Öztin Akgüç

Devletin onarımı

19 Mart 2025 Çarşamba

Cumhuriyetin fetret döneminde devlet kurumları, tahrip gücü yüksek AKP, daha doğrusu Cumhur İttifakı ortak yönetiminin yıkımına uğradı. Tahrip görünürden daha ağır, biriken tortu daha kalındır. Devlet kurumlarının onarımı, beceri, liyakat, özveri gerektirir. Fetret, dağılma dönemlerini; onarım, restorasyon dönemleri izler. Bu görev kökeni Kuvayı Milliye, Anadolu-Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ne dayanan CHP’nindir.

CHP, askeri yönetim tarafından 1981 yılında kapatıldıktan, yöneticilerine siyasal yasak getirildikten sonra 1992 yılında yeniden faaliyete geçiş sonrası da kuruluş amacına uygun gereken etkinliği gösterememiştir. Şaibe bulaştırılmaya çalışılsa da parti, 2023 kurultayında yaşam refleksi göstermiş; yerel yönetim seçiminde de halk, partiyi, yeni yönetimi destekleyerek umut ışığını sürdürmüştür. Cumhuriyetin kurucu partisi CHP, halkın umudunu, beklentisini gerçekleştirmekle, devletin onarımını da üstlenmekle yükümlüdür.

Onarım programında öncelikler, uyulacak ilke ve kurallar belirlenerek, dogmalardan yanlış görüş, ayartılardan kaçınılmalıdır.

Öncelik, ülkede devletin temel görevlerinden olan adaleti sağlamak olmalıdır. Adaletin siyasal amaçlar için araç olarak keyfi kullanılması, temel hak ve özgürlükleri tehlikeye düşürerek, toplumu güvensizliğe yol açarak yasalar ile ayrıştırıyor, “Egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur” ilkesine aykırı uygulamalara yol açıyor. Özetle demokratik hukuk düzenine tehdit oluşturuyor. Ülkenin dünyada “quasi-yarıdemokratik” ülkeler grubundan otokrat ülkeler grubuna inmesinde adaletin işlevini yitirmesi başlıca etkendir.

İç politika-dış politika ayrıştırılamaz, karşılıklı etkileşim vardır. Türkiye 1950 sonrası, kısa süreli CHP koalisyonları hariç dış politikada da yanlış yola yöneldiğinden dış politikada başarılı sonuç alamadığı gibi olumsuzluklar, iç politikaya da yansıyor.

Kapitalizmin varlığını sürdürmek, yaşamak için emperyalist olmak zorunda oluşu, iktisaden tartışılmaz gerçeğidir. Yalnız Marksist öğreti değil, klasik iktisat ekolü de kapitalizmin sonunu durağanlık olarak görür. Kapitalizm, durağanlığı aşmak için yeni pazarlar açmak, yeni doğal kaynaklara uzanmak, istismar etmek, sömürmek zorundadır. Birinci Dünya Savaşı sonrası sömürme fiili, askeri işgal, köle ticareti yoluyla olmuyor; yatırım, finansman, dış ticaret, iç politikayı yönlendirmek yoluyla gerçekleştiriliyor.

Kapitalist ülkelerin siyasilerinin, ekonomist düşünürlerinin önerilerinin önemli bölümü, kasıtlı ve bilerek isteyerek gelişmekte olan ülkeleri yanlış yönlere sürüklemek amaçlıdır. Türkiye Washington, Brüksel ilişkilerini irdelemek, ayartıları dikkate almak zorundadır.

Türkiye’de ülkenin NATO’ya kabulünün hemen ardından “petrol, yabancı sermaye kanunları” gelmiştir. 12 Eylül 1980 askeri darbe sonrası “Özalizm” de denen neoliberal politikalar uygulamaya konmuş, özelleştirme, devleti, kamuyu küçültme, yabancı sermayeyi teşvik, finansal liberalizm, uluslararası finansal pazarlara eklemlenme, borçlanma, Cumhuriyetin siyasal açıdan “fetret dönemine” girmesine yol açtığı gibi günümüzün ekonomik sorunlarının ana nedeni olmuştur.

İktisatta planlamada amaç, sınırlı kaynakları etkin, verimli kullanarak toplumun gereksinim duyduğu mal ve hizmetleri elverişli fiyatlarla üretmek, üretimde de maliyet etkinliği sağlamaktır. Planın gerçekleştirilmesinde KİT’ler etkili araç olduğu gibi üretimde kamu özel işbirliğinin sağlanması, özel kesimi hedefleri doğrultusunda yönlendirme de gerekir.

Ekonomi politikalarıyla fiyat ve finansal istikrarının sağlanması, yüksek düzeyde istihdam, kendini besleyen sürekli büyüme, dış ödemeler dengesi, gelir ve varlık dağılımının düzeltilmesi amaçlanır. Ekonomi alanında da kapitalizmin ayarlarının, kurumlarının ayartısına kapılmamak gerekir. Ülke dış dengeyi sağlarsa ülkenin kapı kapı dolaşarak Katar’a kadar dış kaynak aramasına gerek kalmaz. Uluslararası bankalar, finansal kurumlar topladıkları kaynakları kredi vermede kullanacaklardır. Denge sağlanır, riskler azalırsa bu kuruluşlar borç vermek için ülkenin kapısını çalar.

CHP, kişisel polemiklerden kaçınıp “yeniden onarım programı” ile kamuoyunun desteğini sağlarsa seçim kazanma olanağı artar. Programı yürütecek bürokratik, akademik kadrolar da oluşturulmalı, kısa sürede programı uygulamaya koymak için önceliklidir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Diploma 9 Nisan 2025

Günün Köşe Yazıları