Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Demokrasinin otokrasiye isyanı - Prof. Dr. Özkan Yıldız
Türkiye, büyük bir darboğazdan geçmektedir. Toplumun ruh halinde, felç edici bir belirsizlik, korku ve kaygı hüküm sürmektedir. İmamoğlu’nun tutuklanması, Gezi hareketinden yaklaşık 10 yıl sonra, kitlelerde “hak, hukuk ve adaletin” çiğnenmesine karşı birikmiş öfkeyi, yeniden, Saraçhane’de adeta “volkanik patlamaya” benzer biçimde ortaya çıkardı. Toplumsal hareketlerin karakteri böyledir. Bir kıvılcıma bakar.
3 Kasım 2002’de, “Muhafazakâr-demokrat devrim” mottosuyla iktidara gelenler, çeyrek asra yaklaşan iktidarlarının sonunda toplumu iktisadi, içtimai ve siyasi açıdan derin bir bunalımın eşiğine getirdiler. İronik olarak muhalefetteyken demokrat, iktidara geldiklerinde “otokrat” oldular.
EKONOMİK VE TOPLUMSAL FELÇ HALİ
Uluslararası demokrasi ve ekonomi endekslerinde, dibe savrulan bir ülke tablosuyla karşı karşıyayız. Türkiye, son 10 yılda, “demokrasisi” en çok gerileyen iki ülkeden biri; “gelir dağılımında” OECD ülkeleri arasında sondan beşinci ve 2020 refah endeksinde “toplumsal hoşgörü” açısından 167 ülke arasında 154. sıradadır. Her 2 yurttaşımızdan 1’i kendisini “mutsuz” hissetmektedir. 2002 ve 2018 yılları arasında “geçim sıkıntısı ve ticari başarısızlık” nedeniyle 5 bin 486 kişi intihar etmiştir. Geleceğinden “umutsuz olan işsiz gençlerin” oranı yüzde 60’tır.
Dünya Sağlık Örgütü’nün 2017 raporunda Türkiye nüfusunun yüzde 4.5’inin “depresyonda” olduğu belirtilmektedir. Son üç yılda psikiyatri kliniğine başvuranların sayısı 8 milyonu aşmıştır. Sağlık Bakanlığı verilerine göre 2013-2018 yılı yılları arasında “anti-depresan kullanımı” yüzde 27 artmıştır. Bu veriler, yaşanan derin “sosyoekonomik çöküntüye” ve “demokrasideki büyük gerilemeye” işaret etmektedir.
HAREKETİN ÇEKİRDEĞİ GENÇLER
İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla başlayan protestoların çekirdeğini Gezi hareketinde olduğu gibi “gençler/üniversite öğrencileri” oluşturmaktadır. Bu öğrenciler, gençler, dijital ağlarda sosyal kimlik edinmekte, kısmen apolitik, siyasi parti ya da sivil toplum aidiyetleri zayıf ve gelecekten umutsuzdur.
Gençler, İmamoğlu’na yapılan muameleyi seçme ve seçilme hakkının engellenmesi olarak değerlendirmekte, iktidarın kendilerini dinlemediğini ve anlamadığını savunmaktadırlar. Cumhurbaşkanının nobran dilinden rahatsız olmaktadır. Prestijli üniversitelerden sınavları boykot ederek meydanlara akan bu gençler, iktidarın “yargıyı” Demokles’in kılıcı gibi kullanmasına, Cumhuriyet değerlerinden uzaklaşılmasına, yaşam pahalılığına, adil olmayan uygulamalara, yanlı mülakatlara, Atatürkçü teğmenlere yapılanlara, Öcalan’la görüşülmesine, ülkenin mülteci deposu olmasına tepki göstermektedir.
Yalnızca bu gençler değil, sıradan vatandaşlar da her geçen gün özgürlüğün kısıtlanmasına; iş insanları örgütünden işçi sendikasına, muhalif siyasal parti genel başkanlarından belediye başkanlarına; sivil toplum aktivistinden gazetecisine; akademisyeninden, astroloğuna her kesimden muhalif insana açılan davalara ve haksız tutuklamalara itiraz etmektedir.
TOPLUMSAL REFAH İDEALİ
Toplumda büyük bir korku iklimi oluşmaktadır. Hukuk ve yargıya güven azalmaktadır. Siyasal ve duygusal kutuplaşma derinleşmektedir. Mal ve can güvenliği endişesi ortaya çıkmaktadır. İmamoğlu’nun tutuklanmasının ekonomik maliyetinin yine yoksul halk sınıflarına yükleneceği endişesi, “kitle mobilizasyonunu” meşrulaştırmaktadır. Gezi direnişi, siyasal partilerden ve kurumsal sivil toplumdan bağımsız, kendiliğinden oluşan “başsız” ve lidersiz bir hareketti. Saraçhane’de toplanan kalabalığın öfkesini, CHP örgütleri ve genel başkanı Özgür Özel organize etti ve ateşledi. Özel, enerjik liderlik vizyonuyla meydanlarda toplanan hibrit kitleyle duygudaşlık yaptı ve psikososyal bir kontrat oluşturdu.
CHP, Türkiye siyasetinin ana nehridir. Özel’in bundan sonra yapması gereken, baskıcı uygulamalar ve kutuplaşmalardan bezmiş ve yorulmuş; lokması azalmış, satın alma gücü düşmüş, tenceresi kaynamayan, geçim derdinde olan ve hükümetten bu sorunlara acil ve net çözümler bekleyen vatandaşa ve siyasetten soğuyan giderek uzaklaşan seçmenin değerler dünyasıyla yeniden güçlü bağ kurmak olmalıdır. Kurucu bir ruhla; birlikte barış ve huzur içinde yaşama idealinin, ancak, hukukun üstünlüğü, yargının bağımsızlığı, kamunun tarafsızlığı ve refahın adil paylaşımıyla mümkün olacağını yeni nesil bir stratejiyle geniş kitlelere anlatması önem taşımaktadır.
PROF. DR. ÖZKAN YILDIZ
SOSYOLOG-SESADER BAŞKANI
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
-
İmamoğlu ve İBB’yle ilgili 560 milyar iddiasına yanıt
-
Mustafa Balbay sert eleştirdi
-
Mezhep çatışması değil insanlık suçu
-
Emekliye bayram ikramiyesi ne kadar olacak?
-
Alfa Romeo'nun ilk elektrikli modeli: Junior Elettrica
-
'Kayyum atamaları, hukuksuzluk ve kontrollü kaos'
-
AKP’de kongre öncesi hazırlığı devam ediyor: Prof. Kalay
-
Emeklilerin Gözü Bayram İkramiyesinde: Beklentiler Karşı
-
Hutbelerde Bunlara Dikkat Edin!
-
Ekonomist Atilla Özkan'dan Şok Eden Enflasyon Yorumu!
En Çok Okunan Haberler
-
Sırrı Süreyya Önder'le ilgili yeni gelişme
-
YSK'den 'olağanüstü kurultay' kararı
-
Armağan Çağlayan: 'Ülkece Çatalca Müftüsü mü olduk?'
-
Meclis’te AYM'nin Can Atalay kararı okundu
-
Sırrı Süreyya Önder'in sağlık durumunda son durum
-
Cem Küçük'le Ersan Şen birbirine girdi
-
Tarkan'ın anne acısı
-
Memur ve emekli maaşlarına ne kadar zam yapılacak?
-
Kütahyalı hakkında resen soruşturma başlatıldı
-
İmamoğlu'ndan Financial Times'a tarihi yazı