Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
'Davos' Artık İnsanların Sinirine Dokunuyor
Geçen hafta Dünya Ekonomik Forumu (DEF) üzerine Wall Street Journal, Financial Times, The Economist ve Fortune gibi uluslararası kapitalizmin kanaat önderlerinin yazdığı yayınlardaki yorumlara bakınca Davos zirvesinin, artık bu yazarların bile sinirine dokunmaya başladığını düşündüm.\n
\nKüreselleşmeciliğin “Ya Hurra” günlerinde, “Davos man”, dünya liderleri vb. üzerine methiyeler düzülen yerlerde bu yıl, “Sizin kapitalizmi yönettiğinizi sanıyorduk. Mahvettiniz. Sonra gidip dağ başında su gibi para harcayıp gevezelik ediyorsunuz” türünden bir tepki söz konusu. \n
\nBugüne kadar hemen yer yıl Davos’ta boy gösteren Will Hutton’un The Observer’daki zehir zemberek yazısı çok iyi bir önek oluşturuyordu: “Davos man gönenirken geri kalan bizler onun aşırılıklarının faturasını ödüyoruz” (20/01/2013).\n
\n‘Dinamik dayanıklılık’\n
\nBu yılki DEF’nin teması, “Dinamik Dayanıklılık”. Son yılların modası, “resilience”(zor durumlara dayanıklı olmak, uyum sağlayabilmek) kavramını yansıtan bu temanın yorumlarda “Ne bu şimdi!”, “Durgun kırılganlığı kim ister?” gibi ifadelerle alaya alındığı dikkatimi çekti. Ben, kendi hesabıma, bu temanın “Kriz içindeyiz. Nasıl çıkacağımızı bilemiyoruz. Ama en azından hâlâ ayaktayız” gibi bir avunma çabasının ürünü olduğunu düşünüyorum.\n
\nThe New York Times’ın aktardığına göre Davos’ta, “yeni normal kriz”miş “ekonomik kriz”, “terörizm”, küresel iklim krizi”. \n
\nGerçekten de Davos toplantısının yapıldığı haftanın gazetelerine bakılınca IMF’nin dünya ekonomisinin büyüme hızını yine aşağı çektiğini, İngiltere’nin tarihinde ilk kez bir ekonomik toparlanma başlamadan üçüncü resesyonuna girdiğini, 2007’den bu yana küresel işsizler ordusuna 69 milyon kişi eklendiğini görüyoruz. N. Roubini’ye göre merkez bankaları ekonomiyi kısa dönemde parasal genişlemeyle kurtarırken bir sürü zombi (aslında batık) banka yaratmış. \n
\n“Davos man”, yine dünyanın “durumunu iyileştirmek”, “liderlik etmek” için toplanmış. Bu iddialar, 1990’ların aksine artık giderek artan sayıda yorumcu tarafından “küstahlık” (The Economist), en kibar deyişle dünyada olup bitenlerden habersizlik olarak yorumlanıyor. The Economist bunları “dünyanın yeni efendileri ilan etmemiş miydi”? Kriz, bunlar Davos’un “karşılıklı hayranlık” partilerinde sarhoş dolaşırken, pardon liderlik ederken diyecektim, “aniden” çıkmadı mı?\n
\nKaynak savaşlarını hangi çokuluslu şirketler körüklüyor acaba? Küresel ısınmaya önlem almaya gelince karşıt raporların hazırlanmasını kim finanse ediyor? (The Independent, 24/01/2013) Küreselleşme başladığından bu yana ABD’de en üst yüzde 1’in geliri ikiye katlanarak toplam gelirin yüzde 25’ine ulaşırken “Davos man” zirvelerinde bunu mu tartışıyordu dersiniz? Yoksa, Prof. Williamson’un 1990’ların sonunda yayımlanan benim de kabak tadı verene kadar aktardığım, 20. yüzyılın başında küreselleşmenin çöküşünün nedenlerini araştıran çalışmasının bulgularını mı tartışıyorlardı? Hayır! Dünya ekonomisi ve toplumu buraya gelirken onlar da bu gidişe liderlik ediyordu.\n
\nBu yılki Davos temasını anlatan rapor nihayet “ülkelerin içinde ve ülkeler arasında gelir dağılımının bozulmasının tehlikeli sonuçlarından” söz etmeye başlamış. Yok ya... \n
\nBir bankacının, Chris Skinner’in işaret ettiği gibi eğer “WikiLeaks”, “Anonymous”, “Hacktivizm”, “Yüzde 99”, “İşgal Hareketi”, Muhammed Buazizi (Tunus) olmasaydı, bu hava değişmezdi (http://thefinanser.co.uk/fsclub/2013/01/capitalism-is-dead-long-live-capitalism.html). Şimdi, bunlar “dayanıklı dinamizm” derken aslında dünyayı değil, kendilerini kastediyorlar diye düşünsek haksızlık mı etmiş oluruz? \n
\nBu yeni iklimin içinde, bizzat kapitalizmin kanaat önderleri, 2007 öncesine artık dönülemeyeceğini, toplumun çıkarlarıyla sermayenin çıkarları arasında yeni bir dengenin kurulması gerektiğini, “Davos man”in de artık devrinin geçtiğini, yeni liderlikler gerektiğini vurguluyor, “sosyal kapitalizm”den söz ediyorlar. Devrinin kapandığının ayırdında olmayan “Davos man”in havası artık sinirlere dokunuyor. \n
\nWall Street Journal’dan James Breiding, “Davos’un dayanılmaz kendini beğenmişliği” diyor. (23/01) Fortune’den Vineet Nayar, “Bu kadar kendileriyle dolu olmasalar, biraz da yararlı işler yapsalar” diyor, “Davos’a gelenler, kendilerini sergilemekten, diğer delegeleri dinlemeye fırsat bulamıyorlar.” The Economist, elindeki aynada gururla kendini seyrederek (önüne bakacağına-E.Y) kayak yapmakta olan bir “Davos man” karikatürüyle süslediği yorumunda, “küresel liderlik endüstrisinin değişme zamanı geldi” diyor.\n
\nGerçekten de “Super Class” kitabının yazarı David Rothkopf’un deyişiyle “konvansiyonel (genel kabul gören-E.Y) aklın üretildiği bir fabrika” olan (Financial Times, 23/91) Davos (DEF), yalnızca çok seçkin bir grubun katılabildiği bir toplantı. Davos’a ancak davetiyeyle ya da yaptığınız başvuru kabul edilirse (müsaadeye mazhar olursanız) katılabiliyorsunuz. O da gereken mali koşulları yerine getirebilirseniz.\n
\nKonferansa en alt düzeyde katılma ücreti, Wall Street Journal’a göre, 19 bin dolar. Konferansa temel üyelik için 50 bin dolar aidat ödemek gerekiyor. Kısacası en alt basamak 69 bin dolardan başlıyor. Bir basamak çıkıp “endüstri temelinde”, meslektaşlarınızın katılımıyla yapılan toplantılara girmek istiyorsanız ödemeniz gereken miktar 150 bin dolara çıkıyor. Bir “endüstri dalında üyelik” mertebesi size 263 bin dolara patlıyor. Bir basamak daha çıkıp “stratejik üye” olmak istiyorsanız 527 bin doları gözden çıkarmanız gerekiyor. Sayıları 200’e ulaşan, özel jetleri Zürich ve St. Moritz havaalanlarında park eden bu zevatı 4 bin askerlik bir birlik koruyor. \n
\nWall Street Journal’ın aktardığı bir ilginç ayrıntı da şöyle: DEF’ye katılan delegelerin yalnızca yüzde 17’si kadın (bunların bir kısmının da gelenlerin partneri olduğunu unutmayalım-E.Y). Hizmet eden personelinse içinde kadınlar yüzde 60’la çoğunluğu oluşturuyor.\n
\nBir seçkinler kulübü olan Davos, gelenlere, hepsinin seçkin olmakla birlikte aralarında kimilerinin daha seçkin olduğunu sürekli anımsatan bir sistem geliştirmiş. Katılan delegelerin yakalarındaki renkler, hangi düzeye ait olduklarını, nerelere girip nerelere erişemeyeceklerini gösteriyor. Bu nedenle Financial Times’dan Howard Davies, forumun toplantılarını “Scientology” (Kültü-E.Y) örgütlenmesine benzetiyor.\n
\nKeynes’in 1930’larda yayımlanan bir makalesinde vurguladığı gibi “gemi batarken yolculardan önce filikalara binen kaptanları ve tayfaları” bugün, mali krizin 7. yılına girerken artık kimse dinlemek istemiyor. Yeni şeyler söylemek, yapmak gerekiyor. Gemiyi batıran kaptanlardan yeni bir şey beklemek boş hayal. Yüzde 99 bastırmadan, korkutmadan kimsenin yeni bir “şey” bulacağı da yok...
\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
- Karga videosu sosyal medyada viral olmuştu!
- Öğretmenlik meslek kanunu taslağı...
- Atatürk'ün kullandığı parfümden üretti!
- Minikler Cumhuriyet'in ilanını gazete dağıtarak duyurdu
- Şok İddialar! Oktan Keleş: TUSAŞ Saldırısının Arkasında
- Bu kadarı pes! Çöp evden 10 kamyon çöp çıktı
- Prof. Dr. İlber Ortaylı'dan Antalya'ya turizm eleştirisi
- FETÖ elebaşısı Fethullah Gülen öldü
- Eğitimde sorunlar çığ gibi büyüyor! Öğrenciler aç, okull
En Çok Okunan Haberler
- 6 yaşındaki Şirin'i katleden şahsın ifadesi ortaya çıktı
- Ünlü oyuncu gözaltında: Marketten 'zeytinyağı' çaldı
- Erdoğan'a ve Yerlikaya'ya çok sert yanıt!
- Mitinge neden katılmadığını açıkladı
- Tutuklanan baba cezaevinde ölü bulundu
- İmamoğlu'na 'ahmak' dedi, davaya çağırdı
- Oy oranını en çok artıran parti hangisi?
- AKP'li Mustafa Varank ölümden döndü!
- 'Fethullah Gülen hayatta olsaydı...'
- Halk TV'den ayrılan Şirin Payzın'ın yeni adresi netleşti