Emre Kongar
Emre Kongar ekongar@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Taş devrine hoş geldiniz!

05 Kasım 2024 Salı

Türkiye, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet ile girdiği, akla ve bilime yönelik barışçı uygarlık yolundan, zorla geri çevrildi ve kaba kuvvetin egemen olduğu Taş Devri’ne geri götürüldü.

***

Bugünlerde zirve yapan ve herkesi çıldırtan çelişkilerle dolu olan bu süreci, daha 16 yıl önce, Zülâl Kalkandelen, bu gazetede, Cumhuriyet Pazar Dergi’de, 6 Nisan 2008’de, “Şok ‘Terapiye’ Şok Tepki” diye bir yazı yayımlayarak Naomi Klein’in “Toplumsal Şoklama” kavramı ile açıklamıştı:

“Toplumsal şoklama”, bir toplumu şoklar yoluyla değiştirmek yöntemine verilen isimdi...

Aynen “Bireysel Beyin Yıkama” gibi çalışıyordu.

***

Kalkandelen’in, Naomi Klein’in kitabından aktararak açıkladığı Şok Doktrini, aynen insanların kişiliklerini değiştirme, onlara yeni bir kişilik verme yöntemi olan “Beyin Yıkama” gibi çalışıyordu.

İnsanlar üzerindeki “Beyin Yıkama” deneyleri, Cameron adlı bir CIA psikiyatristi tarafından başlatılmıştı.

İnsanlar önce çeşitli işkencelerle, iğrençliklerle aşağılanıyor, içleri boşaltılıyor, kendilerinden nefret etmeleri sağlanıyordu.

Sonra da kendilerinden, kişiliklerinden nefret etmeye başlayan insanlara, yeni değerler, yeni amaçlar aşılanıyordu.

İşte toplumların da şoklanarak değiştirilmeleri, buna benzer bir biçimde gerçekleştiriliyordu.

Toplumlar önce, savaşlar, terör saldırıları, darbeler, ekonomik krizler ve doğal afetler yoluyla çözülerek çökertiliyordu...

İnsanların güvenlik duyguları, yaşama sevinçleri, geleceğe ilişkin umutları yok ediliyordu.

Sonra da bu şokların yarattığı çözülme sürecindeki korku ve düzensizlik ortamında, ikinci şok dalgası gerçekleştiriliyor; Emperyalizmin koşulları dayatılıyor, yani “Yeni Dünya Düzeni”, Neoliberalizm yerleştiriliyordu.

Ve son olarak da buna direnenlere polis ve hapishane baskıları ile üçüncü şok dalgası uygulanıyordu.

***

Naomi Klein’in anlattığı “Küreselleşme” sürecinin “Şok Doktrini” ile ifade edilen dayatmaları, Türkiye’de de aynen yaşandı ve yaşanıyor.

Önce birinci şok dalgası yaşandı:

Gülen Cemaati ile işbirliği halinde, Sivil ve Asker Bürokrasi, Üniversiteler, Medya ve Yargı çökertildi, içleri boşaltıldı.

Sonra PKK ile müzakereler yapıldı; sözde “Açılım Süreci” veya “Barış Süreci” gibi süreçler başlatıldı.

Bundan sonra ikinci şok dalgası üretildi:

Topluma 15 Temmuz 2016 Askeri Darbe girişimi yaşatıldı ve buna dayalı olarak, 20 Temmuz OHAL şoku ile Cemaat terör örgütü ilan edildi, onlarla ilişkili herkes hain diye suçlanmak tehdidi ile karşı karşıya bırakıldı ve PKK yeniden, zaten olduğu terör örgütü kimliğine geri döndürüldü; böylece “terör örgütü üyeliği cezasının” yarattığı baskı ve korku ile yepyeni kurallar, kişiler, makamlar, kurumlar yaratıldı.

Bu şokun sonucu olarak 16 Nisan 2017 Halkoylaması ile “Şahsım Devleti” kuruldu ve ülke Cumhuriyetin kurum ve kurallarından arındırılarak tek bir kişinin, bir “Reis”in emrinde, “Taş Devri”ne geri götürüldü.

Şimdi üçüncü aşamadayız:

“Taş Devri” yönetimine, “Şahsım Devleti Rejimi”ne, “Reis”in kararlarına karşı çıkanlar cezalandırılıyor.

***

Toplum, bu iktidardan kurtulmadıkça, bu rejim yeniden Demokratik Laik ve Sosyal Hukuk Devleti yapısına geri çevrilmedikçe, ülkenin hiçbir sorununun çözülmesi olanaklı değildir!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Siyasal herestetizm 22 Aralık 2024
Güç zehirlenmesi 20 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları