Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Hâlâ bıçak sırtında
ABD başkanlık seçimlerine bir haftadan az kaldı. Derin kutuplaşma aşılamadı. Sonuçların bıçak sırtında olduğunu ve “ertesi gün” ülkeyi büyük bir belirsizliğin beklediğini söylemek yanlış olmaz.
İKİ YAKLAŞIM
Seçim sonuçlarını öngörme çabalarında iki yaklaşım dikkat çekiyor. Birincisi ülke çapında ve delege sayısını belirlemek açısından kritik eyaletlerde kamuoyu yoklamaları. İkinci yöntemde siyaset bilimci Prof. Allan Lichtman anketlere değil, kendi ürettiği 13 göstergeye dayanarak karar veriyor. Lichtman, 1984 yılından bu yana tüm seçimlerin sonuçlarını bildiğini iddia ediyor. Örneğin 2016 yılında anketler Clinton’un kazanacağını söylerken Lichtman, Trump demiş ve haklı çıkmıştı.
Bütün anketleri bir araya toplayan “Project 538” sitesindeki grafiklere bakınca, Harris aday olduğundan bu yana “adayların popülaritesi”, Harris yüzde 51.3 Trump yüzde 48.5 olarak 1-2 puan dalgalanarak ve hep “hata aralığında” kalarak hiç değişmeden geliyor. Kısacası anket sonuçları belirgin bir farka işaret etmiyor. “Kazanma olasılığı” istatistikleri de aynı yönde. “Çıkartmaları olası delege sayısı” istatistiklerinin grafiği de yine geçen ağustostan bu yana Harris’i, 270’lerde, Trump’ı 260’larda gösteriyor ama sık sık aradaki fark tek haneli sayılara düşüyor. Kısacası anketler “Biz bilemiyoruz” diyorlar.
Prof. Lichtman’a göre de zaten anketler geriye doğru baktığı için, öngörüde bulunmak için güvenilmez yöntemlerdir. Lichtman onun yerine kendi 13 göstergesini öneriyor:
1. İktidar partisi (İP), ara seçimlerde ABD Temsilciler Meclisi’nde iskemle sayısını artırdı; 2. İP, adayını sorunsuz belirlemiştir; 3. İP’nin adayı iktidardaki başkandır; 4. Önemli bir üçüncü parti veya bağımsız aday yoktur; 5. Seçim kampanyası sırasında, ekonomi durgunluk içinde değildir; 6. İktidar dönemi boyunca kişi başına reel yıllık ekonomik büyüme önceki iki dönemdeki ortalama büyümeye eşit veya daha yüksektir; 7. İP ulusal politikada önemli değişiklikler yapmıştır; 8. Dönem boyunca sürekli bir toplumsal huzursuzluk yaşanmamıştır; 9. Görevdeki yönetim büyük bir skandalla lekelenmemiştir; 10. Görevdeki yönetim dış veya askeri ilişkilerde büyük bir başarısızlık yaşamamıştır; 11. Görevdeki yönetim dış veya askeri ilişkilerde önemli bir başarı elde etmiştir; 12. İP’nin adayı karizmatik veya ulusal bir kahramandır; 13. Rakip parti adayı karizmatik veya ulusal bir kahraman değildir.
Lichtman bunlardan 7’si doğruysa iktidardaki, değilse muhalefetteki partinin adayı kazanacaktır diyor; bu yıl 2, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 13 doğru olduğundan Harris’in kazanması gerekiyor.
NEDEN HÂLÂ TRUMP
Bunlar gerçekten ilginç, akla yakın göstergeler ama çoğunu ölçmek olanaklı değil: Kanaatlerle yetinmek durumundayız. Bence çok ilginç ve seçim sonrası olası gelişmelere ışık tutacak bir soru daha var. Trump’a ilişkin bütün bilinenlere, adamın zihinsel kapasiteleri her gün biraz daha gerilerken, konuşurken alenen hava kaçırmak, soru cevap seansının 45 dakikasını müzik ve dans ile geçirmek gibi garipliklere karşın, neden seçmen, daha da ilginci “kökten dinci seçmen” adama oy vermeye kararlı görünüyor?
The New York Times’ın, en büyük evanjelik kiliselerden birinin kurucusu, Hıristiyan milliyetçi (faşist) Charlie Kirk ile yaptığı söyleşi, su soruya mantıklı ama korkutucu bir cevap sunuyordu. Kirk, “Eğer Tanrı’yı seviyor, İncil’i okuyor ve kendinize Hıristiyan diyorsanız, Kamala Harris’e başkanlık için oy verebileceğinize inanmıyorum” dedikten sonra ekliyordu, “muhafazakârlar aslında Trump’a değil, o kazandığında bürokrasiye atanacak 5 bin siyasi kadro için veriyorlar. Aslında önemli olan Trump değil devlete getirecek olduğu kadrolar.”
Buradan, sanırım iki sonuç çıkarabiliriz: Birincisi, eğer Trump seçilirse iktidara, artık zaten iyice, yaşlanmış, dengesizleşmiş bir Trump değil, yeni genç deneyimli bir faşist kadro gelmiş olacak. İkincisi, plan bu olunca, eğer Trump kaybederse, bu planın mimarlarının sonuçları kabullenmesini beklememek gerekir. Bu mimarların temsilcileri, daha şimdiden, seçimlerin çalınma olasılığından söz etmeye, mektupla gelen oyların (bu oylarda hemen her zaman demokratlar çoğunlukta oluyor) sayımını yavaşlatmak hatta durdurmak için önlem almaya başladılar.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- MHP'de 3 milletvekilinin istifası istendi!
- 2'si ağır, 3 polis yaralandı!
- Rekabet Kurumu onayladı: Koç Holding dev satın alım!
- Bahçeli'yle sürpriz görüşme!
- Uğur Dündar'ın 'babalık' davasında karar çıktı
- Bahçeli'nin 'Öcalan çağrısını' nasıl yorumladı?
- BRICS'e 'ortak ülke' olma davetini kabul etti
- Meclis'te arbede
- Acun Ilıcalı hakkında 'bahis' soruşturması
- Storm Shadow füzesi Rusya'ya ateşlendi!