HDP heyeti ile hükümetin ortak açıklaması yeniden barış umutlarını yeşertti:
PKK silah bırakacak…
Demokratik siyasete soyunacak…
Meclis’e gelecek…
Kürt kimliğinden kaynaklanan sorunlar dahil, ülkenin bütün meseleleri Meclis’te müzakere edilecek!
Bu, benim yıllardan beri savunduğum…
Aktif siyasette ise, Erdal İnönü’nün gerçekleşmesi için 1991 seçimlerinde inisiyatif aldığı ama o zamanın koşulları içinde yürümeyen kalıcı bir çözüm.
Dilerim bu kez yürür!

***

Elbette bu işler “Dilemekle”, “İnşallah’la” “Maşallah’la” yürümüyor…
Sonradan düş kırıklığına uğramamak ve dövünmemek için koşulları iyi değerlendirmek, tarafların beklentileri hakkında gerçekçi olmak gerekiyor:
Şimdilik, kimi zaman Kandil kimi zaman HDP tarafından yeterince açıklıkla dile getirilmiş olan özerklik gibi, anadilde resmi ve zorunlu genel eğitim gibi, Türkiye’nin genel devlet biçimiyle ilgili olduğu için çözülmesi zor sorunları bir kenara bırakalım ve sadece Recep Tayyip Erdoğan iktidarının beklentilerine bakalım:
Bugün Meclis’te kavga dövüş zorla geçirilmeye çalışılan “İç Güvenlik Paketi’ne” ve haziran seçimleriyle sonrasına, Erdoğan’ın yaptıkları ve söyledikleri çerçevesinde baktığımızda, hiç de “Demokratik” bir çözüm algılayamıyoruz.
İktidarca hedeflenen rejim, yürütme ve yasamanın başkan tarafından denetlendiği, yargı denetiminden bütünüyle arınmış bir “Tek Adam Diktatörlüğü” rejimidir…
Böyle bir rejim içinde Kürt sorununun çözülmesi bir hayaldir…
Kürt sorunu böyle bir rejimde ancak “bastırılır”!

***

Unutmayalım ki, zihinlerde, her seçim öncesi böyle “Barış şarkıları” okunduğu gerçeği de yer etmiştir…
Dolayısıyla insanların bu açıklamalara kuşkuyla yaklaşmalarını da anlayışla karşılamak gerekir!
Ayrıca bilmemiz gerekir ki, şu veya bu biçimde Erdoğan rejimi ile PKK arasında “Kürtlere özerklik, ülkeye diktatörlük” gibi bir pazarlık ülkenin felaketi olur.
Nitekim Kürt tarafının açıkladığı 10 maddelik paketin temelinin demokrasi olması, bu kaygının İmralı, Kandil ve HDP tarafından da paylaşıldığını göstermektedir.

***

Umutlanalım ve destekleyelim ama…
“Barış” kandırmacasıyla “Demokrasiden” vazgeçmeyeceğimizi…
Ve “Diktatörlüğe” boyun eğmeyeceğimizi de açıkça belirtelim!