Adalet, bilim, sanat ve spor affetmez!

05 Ocak 2021 Salı

1) Yargıya güvensizlik, haksızlık ve hukuksuzluklar gündemin en başında.

2) Üniversitelerin baskı altına alınması, suskunluğu, üretimsizliği, en sonunda Boğaziçi Üniversitesi’ne yapılan aşırı politikleşmiş bir rektör ataması dolayısıyla yeniden tartışılıyor.

3) İktidarın kendisine sadık sanatçı tanımı bütün sanat ve kültür camiasını tedirgin etti.

4) Ünlü bir sporcumuz, diploma skandalı ve garip tayinleri dolayısıyla ön plana çıktı.

***

Otoriter bir iktidarın en büyük hayali, kendisine göre bir adalet düzeni kurmak, bilimi, sanatı ve sporu kendi iktidarının çıkarları için kullanmaktır.

Buradaki sorun şudur:

1) Mahkemelere el koyar, yasaları değiştirir ve hukuku düzenleyebilirsiniz ama adaleti sağlayamazsınız.

2) Üniversitelere, araştırma kurumlarına el koyabilirsiniz ama bilimi denetleyemezsiniz, bilimsel başarılar elde edemezsiniz.

3) Sanatçıları ödül ve ceza yöntemleriyle yönlendirmeye çalışırsınız ama sanata egemen olamaz, sanatta başarı sağlayamazsınız.

4) Sporcuların performanslarını çeşitli teşvikler ve baskılar ile artırmaya çalışırsınız ama spordaki başarıyı gerçekleştiremezsiniz.

Çünkü adalet, bilim, sanat ve spor evrenseldir:

İktidarın emirlerine göre değil, kendi kurallarına göre biçimlenirler.

***

Elbette, evrensel olan adalet, bilim, sanat ve spor, insanlığın ortak değerlerinden, ortak üretiminden, uygarlıktan beslenir.

Uygarlık diye adlandırdığımız insanlığın ortak değerleri ve üretimi ise hiç kuşkusuz, ulusal ve sınıfsal katkılardan oluşur.

Ulusal ve sınıfsal katkılar:

1) İnsanlığın adalet duygularına hitap edebildikleri...

2) Doğanın ve toplumun sırlarını, yasalarını çözebildikleri ve bunları insanlığın refahı ve özgürlüğü için kullanmayı gerçekleştirebildikleri...

3) Duyguları ve düşünceleri, gerçeği, gerçekdışını ve üstünü, iyiyi, doğruyu ve özellikle de güzeli, ayrı ayrı tek başlarına veya birlikte temsil edebildikleri...

4) İnsanın zihinsel ve bedensel performansını artırabildikleri, sergileyebildikleri...

Ölçüde, evrenselleşir, tüm uygarlığın malı olurlar.

***

Unutmayalım:

1) Adalet, iktidarın özel çıkarlarına göre biçimlenmez.

2) Doğanın ve toplumun kuralları ve sırları, iktidarın emirlerine göre işlemez.

3) Yaratıcılık, ancak özgür, özerk ve özgün ortamlarda gelişir, emirle ise sadece sınırlanır kısıtlanır ve sakatlanır.

4) Ruhsal ve fiziksel performans emirle artmaz!

***

Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’ni yukarıdaki evrensel gerçekleri, insanlığın ortak değerlerini dikkate alarak kurduğu için başarılı oldu.

Erdoğan/AKP iktidarı, bu gerçeklere sırt çevirdiği, “Şahsım Devleti” anlayışı ile ülkeyi uygarlık tarihinin ortaçağ aşamasına, 14. Louis dönemine geri götürmek istediği için duvara tosladı.

Çözüm:

1) Adaleti, Temel Hak ve Özgürlüklere uygun olarak gerçekleştirecek bir Hukuk Devleti’ni kuracak...

2) Bilime, özgür ve özerk bir biçimde gelişecek ortamı sağlayacak bir üniversite ve araştırma kurumu düzeni gerçekleştirecek...

3) Sanata, özgür, özerk ve özgün bir biçimde gelişecek ortamı hazırlayacak..

4) Spora, gereken alt ve üstyapı olanaklarını sağlayacak, sporcuyu bireysel ve kurumsal olarak destekleyecek...

“Şahsım Devleti” yerine, “Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti”ni hayata geçirecek “Güçlendirilmiş bir Parlamenter Sistemi” kurmaktır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yeni anayasa tuzağı 19 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları