Emre Kongar
Emre Kongar ekongar@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Balyoz Kararları İçin AB ve Selçuk Ne Diyor?

20 Ekim 2013 Pazar

Balyoz Kararları
İçin AB ve Selçuk
Ne Diyor?

Avrupa Birliği’nin son İlerleme Raporu
Yargıtay’ın Balyoz davası kararlarından
sonra açıklandı.
Raporda yargı için yapılan saptamalardan
biri sanki doğrudan bu dava ile ilgili gibi
görünüyor:
“Savunma makamının dosyalara sınırlı
erişimi, iddianamelerin kalitesinin düşük
ve mantık silsilesinin yetersiz olması,
mahkemelerde çapraz sorgu yönteminin
yanlış uygulanması gibi aksaklıklarda
değişiklik olmamıştır.”
***
“Savunma makamının dosyalara sınırlı
erişimi” ifadesi, doğrudan doğruya savunma
hakkının sınırlanması ve kısıtlanması demek
değil mi?
“İddianamelerin kalitesinin düşük ve
mantık silsilesinin yetersiz olması…” ne
demek acaba?
Ya, “Mahkemelerde çapraz sorgu
yönteminin yanlış uygulanması…”
Adamlar resmen, savunma hakkının
kısıtlandığını, gerek suçlamaların gerekse
mahkeme safahatının yetersiz ve yanlış
olduğunu söylüyor…
Elbette anlayana!
***
Yargıtay eski başkanı Prof. Sami
Selçuk ise Balyoz kararları için tarihsel
değerlendirmeler yaptı:
İlhan Taşcı’nın Cumhuriyet’teki 12 Ekim
tarihli haberine göre, Yargıtay için “Hazırlık
davranışlarını darbeye teşebbüs olarak
değerlendirmiş, bu olmaz. Darbeye hazırlık
var ama teşebbüs yok. Bu haliyle darbeye
teşebbüs suçu oluşmaz” dedi.
Ortaçağda kralı öldürmeyi düşünmenin
bile suç olduğunu anımsattı, “Ama
günümüzde suçun iç dünyada kalmayıp
dışa yansıması gerekir. Dışa bir davranışla
yansıması zorunlu. Nitekim İtalya’dan
aldığımız eski Ceza Yasası’nın gerekçesinin
ünlü paragrafında ‘Ceza hukuku insanların iç
dünyasıyla ilgilenmez’ der” diye konuştu.
17, 18 ve 19 Ekim tarihlerinde Milliyet’te
yayımlanan yazılarında ise önce Anayasa
Mahkemesi Başkanı’nın Yargıtay kararını
destekleyen ve kararın değişmeyeceğini
belirten tavrını eleştirdi:
“Yanlış Duruşlar” başlıklı ilk yazısında her
yargıcın yanılabileceğini ve hiçbir yargıcın
doğaüstü olmadığını vurgulayarak, “Eğer
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM),
Balyoz kararında hukuka aykırılık belirlerse,
yeniden yargılama yolu açılabilecektir” dedi.
“Yanlış Yargılama” başlıklı ikinci
yazısında ise Özkök ve Yalman’ın
dinlenmemesi ile duruşma yargıçlarının
değişmiş olmasının bozma nedeni olarak
kabul edilmesi gerektiğine işaret etti.
“Eğer Balyoz kararı, çelişik ve çürük
kanıtlara dayanmışsa, ‘Mithat Paşa
Davası’ndan 132; ‘Dreyfus Davası’ndan 119
yıl sonra yaşanan yeni bir Dreyfus ve Mithat
Paşa davalarını yaşadık demektir” dedi.
“Yanlış Tanı” başlıklı üçüncü yazısında
ise kendisi olsaydı Balyoz kararlarını hem
yargılama hukuku açısından: yargıçların
değişmiş, Özkök ve Yalman’ın dinlenmemiş
ve kanıtların sahihliğinin yeterince
araştırılmamış olması bakımlarından,
hem de suç hukuku açısından: eylemin
teşebbüs aşamasına geçmiş olup olmaması
bakımından, bozacağını belirtti.
HHH
Balyoz davasının Yargıtay aşamasındaki
kararları da içte ve dışta yıllarca tartışılacak
gibi…
Ya hapiste yatanlar!?


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları