Siyasetten adalete bulaşan hastalık: Çifte standart!

28 Şubat 2021 Pazar

İktidarın Türkiye’ye yaptığı çok büyük kötülüklerden biri de tarihten gelen Türk-Kürt ve Sünni-Alevi fay hatlarına ek olarak AKP’li olan-AKP’li olmayan kırılma hattını da üçüncü bir ayrışma ekseni olanak topluma şırınga etmiş olmasıdır!

Siyasetten başlayan bu yeni ayrımcılık ekseni, önce sivil bürokraside, sonra askeri bürokraside, sonra devlet ihalelerinde, daha sonra özel teşebbüste, en sonra da yargıda egemen oldu.

Özellikle Demokratik bir rejimde yapılamaması gereken ve rejimin temellerini sarsan 12 Eylül 2010 halkoylaması ve “Hukuk Dünyasında Doğmayan” 16 Nisan 2017 Halkoylaması ile yargı, siyasal iktidarın emrine verilince, toplumu bir arada tutan ahlak ve gelenek gibi kurumların en önemli savunucusu olan Hukuk ve Adalet de çığırından çıktı.

Özellikle yüksek yargı organı mensuplarının siyasal iktidarca atanması...

Bütün yargıç ve savcıların tayinlerinin ve terfilerinin siyasal iktidarca yapılması...

Bini aşkın AKP yöneticisi avukatın doğrudan yargıç ve savcı olarak atanması...

İstenmeyen kararlar veren mahkeme heyetlerinin dağıtılması...

Ve bütün bunların sonunda Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlarının, AKP’li olan ve AKP’li olmayan biçiminde ikili bir muameleye maruz bırakılması...

Vatanını, milletini seven, Adalete güvenen, bu toplumdaki varlıklarını ve özgürlüklerini Adalete olan güvenleriyle sürdürmek isteyen benim gibi vatandaşların düş kırıklığına yol açıyor.

***

Siyasetten kaynaklanan Adaletteki bu çifte standart, dönüyor, siyaseti de etkiliyor!

Kılıçdaroğlu, HDP’nin seçimlerde etkisizleştirilmesi için milletvekilleri aleyhinde hazırlanan fezlekeler konusundaki kaygısını şu biçimde ifade etti:

“Siyasi partilerin genel başkanları, mahkemeye hâkim tayin edemez. Mahkemeye hâkim tayin ediyorsa orada o hâkime güven olmaz.

Bugüne bakın, günümüze bakın, yargı bağımsızlığı var mı? Yargı bağımsızlığı yok.

Erdoğan’ın talimatını savcılar derhal yerine getiriyor mu? Derhal yerine getiriyor. İstediği adamı hapse attırıyor mu? İstediği adamı hapse attırıyor...”

(Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş sadece iki örnek.)

***

Siyasetten Adalete, Adaletten tekrar Siyasete bulaşan, AKP’li olan-AKP’li olmayan çifte standardı, ne yazık ki, Sosyal Medya zorbalığı konusunda da görülüyor:

Hiçbir hakaret, hele hele hiçbir kadına yapılan cinsiyetçi hakaret sadece hukuk açısından değil, ahlaki açıdan da kabul edilemez; derhal lanetlenmelidir.

Ama hukuk, özellikle de ceza hukuku açısından, aynı tür fiillere farklı muamele de kabul edilemez.

Örneğin, Sosyal Medya’da, Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Zülâl Kalkandelen’e ağza alınmayacak iğrenç cinsiyetçi küfürlerle saldıranlara karşı yapılan suç duyurularından hiçbir sonuç alınmazken...

AKP’li milletvekili Özlem Zengin’e yapılan hakarete ilişkin olarak, yapanın derhal yakalanması ve hapsedilmesi...

Yargının çifte standart uygulaması olarak kamuoyunu ve hukukçuları rahatsız etmiştir.

“Hükümete yönelik eleştiri içeren düşünce açıklamaları, artık Cumhurbaşkanına hakaret suçu kapsamına mı alınıyor?” sorusu sorulmaya başlanmıştır!

İstanbul Barosu bu konuda yaptığı açıklamada şöyle demektedir:

“Baromuz üyesi Av. Mert Yaşar’ın sosyal medya paylaşımı nedeniyle hakkında soruşturma açılması ve Cumhurbaşkanına hakaret suçundan tutuklanmasına karar verilmesi, özgürlük ve güvenlik hakkı bakımından kabul edilemez bir uygulamadır...

...Fakat gelinen nokta itibarıyla ülkemizde hükümete yönelik eleştiri içeren düşünce açıklamaları, Cumhurbaşkanının doğrudan şahsını hedef almasa dahi, artık Cumhurbaşkanına hakaret suçu düzenlemesi kapsamına alınarak yorumlanabilmektedir...

...Zaten halihazırda İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin 10. maddesine dair AİHM içtihadına açıkça aykırı bir düzenleme olan Cumhurbaşkanına hakaret suçuna ilişkin TCK md. 299 hükmü, bu türden keyfi uygulamaların yoğunlaşmasıyla birlikte tek başına bir hukuk güvenliği ve öngörülebilirlik sorununa dönüştürülmüştür....”

***

TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN HİÇBİR KURUMUNDA, AMA ÖZELLİKLE DE ADALETTE, ÇİFTE STANDART ASLA KABUL EDİLEMEZ!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yeni anayasa tuzağı 19 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları