Ergin Yıldızoğlu
Ergin Yıldızoğlu ergin.yildizoglu@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Molla rejimi yolun sonunda

13 Ekim 2022 Perşembe

Bir organizmanın (yapının/sistemin/kişinin) hakikati en iyi, onun en aşırı durumunda algılanabilir. Bir organizma varlığının “yumuşak karnına” denk düşen bir engele takılınca gelişmeye devam edemez, giderek yok olur. 

REJİMİN HAKİKATI

İran karşıdevriminin, dinci/faşist devleti kurarken ilk uygulaması kadınları çarşafa girmeye zorlamak oldu. Kadınlar bu zorlamaya karşı 1979’da ayaklandılar, direniş beş gün sürdü ve bastırıldı. Kimi şaşkın solcuların “daha önemli konular var” diyerek dinci/faşist rejimin bu kurucu edimine ilgisiz kalmaları yenilgiyi hızlandırdı. Rejim bu başarısını 1980’de yasalaştırdı; o sırada solu da imha etmeye başlamıştı. 

Kadınların direnişinin bastırılması, toplumunun disiplin altına alınmasını, solun katledilmesini kolaylaştırdı. Nasıl, feodalizm dağılırken oluşan kilise karşıtı, özgür/gezici proleter toplulukların (komünlerinin) baskı ve disiplin altına alınarak işçileştirilmesi önce kadınların ezilmesiyle gerçekleştiyse, nasıl kapitalist toplum bu baskının üzerinde şekillendiyse (Federici; 2004), mollaların faşist rejimi de kadınların başına basarak kuruldu. Gerçekten de daha sonra Ayetullah Humeyni “İslam devriminin tek başarısı kadınları örtmek olsaydı, bu bile yeterliydi” diyecekti.

VE YUMUŞAK KARNI

Molla karşıdevriminin kurduğu dinci/faşist devlete karşı bugüne kadar yaklaşık 20 isyan dalgası yaşandı. Bunlar ekonomik ve siyasi nedenlerden kaynaklandılar, her seferinde molla rejiminin sözde ılımlı reformist kanadından şu veya bu düzeyde etkilendiler. Rejim bu isyanların hepsini çok zorlanmadan bastırdı. Ancak, bu kez farklı. 

Dinci faşist rejim, öncelikle kadını baskı altında tutmaya dayanıyor ama, geçen 20 yıl içinde toplumda iki önemli değişim yaşandı. Birincisi, kadınların ve genç kızlar arasında eğitim düzeyi hızla yükseldi. Üniversite mezunlarının çoğunluğu artık kızlardan oluşuyor. Buna karşılık kadınların işgücüne katılımı hâlâ yüzde 17 düzeyine seyrediyor. İkincisi, internet ve sosyal medya alanı geniş kitlelerin hızla bilgilenme ve harekete geçme olanağını artırdı. 

Molla rejimi bu iki gelişmenin çok patlayıcı bir karışım oluşturduğunun farkında. Yılbaşında rejimin güvenlik güçleri için hazırlanan 219 sayfalık bir raporda, İranlı kadınların yüzde 62’sinin rejimin giysi kurallarına karşı olduğu saptanıyor. Rapor, rejimin ideolojik etkisinin kaybolmasını, toplum üzerindeki kontrolünün zayıflamasını önlemek için, ruhban sınıfı ve ordunun, İslam cumhuriyetine özgün karakterini (“hakikatini”-E.Y) veren birliğinin simgesi olan başörtüsünün, daha sıkı dayatılması gerektiğini savunuyor. Rapor, bu ideolojik etkinin hızla ve tehlikeli biçimde zayıflamasından, İran toplumunun, ülkenin liderlerinin görüşlerinden kopmaya başlamasından korkuyor. Rapor, “başa dönerek”, “kalpleri ve akıllar”ı kazanmak istiyor. Bu olmazsa, kamusal alanda, bilişim uzayında, denetimi artırmak, ahlak devriyesini, video ile izlemeyi yoğunlaştırmak, “ikna merkezleri” açmak, boyun eğmeyen kadınların internetini kesmek, hicap kuralına uymayanlara, hatta hicap karşıtı mesaj yayımlayanlara iki yıla kadar hapis cezası getirilmesini öneriyor.

Ordunun yeni propaganda ve ideoloji komiseri Ali Saidi’nin Tasnim Haber Ajans’ında yayımlanan bir söyleşisindeki uzlaşma arayan ifadeleri, İçişleri Bakanı Jahromi’nin “Protesto gösterilerinin daha düzenli biçimde yapılabilmesini sağlayacağız” sözleri rejimin liderliğinin özgüveninin sarsıldığını, bastıramayacağını anladığı öfkeyi yönetme umudunu belgeliyor. 

Kadınların dışındaki toplum kesimlerine, konulara sıçramaya, petrol işçilerini de içine çekmeye başlayan son isyan, rejimin “yumuşak karnına” denk gelen bir engeli temsil ediyor, rejimin yolun sonuna geldiğini haber veriyor: Ya değişecek ya daha da canavarlaşacak.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları