin Akkuyu’da. Binlerce neden var ama yalnızca bu nedenle bile AKP’nin saltanatına son verilmesi gerekmez mi?
7 Haziran buna kapı açar mı bilmem. Açsın isterim... Siz istemez misiniz?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları