Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Cumhurbaşkanlığı seçimi: Bilinenler, bilinmeyenler
2023’te yapılacağı söylenen Cumhurbaşkanlığı seçimi toplumdaki “Demokratik Güçlerle” “Demokrasi Karşıtı Güçler” arasında bir seçimdir; yani aslında Demokratik Rejimin kaderi oylanacaktır.
Bu biliniyor.
***
“Demokratik Güçler”, rejimi korumak için yeterince akıllı, fedakâr, partisel ve kişisel egolarını/çıkarlarını bastırarak davranabilecekler mi; gerekli ittifakları ve dayanışmaları oluşturabilecekler midir?
Bu bilinmiyor.
Zaten iktidar da kontrol ettiği tüm medya ile en çok, partilerin, liderlerin, muhtemel adayların çıkarları, kişilikleri ve egoları üzerinden saldırıda bulunuyor.
***
Parlamenter Demokratik Rejimi yok eden iktidardaki “Demokrasi Karşıtı Güçler” bu seçimi kazanmak için her şeyi yapacaklardır.
Bu biliniyor.
***
İktidarda olan “Demokrasi Karşıtı Güçler”, seçimi kazanmak için Seçim ve Sandık Güvenliğini, Anayasa’yı ve yasaları ne kadar eğip bükebilecekler, yüksek yargıyı, örneğin Danıştay’ı, Yüksek Seçim Kurulu YSK’yi yasadışı kararlarına ne kadar ortak edebileceklerdir?
Her ne kadar sınırları son derece zorlayacakları biliniyorsa da bu büyük zorlamaların sınırları ve yüksek yargının bunlara ne kadar boyun eğeceği, bazı tahminler olmakla birlikte, tam bilinemiyor.
***
Toplum içindeki “Demokratik Güçler” özellikle de başta ana muhalefet partisi olarak CHP ve “Millet İttifakı”, “Demokrasi Karşıtı Güçlerin” Sandık ve Seçim Güvenliği’ne aykırı olarak Anayasa’ya ve yasalara karşı alacakları önlemler konusunda, Sandık ve Secim Güvenliği’ni, Anayasa’yı ve yasaları korumakta ne derece kararlı ve enerjik davranabileceklerdir?
Bu konuda bazı olumlu temenniler ve bunlara karşı, geçmiş deneyimlerden gelen bazı olumsuz tahminler varsa da “Demokratik Güçlerin”, iktidara karşı, Sandık ve Seçim Güvenliğini, Anayasa’yı ve yasaları korumakta ne denli kararlı ve enerjik olabilecekleri konusunda tam bir beklenti veya bilgi yok.
Kanımca, “Demokratik Güçlerin” en önemli işi, Seçim ve Sandık Güvenliği ile Anayasa ve yasaların korunması konularında kararlı ve enerjik davranacağı hususunda toplumu seçim öncesinde ikna etmektir.
***
İktidarın, “Demokrasi Karşıtı Güçlerin” adayı bellidir.
Bu biliniyor.
***
“Demokratik Güçlerin” adayı kim olacak?
Bu bilinmiyor.
***
Demokratik Güçler “Ortak Aday” mı çıkarmalıdır?
Bu konuda da fikirler farklı, bilinmeyenler çok.
Bazıları “Ortak Aday” çıkarılması konusunda ısrarlı.
Benim gibi bazıları da her kim olursa olsun, “Ortak Aday” konusunda partiler ve partilerin seçmenleri arasında bu adayı beğenmeyerek oy vermeyeceklerin sayısının fazla olabileceği olasılığını düşünerek Demokratik Rejimin ilk turda kaybedileceğinden çekiniyorlar...
Seçimin iki turlu olacağı düşüncesiyle, her partinin kendi adayını çıkararak bütün seçmenlerini seferber etmesi ve iktidarın adayının ilk turda seçilmesinin önlenmesinin daha etkili bir yol olduğunu söylüyorlar.
İkinci turda ise Demokratik Rejimi savunanlar arasında ilk turda en çok oy alan aday üzerinde mecburen ittifak etmenin daha kolay olacağını, böylece Demokratik Rejimin korunmasının sağlanabileceğini düşünüyorlar.
***
“Demokrasi Karşıtı Güçlerin” ittifakı olan “Cumhur İttifakı” ile “Demokratik Güçlerin” ittifakı olan “Millet İttifakı” arasındaki oy farkı gittikçe kapanıyor ve her iki ittifakın oyları da şimdilik yüzde 50’nin altında kalıyor.
Bu durumda her iki ittifak içinde de yer almayan HDP’nin oylarının seçim sonucunu belirleyeceği hesaplanıyor.
Bu husus biliniyor.
***
HDP, Cumhurbaşkanlığı seçiminde “Demokrasi Karşıtı Güçlerin” mi, “Demokratik Güçlerin” mi yanında yer alacak?
Son yerel seçim deneyimi HDP’nin “Demokratik Güçleri” yani Demokratik Rejimi desteklediğini gösterdi.
Ama iktidar bazı gölgeli pazarlıkların peşinde olduğu için bu sorunun yanıtı da tam bilinemiyor.
***
Bütün “Demokratik Güçlerin” ittifakıyla seçilmiş olan ve uygulamaları çok başarılı görünen İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlarından biri mi, Kemal Kılıçdaroğlu mu, Meral Akşener mi yoksa, AKP seçmenine de sempatik görünecek biri mi “ortak aday” olmalı ya da olacak?
“Millet İttifakı”nın ortak aday konusundaki kararı bilinmediği için bu sorunun yanıtı da henüz verilemiyor.
Zaten bence soru yanlış:
ÇÜNKÜ KONU KİŞİLER DEĞİL, DEMOKRATİK REJİMİN GELECEĞİ.
İktidar bütün muhtemel adayları ve muhtemel ittifakları torpillemek için:
Tek tek isimler üzerinde de...
Partilerin hem aralarındaki hem de içlerindeki çekişmeler üzerinde de...
Çeşitli iddialarda bulunuyor...
Ve elinde tuttuğu medya ile toplumun konuşma ve tartışma dilini de belirliyor...
Beynini yıkıyor.
“Sandığa gitmeyeceğim” diyenler, partisinin göstereceği adaya daha baştan itiraz edenler, iktidarın Demokrasi karşıtlığı oyununa alet olanlardır.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
- Karga videosu sosyal medyada viral olmuştu!
- Öğretmenlik meslek kanunu taslağı...
- Atatürk'ün kullandığı parfümden üretti!
- Minikler Cumhuriyet'in ilanını gazete dağıtarak duyurdu
- Şok İddialar! Oktan Keleş: TUSAŞ Saldırısının Arkasında
- Bu kadarı pes! Çöp evden 10 kamyon çöp çıktı
- Prof. Dr. İlber Ortaylı'dan Antalya'ya turizm eleştirisi
En Çok Okunan Haberler
- Futbolda pis kokular yükseliyor
- Son seçim anketinde çarpıcı sonuç!
- TÜPRAŞ'ta patlama: 12 kişi yaralandı
- 'Erdoğan bize göre tek seçenektir'
- CHP’de çelişen başkanlara uyarı
- Hekimlerin istifaları hızlandı
- 'Erdoğan ömür boyu Cumhurbaşkanı olacak diye...'
- Beyoğlu'ndaki cinsel saldırı dehşetinde yeni gelişme
- Türkiye'de bir sağlık skandalı daha!
- Napoli'den Galatasaray'a Osimhen yanıtı!