Erdal Atabek
Erdal Atabek erdalatak@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Beyin yıkama...

21 Ağustos 2023 Pazartesi

“Beyin yıkama” bir insanın düşünce ve duygu sistemini kontrol etme yöntemidir.

Tarikatların ve cemaatlerin “eğitim” adını verdikleri sohbetler, toplantılar, ayinler, zikirler yöntem olarak “beyin yıkama”dır.

Bu işlem sonucunda “beyni yıkanan” kişi artık beynine yerleştirilen kalıp yargıların dışındaki her şeye kapalı duruma gelir.

Bu kişilerin mantıkla ikna edilememeleri, en açık gerçekleri bile kabul etmemeleri bu nedenledir.

Demagog politikacıların kitleleri peşinden sürüklemesinin sırrı da burada yatar.

“Pasif propaganda” sürekli aynı şeylerin tekrar tekrar söylenmesiyle oluşturulan “beyin yıkama”dır.

Bu söylemlere dinsel motifler katılarak kutsallık kazandırılırsa “insan robotlar” yaratılmış olur.

Bu duruma gelenlere hiçbir gerçek ulaşamaz.

“Hayat pahalılığı mı?”: Küresel güçlerin oyunu.

“İşsizlik mi?”: Sen çalışıyorsun ya!

“Adam kayırma mı?”: Yok öyle bir şey!

“Adaletsizlik mi?”: Teröristlere teslim mi olalım?

“Sen sıkıntı çekmiyor musun?”: Bu dünyanın imtihanı bu.

Beyin yıkama böylesine etkilidir.

EN TEHLİKELİSİ

“Beyin yıkama”nın en tehlikelisi küçük yaşlardaki çocuklara yapılanıdır.

4-6 yaş çocuklarına yapılan “Kuran kursu” uygulamaları masum bir “dinini öğrensin” eğitimi değildir.

Bu yaş çocuklarının “öğretileni ölçüp biçme” yetisi yoktur. Onun için de bu çocuklara öğretilen her şey onların zihnine yerleştirilen kalıplar olur.

Aslında bu uygulama da bu çocukların zihninde bu kalıplar olsun diye yapılmaktadır.

Ancak bu çocukların “özgür düşünme”, “öğretileni sorgulama”, “anlatılandan kuşku duyma” gibi ölçme biçme yetileri sakatlanmaktadır.

Okulöncesi dönem çocukları ile okul çocuklarına “değerler eğitimi” adı altında yapılan uygulama da benzer dinsel kalıp yargıların yerleştirilmesi amaçlıdır.

Bu çocuklara yerleştirilen

“günah-sevap”,

“helal-haram”,

“dindar-dinsiz”,

“Müslüman-kâfir”

gibi ikilemler sonuçta “önyargılı zihinler” yetiştirir.

“Dindar ve kindar nesiller” yetiştirme yoludur bu.

YAŞAM BOYU SÜRER Mİ?

Elbette dünya bir çevreden ibaret değildir.

Çocuk ailenin dışına çıkar, genç başka bir çevreyi görür, iş yaşamı başka kültürlerle tanıştırır, başka ülkelere gidilir.

Böyle yetiştirilen çocuk başka kültürlerle karşılaştığı zaman pek çok çelişki yaşar.

Kendi öğrendikleri ile yaşamda gördükleri arasında büyük farklar vardır.

Bu durumda, içine kapanmak ile dışarı ile ilişki kurmak arasında bocalar.

Sonuçta, bu genç insan bir denge kurmak zorunda kalır.

“Beyin yıkama” sonucunda edinilmiş kalıp yargılar yumuşar, değişir, kişi yaşamla barışık duruma gelebilir.

Burada herkesin kendi yaşamöyküsü biçimlenir.

Öykülerde, romanlarda okunan ayrı kültürden insanların buluşmaları, evlilikleri, yaşadıkları sorunlar zengin bir edebiyatın konusu olur.

Yaşamı boyunca önyargılarla yaşayanların yanı sıra bunları geçmişte bırakıp özgür düşünceye kavuşanlar da olur.

Ama bu etkilerin bütünüyle silinip zihinsel özgürlüğe kavuşmak her zaman sancılı süreçlerle olmuştur.

ATATÜRK’ÜN MİSYONU NEYDİ?

Mustafa Kemal Atatürk, misyonunu şöyle tanımlamıştır:

Bağımsız ulus devlet,

Özgür yetkin birey,

Laik uygar toplum.

Düşünceleri buydu, yaptıkları bunlardı.

Hepsinin temeli de “zihinsel özgürlüklerdi”, öğretmenlere seslendiği zaman söyledikleri de bunlardır:

“Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister.”

23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni açtığı zaman da parlamenter demokrasinin temelini atıyordu.

Cumhuriyet de demokrasi de uygarlık da “özgür zihinler” ister, “laik yetkin bireyler” ister.

Uygar toplum ancak böyle gerçekleşir.

ÖZGÜR DÜŞÜNCE GERÇEKLEŞMEZ İSE?

“Beyin yıkama” işlemleri atlanırsa bu ülkede uygar hiçbir şey gerçekleşemez.

Özellikle Cumhuriyet Halk Partisi, oy kazanma tuzağına sürüklenip de bu olayı görmezden gelirse kendi tarihine ihanet etmiş olur.

Kemal Kılıçdaroğlu bu konuda çok kötü bir sınav vermiştir.

Değişimcilerin de bu konulardaki bakış açıları çok önemlidir.

Gerçeklerin cesaret istediği yerdeyiz.

Bakıyoruz, göreceğiz.

Biz buradayız...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Çalınan gelecek!... 29 Nisan 2024
Istakozun intikamı! 22 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları