Ergin Yıldızoğlu
Ergin Yıldızoğlu ergin.yildizoglu@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Yine Gündeme Gelen 'Başka Belalar'

06 Şubat 2013 Çarşamba

\n

\n

Pazartesi, döviz savaşlarının, kaynak rekabetinin, sömürge savaşlarının ve başka belaların yine gündeme geldiğine işaret etmiştim. Bugün bu, başka belalara değinmeye çalışacağım. \n

\n

Geçen hafta Hitlerin iktidara gelişinin 80. yıldönümüydü. Almanyada Nazi döneminin yol açtığı felaketleri unutturmamak için düzenlenen etkinliklerde konuşan Angela Merkel, Hitlerin yükselişinde dönemin egemenlerinin sorumluluğunu vurguladıktan sonra, halkın geniş bir kesiminin onayının bu yükselişe yardımcı olduğuna dikkat çekti. Merkel toplumsal bölünmüşlüklerin aşırı sağ bir tiranlığın yeniden yükselmesine olanak verebileceğini savundu.\n

\n

Der Spiegelden Christoph Stuppın yorumundaysa Berlindeki diplomatların Hitlerin yükseliş sürecini anlayamamış, geçici bir durum olarak görülmüş, muhafazakâr sağın, Hitlerin aşırılıklarını törpülemesini beklemiş olduğu örnekleriyle aktarılıyordu. Bu yanılsamada, Nazi partisinin toplumu ele geçirme programını kararlılıkla yürütürken aynı anda dışa doğru ılımlı bir yüz sunmaya çabalaması önemli bir rol oynamış.\n

\n

Dönemin sol hareketlerinin, komünist partilerinin, Stalin Rusyasının yaptığı hataların bu yükselişe katkılarını da anımsamak gerekiyor. Bu hataların başında, tabii ki sosyal demokratlarla (revizyonizmle), diğer antifaşist güçlerle bir karşıt blok kurmanın önünü kesen, komünist partilerini yalnızlaştıran, işçi hareketini bölen sosyal faşizm teorisi geliyor.\n

\n

Bir daha asla! Ama...\n

\n

Bugün, tüm bunların bilgisiyle donanmış durumdayız, artık aynı hataları tekrarlamayacağız değil mi? Bu konuda, Yunanistan seçimleri öncesinde tanık olduklarımızı (komünist partisiyle kimi Troçkist partilerin SYRIZAya karşı aynı düşmanca tutumu benimsemiş olması da çok anlamlı) düşününce, o kadar iyimser olmak olanaklı değil.\n

\n

Yunanistan özellikle önemli. Çünkü, Hitlerin yükselmesine olanak veren koşulların hemen hepsi bu ülkede var: Ekonomik kriz, toplumsal kutuplaşma, yabancı düşmanlığı, devlet aygıtının bu koşullarda hızla yükselen Altın Şafak adlı faşist partiye destek verme eğilimlerine karşılık solun bölünmüşlüklerini aşamaması...\n

\n

Benzer koşulların, değişik oranlarda, birçok Avrupa ülkesinde ortaya çıkmaya başladığını da görebiliyoruz. Örneğin Macaristan Başbakanı Orban, bir taraftan kendini demokrasi şampiyonu olarak sunarken öbür taraftan faşist Jobbik partisinin ırkçı politikalarını birbiri ardına uygulamaya koyuyor. AB, Brüksel diplomatları, bu radikal sağ eğilimleri görmezden gelmeyi seçiyor.\n

\n

Avrupada ekonomik kriz, artmaya devam eden işsizlik, yoksulluk yabancı düşmanlığını körüklüyor. Yahudi, Roma düşmanlığı yeniden canlanırken bunların yanı sıra göçmen işçilerin varlığı üzerinden Müslüman düşmanlığı giderek öne çıkıyor.\n

\n

Müslüman düşmanlığının öne çıkmasında, göçmenler sorunu kadar Batı ülkelerinin kaynak savaşlarının etkisi de var. Bu savaşlara paralel olarak gelişen terörizme karşı savaşsöylemi, bir taraftan Kuzey ve Batı Afrikada, Ortadoğuda Batı karşıtı tepkileri terörizm başlığı altında toplayarak emperyalist politikaları meşrulaştırıyor; hem de Batıda da ırkçılığı, Müslüman düşmanlığını körüklüyor.\n

\n

Diğer taraftan; göçmenlik olgusu, emperyalist ülkenin halkının emperyalist politikalardan zarar gören halklarla bizzat kendi topraklarında karşılaşmasına, emperyalist politikalara tepkilerin emperyalist ülkelerin topraklarında da dile getirilmesine yol açıyor. \n

\n

Bu karşılaşma, Maajid Nawazın The Timesda dikkat çektiği gibi hem göçmenlerde hem de yerli halk arasında aşırı sağcı, yobaz dinci tepkileri güçlendiriyor. Yunanistanda, Fransada kimi kentlerde faşist partilerin militanları sokaklarda devriye geziyor, göçmenlere, Romanlara saldırıyor. Bu saldırıların yarattığı korku ve nefret ortamından, radikal İslam yararlanmaya başlıyor. Danimarkanın, İngilterenin bazı göçmen yoğun kentlerinde, göçmen mahallelerinde bu kez cihatçı grupların, çetelerin sokaklarda devriye gezdiği, bu arada ait oldukları göçmen topluluğa kıyafet, alkol, homoseksüellik denetimi yoluyla baskı uygulamaya başladıkları görülüyor. \n

\n

Sol kendi arasında birlik sağlamakta zorlanmanın yanı sıra ırkçılığa, İslamafobiye düşme korkusuyla bu dinci baskıları görmezden geliyor. Bana da tarihten ders alamamış olmanın faturasını ödemeye doğru gidiyoruz gibi geliyor!\n

\n

\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları