İstanbul’da 2015 yılının doğan ilk bebeğini ziyaret eden Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, ilginç bir tartışma başlattı:
“Anneler dünyada, bir başkasının sahip olamayacağı annelik kariyerine sahip oluyorlar. Anneler, annelik kariyerinin dışında bir başka kariyeri merkeze almamaları gerekir. Merkeze iyi nesiller yetiştirmeyi almalılar” diye konuştu.
Bu ifadedeki sorun, babalık, evlatlık gibi bir toplumsal rol olan annelik kavramını bir “kariyer” olarak nitelemesindeki yanlış değil...
Kadına, “annelik” dışında bir kariyer, yani bir meslek uygun görmemesinde...
Böylece kadının toplumsal rolünü evin içiyle sınırlıyor!

***

Geçtiğimiz günlerde de “Sezaryen doğum fıtratta yok” sözleriyle gündeme gelmiş olan Müezzinoğlu’na bu son sözleri anımsatıldığında şöyle bir savunma yaptı:
“Bunu şunlar karar versin bunlar karar versin değil insanlığın ortak değeridir. Anneliği bir kariyer olarak görüyorum. Herkes tartışabilir.
Birileri şunu derse ki bunu siyasetçiler tartışmasın, bir ülkenin bütün sorunlarını siyasetçiler öncülük yapar ve tartışır. Çünkü o siyasetçiler millet tarafından seçilmişlerdir. Bunu söyleyenler ya demokrasi taraftarı değildir ya da millet taraftarı değildir.
Milli iradeye saygı gösteren milletin seçtiklerine de saygı gösterecek.”
Bu savunma, ilk sözlerinden daha da büyük sorunlar içeriyor; çünkü kimsenin “siyasetçiler bunu tartışmasın” dediği yok...
Tam tersine Sağlık Bakanı Müezzinoğlu, bir siyasetçi olarak, toplumu etkileyen bir lider kimliğiyle bu sözleri söylediği...
Kadını yargıçlık, avukatlık, mühendislik, doktorluk gibi mesleklerden dışladığı için eleştiriliyor!

***

Ayrıca bu savunmada daha da sorunlu görünen bir bölüm var ki, o da söylediklerini “milli irade” kavramı yani seçilmiş olmasıyla savunuyor olması...
Herhalde seçilmiş olmak, insana toplumsal değerler ya da doğal gerçeklere uygun olmayan sözler söylemekte bir ayrıcalık tanıyor olmasa gerek...
Tam tersine seçilmiş olmak, bireyin bu değerlere daha da büyük bir duyarlılık göstermesini gerektirir!