Milliyetçilik ekseninde İYİ Parti üzerinde oynanan oyunlar

04 Ekim 2020 Pazar

20.06.2015 tarihinde yani yaklaşık beş yıl önce, AKP’nin iktidardan düştüğü 7 Haziran seçimlerinden hemen sonra, MHP, HDP ve Demokratik Milliyetçilik başlığıyla bu köşede bir yazı yazmıştım.

Bu yazıda AKP’nin Demokratik Rejimi tahrip eden baskıcı yönetimine karşı, Türkiye’de Demokrasinin işletilebilmesi için HDP ile MHP’nin demokratik işbirliğini önermiştim.

Çünkü o dönemde, 7 Haziran seçimlerine giderken, MHP de çok sert bir demokratik muhalefet sergiliyordu:

AKP’den yolsuzlukların hesabını sormanın (nazik bir ifadeyle) “bir kişilik ve ahlâk sorunu olduğunu” iddia ediyordu.

Bahçeli’nin odasındaki saat 17-25 Aralık 2013 soruşturmalarını işaret eden bir biçimde 17.25’te sabitlenmiş ve seçim propagandası da “Milliyetçilik propagandası” kadar, “yolsuzluk iddiaları” üzerine oturtulmuştu.

O yazıda da “Demokratik Milliyetçilik” kavramını anlatıyor ve özetle şöyle diyordum:

“Bugün ulaşılan ideolojik noktada, bütün dinci, mezhepçi, ırkçı, milliyetçi kimlikler, demokrasi ve insan hakları anlayışı içinde kardeşçe ve barış içinde yaşamak durumundalar...

Türkiye Cumhuriyeti, sahip olduğu tarihsel, toplumsal, kültürel ve coğrafi nitelikler itibarıyla, bulunduğu yerdeki en ileri ideolojiyi ve en demokratik devlet biçimini temsil etmektedir...

Ama hâlâ mezhepçi ideoloji adına savaşan, kafa kesen, ciğer yiyen gruplarla ve onlarla milliyetçilik adına savaşanlarla komşu olarak birlikte yaşamakta...

Ve AKP’nin büyük yanlışından dolayı, bu gruplar arasındaki savaşa, mezhepçiler adına, müdahil olmaktadır.

Ben, bu Cumhuriyeti birlikte savaşarak kurmuş olan Türklerin ve Kürtlerin milliyetçi ideolojilerinden güç alan MHP ve HDP’nin...

Geçmişin karanlık ve kanlı tarihinden beslenmek yerine...

Aydınlık ve demokratik bir geleceğin inşası için çalışacaklarına..

Türkiye’yi yağmacı ve rüşvetçi bir otoriterliğin pençesinden kurtarmaya öncelik vereceklerine inanıyorum.”

***

Ne yazık ki, AKP 7 Haziran 2015 seçimlerini kaybettiği halde, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anayasa’ya ve geleneklere aykırı bir biçimde, Davutoğlu’nu da kullanarak, hükümeti kurma görevini muhalefete vermedi.

7 Haziran ile 1 Kasım 2015 arasında bilinen trajik terör olayları yaşandı.

Aynı dönemde Erdoğan/AKP iktidarı politika değiştirdi, HDP yerine MHP ile ittifak kurdu...

Bahçeli tarihin gördüğü en sert siyasal dönüşlerden birini yaparak, demokratik muhalefetten, demagojik iktidar destekçiliğine geçti ve Erdoğan/AKP yönetimi yeniden seçim kazandı.

Ve MHP desteğini alan Erdoğan/AKP iktidarı, 16 Nisan 2017’de meşruiyeti tartışmalı bir referandumla rejimi de değiştirdi; otoriter yönetimini de, baskıyı arttırarak, bugüne kadar sürdürdü.

Oysa MHP içinde Demokrasiye inananların sayısı hiç de az değildi.

Demokrasiye inananlar, 16 Nisan 2017 referandumuyla rejimin iyice rayından çıktığını gördü:

MHP’nin, otoriter Erdoğan/ AKP yönetimine destek vermesini hazmedemeyen Demokratlar, Meral Akşener liderliğinde, Demokratik Rejimi savunmak için, MHP’den ayrılarak İYİ Parti’yi kurdular.

Böylece Erdoğan/AKP iktidarının din ögesiyle birlikte milliyetçilik ögesini de kullanarak Demokratik Rejimi, Demagojik Rejime dönüştürme süreci ciddi bir darbe yedi.

Bu arada bu otoriter gidişin, Parlamenter Demokrasi yerine getirilen “Şahsım Rejiminin” ülkeyi felakete sürüklediğini gören eski AKP liderlerinden Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan da AKP’den istifa ederek yeni partiler kurdular.

Böylece Demokratik Muhalefet Cephesi daha da güçlendi.

***

MHP destekli Erdoğan/AKP iktidarı 18 yıl boyunca, bütün kozlarını oynamış ve artık seçmen desteğini kaybetmiş görünüyor.

Elinde ne yeni bir vaat kaldı, ne de parlatacağı yeni bir umut:

Bu nedenle, “Demokratik Milliyetçiliğe” karşı “Demagojik Milliyetçilik” kartını oynayarak, yani İYİ Parti’ye karşı MHP’yi parlatarak, seçmen nezdinde yitirdiği desteği, partiler bazında, ayak oyunlarıyla telâfi etmeye çalışıyor.

Oysa bu da umutsuz bir çaba, çünkü seçmen artık bu rejimden de bu iktidardan da umudunu iyice kesmiş görünüyor.

Bu nedenle, İYİ Parti’yi parçalasalar bile, onların yanına geçenler sadece “kaybedenler kulübüne” katılmış olacaklardır.

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Not: Cuma günkü yazımda belirttiğim Atatürk’ün Türk Milleti tarifi, Afet İnan’a göre “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir” biçimindedir. (Medeni Bilgiler ve M.K. Atatürk’ün El Yazıları, s.351.)



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yeni anayasa tuzağı 19 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları