Ergin Yıldızoğlu
Ergin Yıldızoğlu ergin.yildizoglu@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Şili’de umut

23 Aralık 2021 Perşembe

“Siyah kuğular”ın gelmesini beklerken, 400 yıllık “çuha parası” geldi. Osmanlı geleneğinin faize başka bir isim takarak kutsalıyla köşe kapmaca oynayan tuhaf insanlarını bir kenara bırakalım. Çok uzun bir aradan sonra gelmiş iyi bir habere bakalım: Şili’de sol ittifakın adayı Gabriel Boric (35), güçlü faşist refleksler sergileyen Antonio Kast karşısında yüzde 56’ya yüzde 41 oyla genel seçimleri kazanarak Şili tarihinin en genç devlet başkanı oldu.

SOKAK VE BİRLİK ÖNEMLİ

Boric’in zaferinin esas olarak üç sacayağı vardı. Birincisi, Boric, 2019 yılında Santiago’da, metro bilet fiyatlarının artırılmasına karşı başlayarak hızla ülke çapında, Pinochet mirasına, neoliberal politikalara karşı kitlesel bir isyana dönüşen hareketin içinde öğrenci lideri olarak yükseldi. Bu liderlik deneyimini daha sonra, girdiği temsilciler meclisinde reel siyaseti içeriden tanıyarak edindiği deneyimlerle besledi.

Polis saldırıları karşısında geri adım atmayan sokak hareketleri, egemen sınıfları, Pinochet anayasasının yerine yeni bir anayasa yapacak bir “kurucu meclis” oluşmasını kabul etmeye zorladı. Ağırlıklı olarak sol eğilimli uzmanlardan oluşan bu “kurucu meclis”in çalışmalarını gelecek yıl tamamlaması bekleniyor. 

İkincisi, sol gruplar aralarındaki farkları, sekter refleksleri bir kenara bırakarak Boric’i destekleyen bir blok oluşturdular. Bu oluşumda, sosyalist hareketin, Komünist Partisi ve Troçkist gruplar gibi iki farklı geleneğinin bir arada durmayı başarması önemli bir rol oynadı.

Üçüncüsü, bu blok ve Boric’in ekonomik mücadele ile kültür savaşlarını birleştirmeyi, kent emekçi sınıflarına ek olarak tarım emekçilerine de hitap edebilecek esneklikte bir söylemi üretmeyi başardı. Ancak, her zaman politikacılardan, okumuşlardan, hele solculardan kuşku duyan kır sınıflarının Boric’e özellikle ikinci turda ilgi göstermeye başlamasının arkasında bir güven duygusunun olduğunu da görmek gerekiyor. Bu güven duygusunun inşa edilmesinde 2019 dalgasının başarılarının büyük katkısı olduğunu söyleyebiliriz.

ESKİ VE YENİNİN ÇATIŞMASI

Şili seçimleri, Pinochet rejiminin faşist, neoliberal mirasıyla, demokratik halkçı bir Şili inşa etme arzusu arasındaki çatışma olarak yaşandı. 

Eskiyi, koyu Katolik, Pinochet, Bolsonaro ve Trump hayranı, LGBTİ+ düşmanı Kast temsil ediyordu. Kast’ın babası Alman Nazi partisinin üyesi bir göçmenmiş. Kardeşi, Miguel de Pinochet’in üst düzey danışmanlarındanmış. Financial Times’da seçimlerden önce ve hemen sonra yayımlanan kapsamlı yorumlara bakılırsa büyük sermayenin yanı sıra, küresel finans-kapital de Kast’ı destekliyormuş.

Boric ve onu destekleyen blok, sendikaları, kent emekçilerini, kent küçük burjuvazisini, öğrencileri ve ilerici entelijansiyayı, kadınları, LGBTİ+ bireyleri kapsayan bir söylem hattı geliştirmişti. Bu blok, Şili’de Pinochet rejiminin mirası neoliberalizme son verecek, yoksulların, emekçilerin çıkarlarına uygun halkçı, sosyal demokrat bir refah devleti oluşturmayı, işçi sınıfın yanı sıra dini-etnik grupların, kadınların, LGBTİ+ bireylerin haklarını ve özgürlüklerini genişletmeyi vaat ediyordu. Bu bağlamda Boric, özel emeklilik fonlarının yerine devlet güvencesinde bir emeklilik sistemi koymak, küresel ısınmaya karşı mücadele amacıyla, yeni bakır madenleri açılmasını yasaklamak istiyor.

Ancak Boric’in, tüm bunları yaparken Şili’nin kapitalist ekonomisini yönetmesi, sermaye birikim süreçlerini güvenceye alması gerekiyor. Bu konuda önündeki ekonomik siyasi engeller az değil. Yabancı sermaye, 2019’dan bu yana sonra kitle hareketlerinden korkarak Şili’den 50 milyar dolar çıkarmış. İkincisi, seçimler öncesinde ısınan ekonominin 2022’de frene basması bekleniyor. Üçüncüsü, parlamentoda hiçbir parti çoğunluğa sahip değil, Boric’i destekleyen blokun oluşturduğu çoğunluk zayıf ve kırılgan. Dördüncüsü, “kurucu meclis”in yeni anayasayı oluşturduktan sonra yeni bir başkanlık seçimi isteme yetkisi var. 

Boric kazandı ve süreç olarak faşizmi kesintiye uğrattı. Ancak önünde sarp ve dolambaçlı bir yol var. Syriza ve Çipras deneyimini anımsayarak endişe etmemek elde değil.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları