Hızlı başlıyor Galatasaray, Gaziantep deplasmanına. Henüz kimse maça adapte olamamışken Kerem Aktürkoğlu ile atıyor golü. Her ne kadar ofsayt gerekçesiyle iptal olsa da, hemen arkasından yine Kerem topu ağlara yolluyor. Biri iptal bu iki gol ilk 5 dakikaya sığınca ‘Tempolu maç’ beklentisi ister istemez oluşuyor. Öte yandan, beklentiyi karşılamayan bir oyun yansıyor sahaya… Özellike Boey-Tete ikilisine emanet edilen sağ kanatta, Tete’nin beklentinin altında kalması Boey’ye fazlasıyla yük bindiriyor. Buna bir de Kerem Demirbay’ın ileri destek verme çabasıyla yerini boş bırakması eklenince Galatasaray savunması sık sık Gaziantep’in hızlı oyuncuları Gradel, Riacos, ve Maxim ile burun buruna kalıyor. Bazen Abdülkerim’in cevvalliği, bazen Nelsson’un muhteşem oyunu bazen de Muslera’nın çevikliği engelliyor bu net pozisyonların ağları bulmasını.

Gaziantep’e gelince, kağıt üzerinde 3-4-3 olan oyun düzeninde sık sık savunma hattını 5’e çıkartarak sağlam durmayı tercih ediyor ama Galatasaray’ın orta saha zaafını da hemen değerlendirecek esnekliği gösteriyorlar. Son vuruşlarda etkili olamamaları ev sahibi takımın zayıf noktası…

Galatasaray’ın rahat bir nefes almak için umutsuzca beklediği gol Okan Hoca’nın Tete-Barış Alper müdahalesinden hemen sonra Icardi ile geliyor. Sağ kanat sağlamlaşınca, rakibi hataya zorlamak mümkün oluyor. Nitekim Galatasaray’ın Icardi imzalı 3. golü de böyle bir hata sonucu verilen penaltının eseri.

Gaziantep maç sonuna kadar gol bulmak uğruna içten bir çaba gösterse de bu sefer sahada işleyen formül Okan Buruk’unki oluyor. Galatasaray hazır olmayan futbolcularına konsantre olacağı milli maç arasına üç puan konforuyla gidiyor…