Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
İslam ve Demokrasi - 4
2011’deki tartışmada benim birinci sorumu “dayatmacı ve kıstırıcı” bulan Karaman şöyle devam ediyordu:
“Türkiye şartlarında bana göre doğru soru şudur: ‘Türkiye’de Müslümanların, laik düşünceye sahip insanlarla bir arada, barış içinde, hak ve özgürlüklere saygı göstererek yaşamaya ve demokrasiye rızaları var mıdır?’”
Karaman bu satırlarıyla “Müslümanların rızası” kavramını ortaya atıyordu.
Biraz sonra göreceğimiz gibi günümüzdeki son yazılarında bu kavramı “çoğunluk” kavramı ile özdeşleştirerek, olayı “mahalle baskısına” bağlayacaktır.
Şimdi eski yazılarından devam edelim:
“… İnancı ve ideolojisi farklı olan fertler ve gruplar -başka türlüsü mümkün olmadığındainançlarını, dünya görüşlerini muhafaza ederek farklı olanlarla ortak alanı düzenleyen bir sözleşme (mesela anayasa) çerçevesinde birlikte yaşayabilirler, bir ülkenin vatandaşları olabilirler...”
Böylece Karaman biraz karmaşık bir yoldan da olsa, Müslümanları ve laikleri ayrıştırıyor...
Ama “başka türlüsü mümkün olmadığında”, birlikte yaşayabileceklerini söylüyor.
Bu anlamda bir “tahammül” olayını devreye sokuyor ve böylece insanların temel hak ve özgürlüklerini çoğunluğun merhametine bırakıyor!
***
Şimdi 8 Kasım 2013 tarihli “Çoğunluğu Kale Almamak” başlıklı çok daha yeni bir yazısına bakalım:
“… Liberallere göre onsekiz yaşını doldurmuş insanlar; öğrenci, memur, sivil, yaşlı, genç ne olurlarsa olsunlar, evli olmasalar bir mekânda evli gibi yaşayabilirler. Üstelik bir mekânda yalnız bir çiftin çiftleşmesine (nikâhsız bir çift teşkil etmelerine) değil, birden fazla çiftin yaşamasına da bir engel yoktur.
Diyelim ki bu bireysel haktır, toplum içinde azınlık da olsalar demokrasi bunlara bu hakkı tanır. Çoğunluğa göre bu durum ahlaksızlık, rezillik, onursuzluk, ayıp, günah (zina), düşüklük… olarak kabul ediliyorsa durum ne olacak.
Ben söyleyeyim: Toplum (apartman, mahalle, çevre…) buna tepki gösterecek, çirkin duruma bir şekilde müdahale edecek, mahalle baskısı yapacaktır. Baskıya maruz kalanlar medyayı ve devlet kurumlarını kullanarak yardım isteyecekler, medya karışacak, devlet kurumları da baskıyı engelleme bakımından gevşek davranacaktır.”
***
Görülüyor ki, Sayın Karaman eski yazılarıyla gayet tutarlı bir biçimde, demokrasi adına çoğunluğa atıf yapıyor ve “mahalle baskısını” devreye sokuyor…
Bireyin temel hak ve özgürlükleri yerine çoğunluğun baskısını savunuyor!
Arkası salı gününe.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- Erdoğan belayı satın aldı
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- Yıkılması gerekiyor!
- AKOM, İstanbul için 'saat' verdi: Çok kuvvetli geliyor!
- 5 yılda Türkiye'nin en büyüğü oldu: Nusret'e de satıyor
- ‘Kar leoparı’ neden cezaevinde
- Ünlü kebapçının kardeşi 20. kattan aşağı düştü!
- Kayyum belediyeyi kapattı!
- Trabzonspor'da ayrılık!
- Ali Koç'tan çok sert Kayserispor açıklaması!