Her Dünya Kupası, kendi ilklerini barındırır. Ancak bu kadar büyük bir organizasyonun “araya sıkışmış” olarak yapılması ilkler listesinde yer almasaydı keşke. Kendi hikâyelerini yazan tüm diğer dünya kupalarına göre, 2022’nin farkı, neredeyse tüm futbolseverler için “bitse de işimize dönsek” ruh hali yaratıyor. Liglerin tamamlandığı, tatillere denk gelen, uzun yaz akşamlarında birbirini tanımayan insanları bir ekranın etrafında “toparlayan” o ruhtan çok uzak bir haldeyiz sonuçta. 

Şu ana kadar oynanan maçlarda Arjantin ve Almanya’nın yaşadığı dışında fazla sürpriz yaşanmaması, her ne kadar Katar’da güneşli hava olsa da kış kasvetini hafifletmiyor. Devam eden günlerde çıkar belki başka sürprizler ama bu kupanın, skorlardan bağımsız, şu anda bile kazananları ve kaybedenleri var.

‘EVDEN SEYRETMEK’ ÜZÜCÜ

Bizim açımızdan, ilk ve büyük kaybeden ülke şüphesiz Türkiye. Bu denli önemli, futbolla ilgili olsun olmasın herkesin gözünü çevirdiği, gündemi oluşturan bir organizasyonda, hele ki birin, dijital sistemler sayesinde anında bin, yüz, milyon olduğu bir dönemde, maçları “evden” seyretmek gerçekten çok üzücü. İlk kazananıysa İran. Sessiz kalmak çoğu zaman destek vermenin tam tersidir. Ama onların milli marşları okunurken ki sessizliği, son derece anlamlı, son derece cesurdu. Her ne kadar futbolcuların ülkelerine döndüklerinde neler yaşayabilecekleri konusunda endişeler olsa da “kazanan” bir duruş olduğu ve Dünya Kupası tarihine geçtiği gerçeği hiç değişmeyecek. 

FUTBOLU KONTROL ETMEK

Bir de kendi kazanırken kaybettiren bir ülke var: Ev sahibi Katar! Dünya Kupası gibi “el verdiği” ülkeleri kalkındıran bir organizasyondan çok farklı kazançlar elde edecekleri gerçek. Mesela ülkelerini tanıtmış oldular (Her ne kadar Pirlo tanıtım reklamlarında oradan oraya koşsa da, aslında çok da “turistik” olmamasına rağmen üstelik!). Sonra dünyaya “Bakın ben de modernim, ben de değişiyorum, ben de saygınım” mesajı vermenin kestirme yolunu elde ettiler. Ama tabi bu göreceli saygınlığın alt metni önce FIFA sonra hepimiz için çok kalp kırıcıydı: Bu kadar büyük bir organizasyonu, 32 ülkeyi, yüzlerce spor insanını ve futbolcuyu kendi istedikleri mevsimde, kendi planladıkları şekilde “misafir” ederken bir yandan da maddi gücün futbolu nasıl kontrol edebileceğini göstermiş oldular! 

MESSİ VE RONALDO

Bir de kaderleri iç içe geçmiş iki önemli yıldız var kazananlar kaybedenler listesinde. Malumunuz Messi ve Ronaldo’dan bahsediyorum. İkisinin de son Dünya Kupası olacağını bildiğimiz, formalarını giydikleri takımları kupadan kupaya taşıyan iki isimin birbiri içine geçmiş talihi dünya kupalarında da kesişti. Kendileri çok istedi, çok çalıştı, zorladı ama ülke takımlarının gücü Dünya Kupası’na uzanmaya yetmedi. Bakalım, karşılaşmaların devamında ikisinden biri kazanan diğeri kaybeden olacak mı?