Ergin Yıldızoğlu
Ergin Yıldızoğlu ergin.yildizoglu@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Bugünün En Önemli Sorunu

25 Temmuz 2012 Çarşamba
\n

AKP döneminde demokratik hak ve özgürlükleri sınırlamaya yönelik uygulamalar öncelikle kadınları hedef alarak ilerliyor. Yeni disiplin rejimi”, “estetik rejimitopluma kadınların toplumsal konumunu değiştirebildiği ölçüde giriyor.

\n

Bu tespit doğruysa, kadın hakları(buna bağlı, olarak cinsel özgürlükler), savunulması gereken en önemli mevzi konumuna yükselmiştir. Bu mevzi kaybedilirse toplum siyasal İslamın toplumsal mühendislikprojesi karşısında tümüyle savunmasız kalacaktır...

\n

Bu saldırı dalgası, bir taraftan kadına yönelik şiddet olaylarının, günlük yaşamda erkek egemenliğinin mikrofaşistmüdahale ve tacizlerinin baş döndürücü bir hızla artmasıyla, öbür taraftan AKP seçkinlerinin, siyasal İslamın entelektüellerinin kılık kıyafet, tecavüz, evlenme yaşı gibi hassas konularda açıklamalarıyla ilerliyor. Bu de factosaldırı giderek sezaryen, kürtaj,ertesi günü hapı vb. alanlarda yasalarla de jureolmaya başladı.

\n

Türkiye nüfusunun neredeyse yüzde 99u Müslüman. AKPye gelene kadar süreç ağır aksak da olsa kadın haklarının, cinsel özgürlüklerin gelişmesinden yana işledi. Öyleyse bu saldırıyı halkın dini duyarlılıklarıyla doğrudan ilişkilendirmek doğru olmayacaktır. Ben kadın sorunununbugün ilk savunulması gereken mevzi konumuna yükseldiğini düşünmeye, Bu saldırı neden AKP döneminde.. sorusuna cevap ararken başladım.

\n

İlk dikkatimi çeken, kadın haklarına yönelik saldırıları adeta gölge gibi işçi haklarına yönelik saldırıların izlemesiydi. Kürtaj, sezaryen tartışmaları gündeme girerken aynı anda kıdem tazminatını fiilen kaldırmayı amaçlayan tartışmalar başladı. Kadına yönelik şiddet olayları artarken Kürt açılımıhızla yerini KCK tutuklamalarına bıraktı.

\n

Kadının üzerinde iki baskı birden olduğu hep söylenir: Erkek egemenliği ve sermayenin baskısı. Ama bu ikisinin arasındaki ilişki üzerinde pek durulmaz. Liberalizmin etkisiyle, sermayenin, erkek egemenliğine gereksinim duymadığı, kapitalizmde erkek egemenliğinin ortadan kalkabileceği dahi düşünülür.

\n

Bir sembiyoz ilişkisi

\n

Hem yakın hem de uzak tarihe ilişkin gözlemler, bu iyimserliği desteklemiyor. Kadınların özgürleşme sürecinde, kapitalizmin, “1950-70” arasındaki büyüme döneminde feminist atılımlar, yapısal krizin derinleşmesiyle birlikte, yerini kadın bedeninin giderek daha küçük yaşlardaki kızları kapsayacak biçimde metalaşmasının hızlanmasına, kadını çocuksulaştıran, çıplaklığını daha çok kullanan reklamcılığa, porno endüstrisindeki patlamaya bıraktı. Karşıt dalga, yumuşak pornografinin sıradanlaşmasına, nihayet Germain Greerin bir keresinde vurguladığı gibi kadın bedeninin daha erişilebilir kılınmasınaaçıldı.

\n

Kapitalizmle erkek egemenliği arasındaki sembiyoz ilişkisini uzak tarihe”, kapitalizmin doğuş dönemi Avrupasına, Silvia Federicinin, (Caliban and the Witch Women The Body and Primitive Accumulation) çalışmasının ışığında baktığımızda da görebiliyoruz.

\n

Feodalizmin uzun krizi sırasında, birçoğuna kadınların liderlik ettiği ya da geniş bir biçimde katıldığı protokomünist”, din karşıtı halkçı köylü/proleter hareketlerin yaygın biçimde patlak verdiği görülüyor. Federicinın bulguları kapitalizmin, kilisenin, aristokrasinin ve tüccar sınıfların, bu isyanları bastırmak, serveti, ayrıcalıkları korumak, birikimini yeniden düzenlemek için başlattıkları karşı saldırı içinden doğduğunu gösteriyor. Bu anlamda kapitalizmin doğuş süreci feodalizme, mülkiyete karşı yükselen isyanları, kadın özgürlüğü, cinsel özgürlük dalgasını, bastıran bir karşıdevrim işlevi görüyor.

\n

Bu ittifak, isyanları bastırmanın, emeği ucuzlatmanın, nüfusu artırmanın yollarını arıyor. Ortak kullanılan toprakların özelleştirilmesi, yeni mülksüz, ama çalışma koşullarını kabul etmektense, serseriliği, eşkıyalığı seçen bir nüfus oluşturmaya başlıyor.

\n

Yeni kapitalist sınıf, yeni işçiler kuşağını üretemiyor. Bunun için kadının eve kapatılması, ücreti ödenmeyen ev emeği gerekiyor. Böylece, bugün bize hiç yabancı gelmeyen yasalar gündeme gelmeye başlıyor.

\n

Zaten tarihsel, dini kökleri olan kadın düşmanlığı körükleniyor; erkeğin sisteme olan tepkisi, öfkesi kadına yönlendiriliyor. Böylece işçi sınıfı daha doğarken bölünüyor. Kadına yönelik şiddet, hatta tecavüz, özellikle halk sınıflarının kadınları söz konusu olduğunda meşrulaştırılıyor, zorunlu evlilikler teşvik ediliyor. İtiraz eden, çocuk doğurmayı reddeden, sorgulamada ağlamayan kadın, cadı mahkemelerinde yargılanıyor, işkencelerle idam ediliyor. Kadının cinselliği, bedeni hızla disiplin altına alınıyor: Kürtaj, doğum kontrolü, evlilik dışı cinsel ilişki ölümle cezalandırılabilecek suçlar arasına katılıyor. Çocuk yapmaya yönelik olmayan cinsel ilişkileri, içki içmeyi, çıplaklığı cezalandıran yasalar çıkarılıyor. Yükselmekte olan kapitalist sınıf bu dönemde, meyhaneleri, eğlence yerlerini, halkın bir araya geldiği mekânları kapatmaya çalışıyor.

\n

AKPnin başarısı tanımlanırken yükselmekte olan yeni bir kapitalist sınıfı temsil ettiği hep vurgulanır. Kadınları, cinsel özgürlükleri hedef alan saldırı, bence öncelikle bu sınıfın sermaye birikimi, emek disiplini gereksinimlerinden kaynaklanıyor. Öyleye, bu hakları öncelikle savunmak gerekiyor!

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları