İlk Kurbanlar!

26 Eylül 2014 Cuma

Hiç düşündünüz mü, paganizmden tektanrılı dinlere kadar, tanrılara adanan ilk kurbanlar neden kadınlar ve çocuklardır?
Çünkü onlar toplumların temel taşları ve
gelecekleridir...
Erkek ve yaşlı egemen aşiretler ve feodal toplumlar, erkeklerin ve yaşlıların egemenliklerini sürdürmek için, önce kadınları ve çocukları kendi ideolojilerine kurban ederler!
                                                                 ***
Dün Orhan Erinç çocukları türbana sokma kararının arkasında yatan hukuk anlayışını aktardı:
Türk hukuk sistemine göre 18 yaşını doldurmamış yurttaşlar çocuk sayılıyor. Tek başlarına hukuksal sonuç doğuran bir işlemi gerçekleştirmeleri olası değil. Hatta korunmalarını sağlamak için özel yasalar, yasa maddeleri vardiye başlıyordu yazısına...
Ve daha sonra şöyle devam ediyordu:
“Milli Eğitim Bakanlığı’nın, değiştirdiği yönetmelikle türban sınırlamasını 9 yaşına indirgemesi, Mecelle’nin 986’ncı maddesini de yürürlüğe sokmuş oldu.
Madde, günümüz Türkçesiyle şöyle diyor: ‘Buluğ yaşının başlangıcı erkekte tam on iki, kızda tam dokuz, sonu ise ikisinde de on beş yaşıdır.’
Buluğa ermek yani cinsel yönden olgunlaşmak, Mecelle’ye göre hem dinsel yönden yükümlüğe girmek hem de ergenliğe ulaşmak için yeterli sayılıyor.”
                                                                 ***
İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği Koordinatörü Nazan Moroğlu, Bakanlığın çocukların türbana girmesine izin veren kararının şu hukuk metinlerine aykırı olduğunu belirtiyor:
-Çocuk Hakları Sözleşmesi
-Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Kaldırılması Sözleşmesi başta olmak üzere uluslararası  sözleşmeler
-Anayasamızın 2. maddesinde yer alan laiklik ilkesi
- Anayasamızın 24/ son fıkrada yer alan “Kimse, devletin sosyal, ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasi ... çıkar ...sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun, dini ... istismar edemez...” kuralı
-Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin türbanın bir insan hakkı olmadığına ilişkin kararları
-Anayasa Mahkemesi ve Danıştay Kararları
Ve Bakanlığı bu yanlış karardan dönmeye de çağırarak yasal yollara başvurulması konusunda da şöyle diyor:
“Cinsiyete dayalı eşitsizlik içeren, ulusal ve uluslararası hukuk ve mahkeme kararlarına aykırı olan bu Yönetmelik değişikliğinin İPTALİ için velilerin, eğitim kurumlarının, laik demokratik Cumhuriyetimizin tehlikede olduğunun farkında olan yurttaşların dava açarak bu uygulamaya son verilmesi için harekete geçeceğine inanıyoruz.”
                                                                 ***
Türkiye hâlâ “Demokratik ve laik, sosyal bir hukuk devleti” mi?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yumuşama aldatmacası 5 Mayıs 2024
1 Mayıs 2024 28 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları