Ebru Kılıçoğlu

Prens ve kral

20 Kasım 2024 Çarşamba

“Amaca giden her yol mübahtır!”... İtalyan Rönesansı’nın en önemli figürlerinden Niccolo Machiavelli, Prens adlı kitabında yer alan “Amaçlar araçları meşru kılar” cümlesinden türeyen bir anlayıştır bu... O aslında yaşadığı döneme hitap eden bir rehber kitap yazmak ve bir hükümdarın saltanatını nasıl ayakta tutabileceğini anlatmak istemiştir. Eh öyle ya, Papa’nın kontrolü, mezhepler arası bölünmüşlük falan; Avrupa’da kral olmanın zor iş olduğu yıllardır. Ama bu kitabın basıldığı 1532 yılından kopar gelir ve o tarihten bu yana dünyanın daha kötü bir yer olmasına hizmet eder. Özellikle de ülkemize. Ülke futboluna! Öyle bir anlayış ki bu, hepimizi bir girdap gibi içine çekiyor. Futbola temas eden her otoriteyi, sporcuyu, teknik adamı, yöneticiyi “tartışmalı” hale getiriyor, karalıyor ve en önemlisi ayrıştırıyor... 

HAK MÜCADELESİ BU...

Kâğıt üzerinde büyük haksızlıklara uğramış bir spor kulübünün hak mücadelesi bu. Öte yandan biraz derinine inince 6 senelik bir futbol başarısızlık karnesini manipülasyonlarla perdelemeye çalışan bir “Prens”in hikâyesi çıkıyor karşımıza. Bu hikâyenin üç farklı açısı var. İlki Ali Koç’un şahsi hikâyesi. Bu hikâye tamamen kendine ait. Burada ne yapıp ne yapmayacağını kimse ona söyleyemez. Kaldı ki, pek kimseyi de dinlemiyor, mutlak otorite olarak davranıyor zaten... Diğeri Fenerbahçe camiasının hikâyesi. Ali Koç’un, son yapılan seçimde kullanılan geçerli oyların yüzde 61’ini aldığı gerçeğinden yola çıkılırsa, camia bu konudaki kararını zaten göstermiş. Şu anda yükselen “istifa” sesleri ne fayda...

‘YAPI’ NEDİR AÇIKLANMALI

Ama ülke futbolu söz konusu olduğunda tablo değişiyor. Zira bu tabloda, hedefteki Galatasaray’dan çok diğer kulüpler de zarar görüyor. Ali Koç, kendi başarı hedefini “Yapı Var Teorisi” üzerinden kurgulamış olabilir. Ama futbolun daha fazla zarar görmemesi için “YAPI” kimlerden oluşuyor, hangi eylemleri gerçekleştirdi, amacı ne... Delilleriyle kanıtlamak zorunda... Zira bu ayrışma, gelirlerin daraldığı bir ekonomide ne futbol sponsorlarına cazip geliyor ne de en büyük eğlencesi futbolken, “Oradaki stresi ne çekeceğiz, sinemaya gideriz daha iyi” diyen ve esas “müşteri” olan futbol seyircisine... 

TABLO PEK PARLAK DEĞİL

Bu kuru bir iddia değil. Özellikle de Fenerbahçe açısından... Metropoll Araştırma Şirketi’nin Nisan 2024’te yaptırdığı araştırmaya göre son 4 senede Galatasaray taraftarı yüzde 4 artmış ve yüzde 28.6’ya ulaşmış durumda. Fenerbahçe’deyse bu artış oranı yüzde 0.3 ile 25.9... Galatasaray’ın, her maça yanında her takımdan 50 çocukla çıkan ve herkesin “Aşkı olan” Icardi’si de dikkate alınırsa, tablo Sarı-Lacivertli takım için pek de parlak gözükmüyor. 

GÖLGE ETMEMEK...

Özetle, “Kazanmak için her yol mübah” anlayışının Prens’i, bir gün “Kral” olmayı hedefliyorsa, belki de başka bir kralın hikâyesinden hisse çıkarmalı kendisine... Bir zamanlar filozof Diyojen’in kendisine “Dile benden ne dilersen” diyen büyük bir krala, Muhteşem İskender’e dediği gibi, belki de ihsan artık sadece “Gölge etmemek”te...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Gururla... 17 Aralık 2024
Sayılarla... 13 Aralık 2024
Üç ve altı 9 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları