Olaylar Ve Görüşler

Çocuk ve kitap - Prof. Dr. Sedat Sever

14 Kasım 2024 Perşembe

Arjantinli sanatçı, Jorge Luis Borges bir denemesinde, kitabın insan yaşamındaki yerini şöyle açıklar: “İnsanın türlü araçları arasında en şaşırtıcı olanı, hiç kuşkusuz kitaptır. Mikroskop ile teleskop, görme yetimizin uzantısıdır; telefon, sesin uzantısıdır; saban ile kılıç insan kolunun uzantısıdır. Kitap ise bambaşka bir şeydir: İnsan belleği ile düş gücünün uzantısıdır. ... Bundan dolayı, geliştirici, aydınlatıcı, ilerletici nitelikteki okuma türü, kitap okurluğudur.”

Demokratik ve yaratıcı bir toplumun, okuma kültürü edinmiş öznelerle yapılandırılabileceği bir gerçekliktir. Bebeklik evresiyle birlikte, çocuk ve gençlere okuma kültürü edindirme, toplumsal ölçekli bir kültürlenme ve eğitim sorunudur. Çocuk edebiyatı kültürünün yaygınlaşması ve kökleşmesiyle koşut bir süreci içerir. 

Çocukların kitaplarla ilişkilerinin güçlendirilmesi amacıyla; Amerikan izcilerinin kütüphane yöneticileri tarafından 1917 yılında kutlanması önerilen “Dünya Çocuk Kitapları Haftası”, 1919 yılından günümüze değin, kasım ayının ikinci haftasında, dünyanın birçok uygar ülkesinde olduğu gibi 1947’den başlayarak ülkemizde de kutlanmaktadır. Bu hafta içinde, bilimsel bir yaklaşımla, çocuk ve gençlere, yazılı kültür ürünleriyle kuracakları iletişimin onların okul ve toplumsal yaşamlarındaki başarıları için ne denli belirleyici olduğunu kavratacak çabalar, dizgeli biçimde, yoğunlaştırılarak sürdürülmelidir. 

Çocuklar, kendi gerçekliklerine seslenen, düzeylerine uygun, nitelikli kitaplarla etkileşime girerek; toplumsal ilişkilere yönelik deneyimler edinir, görsel ve dilsel anlatımın gücünü tanır. Bu süreç, çocukların duyu algılarının ve düşünce güçlerinin gelişmesine olanak sağlar. 

Çocuklar, kitapların sunduğu özgün kurgularla düş ve düşünce evrenini zenginleştirir; kitaplardaki karakterlerle eşduyum kurarak nice yaşam deneyimlerine tanıklık eder. Bunun için ailelerin ve okulun temel sorumluluğu, güzel sanatların, edebiyatın duyguyu ve düşünceyi uyaran, besleyen iletileriyle çocuk ve gençlerin iletişim kurmasına olanak sağlayacak koşulları yaratmak olmalıdır.

DÜŞÜNEN BİREYLER YETİŞTİRMEK

Düşünen duyarlı bireyler, çağdaş, demokratik bir toplumun temel özneleridir. Çocuk ve gençlik edebiyatı, düşünen, duyarlı okur yetiştirme sürecinin temellerini atan; bunu da başlangıçta renk ve çizginin, gittikçe sözcüklerin anlam oluşturma gücüyle gerçekleştiren bir edebiyattır. 

Bebeklik döneminden başlayarak renk, çizgi ve sözcüklerin anlatım olanaklarıyla iletişime yönelen çocukların, kavramsal birikimlerine koşut olarak dilsel ve bilişsel gelişimleri de ivmelenir. Bu ivmelenme, onların anlama ve anlatma becerilerini geliştirmelerine; çevreleriyle etkili iletişim kurmalarına, sorun çözme denemelerine, okul başarılarına yönelik doğal öğrenme ortamları yaratır. 

Bilinçli ve ardışık biçimde yaratılan bu ortamlarla, çocukların okuma kültürü edinme süreçlerinin temelleri atılır. İlk ve ortaöğretim döneminde edinilen, temel okuma-yazma, okuma alışkanlığı ve eleştirel okuma becerisi, bu temelin üzerinde yapılanır; okuma eyleminin bir yaşam biçimine dönüşmesiyle birlikte, okuma kültürü içselleştirilmiş bir nitelik kazanır. 

OKUMA KÜLTÜRÜ

Okuma kültürünün temelleri, duyarlı yetişkinlerin, bilinçli uğraşılarıyla ailede atılır. Okuma kültürünün, toplumsal düzeyde güçlü bir temsil yeteneğine ulaşabilmesi için kurum ve kuruluşlara önemli sorumluluklar düşmektedir. Bunun için okulun, yazılı kültürle kurulan iletişimi, öğrenme ve öğretme sürecinin doğal bir uygulaması durumuna getirmesi gerekir. İlgili kurum ve kuruluşların, kitle iletişim araçlarının gerçekleştirecekleri çeşitli kültürel ve sanatsal içerikli programlar, etkinlikler, kitap okuma geleneğinin kökleşerek bir kültüre dönüşmesi uğraşılarına güç katacaktır. 

Çocukların, duyu algılarının, dilsel ve görsel uyaranlarla devindirilmesi; onlara, düşünme, anlama, kavrama, bağlantı kurma, soyutlama gibi yeteneklerini sınama ve kullanma sorumluluğu verilmesi demektir. 

Bu sorumluluk en yalın biçimiyle bir duygu ve düşünce bilinçlenmesi sürecidir. Bilinmelidir ki bu bilinçlenmenin temelleri dil ve bilişsel gelişimin doruğa ulaştığı çocukluk evresinde atılır. Çocukları sanatsal uyaranlardan uzak tutmak, edebiyatsız bırakmak, onların duyu algılarını körleştirmek, kavramsal gelişimlerini, düşüncelerini yoksullaştırmak demektir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları