Emre Kongar
Emre Kongar ekongar@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

‘Osmanlıca’yı Dayatanlar...

11 Aralık 2014 Perşembe

“Osmanlıca” dersini dayatanlar, “İsteseniz de istemeseniz de öğreneceksiniz” diyenler, acaba “Osmanlıca”nın ne olduğunu gerçekten biliyorlar mı, yoksa bambaşka bir amacın mı peşindeler?
Bilseler, Türkçenin bile doğru dürüst okutulamadığı ve öğretilemediği okullarımızda, birkaç saat dersle bu işin olabileceğini düşünürler miydi?
Bu yazıda “Eskimez Türkçe” deyimi veya “Mezar taşlarını okumak” üzerine anlamsız tartışmalara girmek istemiyorum...

***

Evet “Osmanlıca” neredeyse ayrı bir dildir:
Arap alfabesiyle yazılan, Arapça, Farsça ve Türkçe karışımı, genellikle saray çevrelerinde kullanılan, halka yabancı bir dildir.
“Eski yazı”yı veya Arap alfabesini bilmek ise asla ve asla “Osmanlıca”yı okumak ve anlamak için yeterli değildir.

***

Anne ve babam, “Eski Türkçe” döneminde yetişmiş iki felsefe ve edebiyat öğretmeniydi.
İkisi de eski yazıyı ve eski dili çok iyi bilirlerdi.
Özellikle babamın inci gibi bir “Eski Türkçe” yazısı vardı...
Sonra aynı yazı stilini “Yeni Türkçe”ye de taşımıştı; adeta düz çizgi çeker gibi muntazam ve zarif bir biçimde yazardı.

***

Annem, genç yaşta bir dağ kazasında yitirdiğimiz, Türkiye’nin ilk dağcı şehidi ağabeyime “Eski Türkçe” öğretmişti; ağabeyim, “eski yazıyla”, hâlâ sakladığım bir anı defteri tutuyordu.
Ben de sonradan hem annemin yardımıyla, hem de kendi çabamla eski yazıyı söktüm.
Ama işte o zaman fark ettim ki, “Eski Türkçe” alfabeyi bilmek, Osmanlıca metinleri okumak için yeterli değil:
Eski yazının mantığında sesli harfler pek kullanılmadığından, bir kelimeyi okuyabilmek için önce o sözcüğü bilmek, sonra da cümlenin tamamını ve konuyu anlamak gerekir...
Örneğin “Türk”, “Trak” ve “Türük” sözcükleri aynı imla ile yazılır; sizin okuduğunuz metinde hangisi söylenmektedir acaba?
Bu örneği, öğrenciliğimde, Şerif Mardin’in bir çalışması için Meclis Kütüphanesi’nde araştırma yaparken, oradaki “Eski Türkçe” uzmanı kütüphanecinin bir kitabın ismini bir türlü okuyamaması sırasında bizzat gözlemleyerek öğrenmiştim.

***

Ayrıca “Eski Türkçe”de kitap yazısı el yazısından farklıdır.
Üstelik, zaten anlamları muğlak olan ve çok kişinin bilmediği ağdalı Arapça ve Farsça sözcüklerin özel imlaları da vardır:
Rahmetli Ord. Prof. Suut Kemal Yetkin, öğrencisi Prof. Günsel Renda ile ziyaretine gittiğimizde, Renda’ya yol göstermek için bunlardan ilginç örnekler verir, bizi şaşırtırdı.

***

Sözün kısası: “Osmanlıca” dayatması yapanlar, ya ne bilmediklerini bile bilmiyorlar, ya amaçları farklı, ya da ikisi birden!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları