Arif Kızılyalın

Hak da yok hukuk da!

19 Mart 2025 Çarşamba

Gazetemiz baskıya girdiği dakikalardı. İBB Başkanı ve CHP’nin Cumhurbaşkanı aday adayı Ekrem İmamoğlu’nun İşletme Fakültesi’nden aldığı diplomanın İstanbul Üniversitesi rektörlüğünce yok sayıldı. 

İmamoğlu ile birlikte 28 kişinin diploması da “yokluk” ve “açık hata” gerekçesiyle iptal edildi. Gerekçe o yıllardaki (1990) yatay geçişlerin mevzuata aykırı olması. 

Oysa  Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) 2023 tarihli bir kararında idareden kaynaklı hatakarda iptal süresi, dava açma süresini sınırlandırmıştı. Kaldı ki

“Açık hata” eğer üniversitenin kendi hatasından kaynaklanıyorsa, AYM’nin içtihadına göre bireyin hakkı korunur. Yine Fakülte dekanlığının verdiği diploma rektörlükçe iptal edilemez. Zaten İmamoğlu’nun avukatları olası yürütmeyi durdurma kararını bu noktadan zorlayacaklar. 

Ayrıca, Kıbrıs’taki üniversiteden İstanbul Üniversitesi’ne yatay geçişte usül, zaman, şekil hatası varsa bu o dönemin idari ekibinin kabahatidir, 35 yıl aradan sonra idari hata öğrenciye fatura edilemez. 

Daha bir çok itiraz gelecek bu tartışmaya, ancak 20’li yaşlarda vizelere, finallere giren genç

Ekrem’in eğer hakkı yenirse bu siyasi bir operasyondur ve Türkiye’de kimse  haktan, hukuktan söz edemez artık!. Hele şafak operasyonu ile gözaltına alınıyorsa İBB Başkanı. Suçu menfaat ve terör örgütüne destekmiş. Kimseyi inandıramazsınız. Olan Türkiye'deki adalet sistemine olur.

‘Bebek katili’ genel başkan!

Siyaset tarihine geçen bir andı, DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları’nın, MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın’ın yanında “Sayın Öcalan” ifadesini kullanması. Bir zamanlar “Apo” dendiğinde esip gürleyen Yalçın, sadece kafasını öne eğebildi.

Geçen hafta da MHP Genel Başkanı Bahçeli, “kurucu lider” sıfatını kullanmıştı terörist başı için!

Belli ki PKK’nin eli kanlı bir terör örgütü, Abdullah Öcalan’ın da elebaşı olduğu gerçeği yavaş yavaş unutturulmak isteniyor topluma.

Ve dün, bu garip normalleşme sürecinde bir adım daha atıldı!

DEM’in öteki eş genel başkanı Tuncer Bakırhan, grup toplantısında sözü “umut” ve “umut hakkı”na taşıyıp Öcalan’ın parti kurabileceğinin sinyalini verdi. “Fesih kongresi yapılması ve sürecin en kritik eşiğinin aşılması için güvenli ortam lazım. Bu güvenli ortamı sağlayın. Sayın Öcalan’ın kendi partisini kuracağı kongreyi yöneteceği, katılacağı mekanizmayı bir zahmet oluşturun” sözleri, ülkenin yüzde 75’i ile restleşmenin ötesinde, eli kanlı PKK’nin bir siyasi partiye dönüştürülme hezeyanının (*) ilk adımı gibiydi.

Eğer dünün bebek katili, bugünün “sayın Öcalan”ı, yarının PKK partisinin genel başkanı olacaksa gerçekten İmralı’daki ajanda ile kamuoyunun ajandası çok farklı ve birileri bu farkı açıklamak zorunda.

KRİZLE ‘MIŞ’ GİBİ MÜCADELE!

Siyaset arenası gergin; bir tarafta İmralı belirsizliği, öte yanda muhalefetin yargı yoluyla baskı altına alınmak istenmesi!

Sokağın “Geçinemiyoruz” isyanı bir türlü gündemin ilk sırasına çıkmıyor!

Öyle olmasa 2008 yılından bu yana yaşanan en büyük finansal kriz, düşer gibi yapıp yerinde sayan enflasyon, inanılmaz hayat pahalılığı ve iflas eden firmalar gündemin ilk sırasına çıkardı.

Ama öyle değil. 14 bin lira ile geçinmeye çalışan emeklilerle, büyük kentlerde kira yükü altında ezilen memurların isyanını bir yana bırakırsak artık UYAP verilerine göre günde 20 bin 737 icra dosyasının adliye saraylarının kayıtlarına girmesi bile satır arasında kalıyor. 2025’in ilk 60 gününde kepenk indiren 22 bin esnafın çığlığını duyan yok. 2024’ün verileri katlanarak artarken iflas eden veya konkordato ilan eden büyük firma sayısı 900’ler bandına erişti.

Ekonomi dünyası, bu iflasların ve dolayısıyla artan işsizliğin uygulanan para politikalarıyla koşut bir yol izlediği görüşünde. Artan girdi fiyatları ve yükselen maliyetler nedeniyle düşen talebe özellikle esnaf ve üretici direnemiyor. Belirsizlik cabası. Çekler, senetler dönüyor, sistem tıkanıyor.

İşin garibi, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de mali disiplini sağlamak için şimdiki sıkı para politikasının yeterli olmayacağını biliyor. Vergide adaleti sağlamadan gelir adaleti sağlanamayacağını da çok iyi biliyor ancak yine “mış” gibi davranıp göstermelik adımlar atıyor. Son icraat, falcılara getirilen vergi! Dev holdingler arasında özellikle “yandaş” diye sınıflandırılanların üzerine pek gidemiyor. Yapamıyor vergi reformunu. Teşvik ise kapanın elinde kalıyor.

Yine aynı Mehmet Şimşek, en etkili enstrümanlardan birinin kamuda tasarruf olduğunun da farkında. Ama enerji, taşıt (kiralama), sosyal tesis, lojman giderleri almış başını gidiyor; iletişim giderleri yüzde 100’ün üstünde artmış. Sadece kırtasiyede tasarruf yapmış kamu sektörü.

Elbette ekonomiyi canlandırmak için teknik yolların yanı sıra hukukun üstün güç olduğunu göstermek zorunda olduğunu bir an önce anımsamalı Mehmet Şimşek ve ekibi. Çünkü “mış” gibi yaparak ekonomiyi düzeltmek olası değil.

ÇANAKKALE’DEN GEÇENLER!

Yanlış anlaşılmasın, Çanakkale geçilmez! Gemiler bile seyir defterlerine “Boğazdan çıkıldı” yazarlar, 18 Mart 1915’teki Türk mucizesinden bu yana.

O sularda, tarihi zaferimizle aynı adı taşıyan bir köprü var: Çanakkale 1915. Yap-işlet-devret modeliyle inşa edildi, devlet yüklenici firmaya yılda 16 milyon araç geçiş garantisi verdi, araç geçmezse de o para ödenecek.

Peki, 18 Mart 2024’ten bu yana kaç araç geçmiş köprüden?

CHP Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz, CİMER’e sormuş. 1 yılda 1 milyon 464 bin araç geçtiği yanıtı gelmiş. Sapma payı yüzde 91, zarar 270 milyon Avro civarı!

Sözün özü, birileri Çanakkale’den devlet garantisi ile gayet güzel geçiyor!

* Hezeyan: Anlamsız, saçma sapan, abuk sabuk söz grubu.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kim şampiyon olur? 22 Nisan 2025
Riyakârlık 18 Nisan 2025

Günün Köşe Yazıları