Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Dışişleri’ne göre Montrö’nün önemi
Herkesin Montrö konusunda televizyonlarda ahkâm kestiği bugünlerde, acaba konunun asıl sahibi olan Dışişleri Bakanlığı bu konuyu nasıl görmüş?
Bu sorunun yanıtı, Dışişleri Bakanlığı Siyaset Planlama Dairesi tarafından yayımlanan Montrö ve Savaş Öncesi Yıllar kitabında var.
Bu kitabın Montrö bölümünü yazan emekli Büyükelçi Süha Umar geçen gün bir mektup yolladı.
Konuyu gerçek bir uzman olarak anlatıyor.
***
Montrö herhangi bir uluslararası sözleşme değildir.
Montrö, Türkiye Cumhuriyeti’nin, ülkesinin askerden arındırılmış, uluslararası yönetime ve denetime bırakılmış son parçası üzerindeki mutlak egemenliğini tescil eden belgedir.
Tartışmaya açılırsa, Türkiye’nin “Türk Boğazları” olarak bilinen, İstanbul-Çanakkale Boğazları ve Marmara Denizi üzerindeki egemenliği tartışmaya açılacaktır.
Montrö, Boğazlar üzerinde yüzyıllar süren ve sonuçta Osmanlı Devleti’nin ortadan kalkmasına varan tarihi bir sürecin tekrarlanmaması için en önemli dayanağımız, kozumuzdur.
Tartışmaya açılırsa, geçmişin İngiltere-Rusya çekişmesi, bu kez ABD-Rusya Federasyonu arasında yaşanacaktır.
Bugünün dünyasında, bugünün Türkiyesi bu çekişmeden, Montrö ayarında bir güvence belgesi ve konumu ile çıkamaz.
Montrö, Türkiye’nin herhangi bir savaşta, istemeden, savaşan taraflardan birinin yanında savaşa girmesini önleyen bir sözleşmedir.
Nitekim II. Dünya Savaşı’nda bu niteliğini ve yararını kanıtlamıştır.
Montrö tartışmaya açılırsa Türkiye, altından kalkamayacağı yükümlülükler üstlenmek ve günü geldiğinde istemediği bir savaşa girmek tehlikesi ile karşı karşıya kalacaktır.
Montrö, Rusya’nın da güvenliğinin temel bir belgesidir.
Rusya, 1936’nın koşullarında ve o zamanın Türkiye Cumhuriyeti’nin Avrupa ve dünya siyasetindeki konumu, ağırlığı ve güvenirliği nedeniyle güvenliğini Türkiye’nin ihtiyarına ve kararına bırakabilmiştir.
Montrö tartışmaya açıldığı takdirde bugünün dünyasında Rusya Federasyonu’nun bunu kabul edeceğini düşünmek ürkütücü bir aymazlıktır.
Bugün dünyanın en saldırgan ve “Önce ABD” diyen ülkesi, yıllardır Montrö’yü ortadan kaldırmak, en azından kendisinin de taraf olacağı yeni bir sözleşme yapılmasını sağlamak için akla gelmeyecek yollara başvurmakta, bahaneler yaratmaya, maraza çıkarmaya çalışmaktadır.
Montrö tartışmaya açılacak olursa Türkiye’nin, ABD’nin önünde durabileceğini düşünmek ancak masal dünyasında yaşayanlara özgü bir saflıktır.
1936’da, Montrö’ye gitmeden, sözleşme taslağı üzerinde görüş birliğine vardığımız Rusya, konferans görüşmeleri sırasında bu tutumunu değiştirmiş ve Karadeniz’e kıyısı bulunmayan devletlerin savaş gemilerinin Boğazlar’dan geçmesini engellemeye; Sözleşme’ye, Boğazlar’ı Türkiye ile Rusya’nın birlikte savunmalarını sağlayacak hükümler konmasına çalışmıştır.
O zaman, “önce Türkiye’nin güvenliği” diyen ve bunu sağlayacak yeni bir sözleşme taslağı sunarak, Rusya’nın önüne dikilen İngiltere’nin bugün yerini alan ABD’nin, İngiltere gibi davranacağını beklemek gerçekçi değildir.
Montrö Sözleşmesi’nin imzasını takiben Rusya, Sözleşme ile alamadıklarını alabilmek, Boğazlar’da diğer devletlerden daha fazla söz sahibi olabilmek için Türkiye’yi ikili bir yardımlaşma anlaşması yapmaya zorlamak istemiştir.
Atatürk, İnönü ve T. Rüştü Aras buna yanaşmamışlardır.
Gerekçe olarak, Montrö varken başka anlaşmaya gerek olmadığını göstermişler ama daha da önemlisi, böyle bir ikili anlaşmanın Montrö’yü tartışmaya açacağını ve Türkiye’ye kazandıklarını kaybettireceğini değerlendirmişlerdir.
Montrö ile Boğazlar’ın ve Marmara Denizi’nin egemenliğinin mutlak biçimde Türkiye’ye bırakılmış olması, Boğazlar üzerinde asırlara dayanan iddia ve beklentilerinden bugün de vazgeçmemiş olan Rusya için de, Montrö’yü Karadeniz’e dilediği gibi çıkmasının önünde engel olarak gören ABD için de büyük rahatsızlık konusudur.
Montrö tartışmaya açılacak olursa bu iki ülke önce bu rahatsızlıklarından kurtulmak isteyeceklerdir.
İşte bu nedenlerledir ki Montrö Sözleşmesi’nin tartışmaya açılması, Türkiye için yaşamsal bir egemenlik ve güvenlik sorunudur.
Buna kendi elimizle yol açılması ise ulusça akıl tutulmasına uğradığımıza işaret eder. Montrö’nün tartışmaya açılması, Türkiye’nin İstanbul-Çanakkale boğazları ile Marmara Denizi üzerindeki mutlak egemenliğinin tartışmaya açılmasına ve kısmen de olsa kaybedilmesine yol açabilecek bir adımdır.
Kanal İstanbul’un Montrö Sözleşmesi’ni tartışmaya açması ise kaçınılmazdır.
***
Montrö konusunu gerçekten anlamak istiyorsanız, bu yazıyı iyi okuyun ve bu bilgileri özümseyin lütfen.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
En Çok Okunan Haberler
- Saadet'te yeni genel başkan belli oldu
- Kriminal raporun ayrıntıları ortaya çıktı
- İktidarın '25 Kasım' korkusu
- İstanbul'da aile katliamı
- AKP sayesinde bu düş de gerçek oldu!
- 4 kişiyi öldürüp intihar etti!
- Akalın'dan İYİ Parti'yi karıştıracak açıklama
- Gökçek döneminde belediyeden geçen karar pes dedirtti!
- CHP'li vekilden Masterchef Sergen'e tepki
- Türk ordusunun Kubilaysızlaştırılması