Televizyon dizilerini izliyor musunuz?

Gündüz dizileri, gece oynatılanlar...

Hepsinde şiddet var, hepsinde!

Silah var, tokat var, yumruk var, ölen var, yaralanan var.

Erkeğin kadına şiddeti var.

Erkekler arasında şiddet var.

Bunca şiddetin izleyenler üzerinde nasıl bir etkisi olabilir?

SALDIRGANLIK KAZANIR MI?

Sporda saldırganlık mı kazanır, efendilik mi?

Futbolda baskı yapmak için saldırmak gerekir.

Elbette “saldırganlık” denmez, “atak futbol” demek gerekir.

Ticaret dünyasında “saldırganlık”, “sektöryel aktiflik” olur.

Rekabet dünyası böyle çalışır.

Rakibi geçecek, ezecek, yok edeceksin.

Acımasız rekabette “saldıran kazanır”.

Ekonomik şiddeti tanıyor musunuz?

EKONOMİK ŞİDDET!

Ekonomik şiddet sürüp gidiyor.

Bir kilo kabak pazarda 70 lira. Bildiğiniz kabak.

Bir kilo üzüm 80 lira. Pazar fiyatları bunlar.

Asgari ücret konuşuluyor. 

Emekli aylıkları sefalet ücreti.

“Üzerinde çalışıldığı” söyleniyor. Ne olacağı belli değil.

Ünlü futbolcular daha çok kazanmak için milyon dolarlarını bankacının özel fonuna yatırıyor.

Üç milyon dolar. Beş milyon dolar.

“Talih Kerim” fonuymuş adı. Fatih Terim fonu denemiyor.

Ünlü futbolcunun hiçbir ilgisi yokmuş bu fonla.

Saray’dan korununca böyle oluyor.

İnsanlar akşam pazarında ucuz gıda arıyorlar.

Ucuzlamış, kenarda köşede kalmış gıda maddeleri.

Ekonomik şiddet mi? Âlâsı var.

“Saray Türkiye’si” zenginin cenneti.

“Saray Türkiye’si” diye bir ülkemiz var artık.

Zenginin cenneti, yoksulun cehennemi.

HUKUK ELİYLE ŞİDDET!

Hukuk artık Saray şiddetinin emrinde.

Vur dendi mi vuruyor, kır dendi mi kırıyor.

Can Atalay hapisten çıkamıyor.

Anayasa Mahkemesi’nin kararı yok hükmünde.

Osman Kavala uluslararası bir hukuk olayı oldu.

Selahattin Demirtaş olayı hukukun dışında.

Hukuk artık bir şiddet aracıdır.

Hukuk silahtır.

Hukukla her türden şiddeti uygulayabilirsiniz.

Tarım alanları adaletten koparılmış hukukla yağmalanıyor.

Maden şirketleri Saray hukukuyla ormanları yok ediyor.

Adalet Saray’a hapsedilmiştir.

Ya “kadın cinayetleri”?

YA KADIN CİNAYETLERİ?

Kadınlar öldürülüyor. Kadınlarımız korumasız.

Eşinden ayrılmak mı istiyor? Öldürülüyor.

Ayrılmış da yeni bir hayat kurmak mı istemiş? Öldürülüyor.

Kadınlar “kutsal aile birliği” adına öldürülüyor.

Ortaçağ kültürünün kadına yönelik uygulamalarıdır bunlar.

Kadınlara verilen hakların ortadan kaldırılmasının ürünüdür.

Kadın cinayetleri doğrudan politiktir.

Kadın-erkek eşitliğinin reddinin sonucudur.

Kadını “erkeğe verilen emanet” saymanın sonucudur.

“Kadın cinayetleri”, bir insan hakkı sorunudur ve doğrudan iktidarın tutumu ile bağlantılıdır.

Çözümü de iktidarın değişimi ile olacaktır.

ŞİDDET NASIL ÖNLENİR?

Elbette eğitim.

Elbette başkasının hakkına saygı duymak.

Elbette empati.

Ama “sokak kültürü” önemli bir çözüm yolu gösteriyor:

Şiddet uygulayan zorbayı pişman edecek cezalandırma.

Sana kalkan eli bükeceksin.

Sana kalkan kolu tutacaksın.

Zorbayı pişman edeceksin.

Zorba, yaptığının cezasını göreceğini bilecek.

Zorba, yaptığının bedelini ödeyecek.

Ceza görmeyen zorba zulmünü sürdürür.

Bunu unutmayacaksın.

Zorbaya asla boyun eğmeyeceksin.

Zorbalığa asla razı olmayacaksın.

Okulda, evde, sahada, toplumda zorbalık ancak böyle önlenir.

Zorbayı zorbalık ettiğine pişmen edeceksin.

Sokak kültürünün öğrettiği budur.

Ama sen istersen akademik çalışmalara da bak.

Karar senindir...