Duvar Yazıları

Müjde: Kabataş delilleri Çin’den geldi

25 Temmuz 2015 Cumartesi

Kabataş’ı yıllardır konuşuyoruz. Birtakım gazeteciler, “kanıt gördük” diye anlatıp, yemin billah edip yazdıl

Yarı çıplak, deri giysili 100 kişi, masum bir kadına saldırıp, üzerine işemişti.

Ama bir türlü kimse ortaya delil filan çıkaramamıştı.

Delil olmayınca, iddia havada kaldı. Savunan gazeteciler de “Yahu yanlış yapmışım” filan deyip dönüş yaptılar.

Meğer boşuna dönüş yapmışlar. Biraz bekleselermiş aradıkları delili bulacaklarmış.

Yandaki fotoğraf, olayın en büyük delili.

Çin’de yayımlanan Pekin Gençlik Günlüğü’nün haberine göre, bir grup yarı çıplak yabancı, “300 Ispartalı” giysisiyle Pekin’in bir semtinde böyle gösteri yaptı.

Bir şarküterinin salatasının promosyonunu yapmak için böyle giyinip sokağa çıkmışlardı.

Ve polis gelip, hemen olaya müdahale etti.

Polisin “Kaybolun” uyarısına uymayan bazıları zorla gözaltına alındı.

Gözaltı emri veren Çinli polis şefinin, “Ulan bizim başımıza da bir Kabataş belası açmayın” deyip demediğini bilmiyoruz ama...

Çin’in de Türkiye gibi insan hakları konusunda kırık notlu bir ülke olduğunu söylersek, yanlış olmaz.

Fırsatçılar

Gazetemizde Ceylanpınar’da şehit edilen iki polisle ilgili haberin başlığında “İnfaz edildiler” denilmesi tartışma yarattı.

“Polis kürsüsü” adlı bir sosyal medya hesabından “Tehdit” mesajı geldi.

“Havuz Medyası” ise “Şehit diyemediler” diye iftira attı.

Oysa hem Ceylanpınar’da, hem de Diyarbakır’daki olaylarla ilgili dünkü gazetemizde “Şehit” ifadeleri vardı. Yalana, tehdide, iftiraya gerek yok.

Her daim ilk şüpheli: Solcular

Türkiye’deki azınlıklara yönelik büyük saldırının tarihi olan 6-7 Eylül, tarihimizin büyük utancıdır.

Yassıada’da yargılama konusu olmuş, yıllar sonra da bunun bir derin devlet operasyonu olduğu, tanıklarıyla ortaya konmuştur.

Dönemin hükümetinin tahrikiyle ateşlenen olaylarda şehre taşınan büyük çapulcu kitleler Ermeni, Yahudi ve Rumlara ait dükkânları yağmalamış, azınlıklara saldırmış, kiliseleri yıkmış, ölüm ve yaralamalara yol açmıştı.

Peki, olaylardan sonra ilk kimler tutuklandı biliyor musunuz? Hatırlatalım:

Kemal Tahir, Aziz Nesin, Hasan İzzettin Dinamo…

Ve dönemin 45 solcusu… Hükümet’in ilk işi, bunun bir “komünist tertibi” olduğunu ilan edip solcu avı başlatmak olmuştu.

Solcu öğrencilere yönelik Suruç saldırısından ve I

ŞİD’e yönelik askeri operasyondan sonra birden İstanbul’da solcu avı başlatılınca bunu hatırladık. Hükümet, IŞİD’lilerin toparlanmasından rahatsız olan tabanına, “Bakın onları da alıyoruz” mesajı mı veriyor, yoksa alıştığımız bir devlet refleksiyle puslu havadan istifade solcuları mı toparlıyor; bilemiyoruz.

İkisi de fena…

IŞİD’e bir isim daha: Dewle

Jargon önemli.

Konuşanın olaylara bakışını gösterir Örneğin AK Parti diyorsa, partiye yakın olduğu ortaya çıkar. Eğer AKP diyorsa, başta Erdoğan olmak üzere AKP’lilere göre “münafık” değilse bile “zındık”tır.

Patronu AKP’ye yakın bir çalışanın işini kaybetme şansı yüksektir.

Gelelim IŞİD’e. Onun adı da Erdoğan’a göre DAEŞ, başkalarına göre DAİŞ’tir.

IŞİD’ciler ise, sadece “DAEŞ” dediler diye bir çocuğa 60 kırbaç vuracak kadar DAEŞ’e kızarlar.

Dün yeni bir isim daha ortaya çıktı.

Amberin Zaman konuşmuş. Akçakale’deki Suriyeli Arap mülteciler, “Dewle [IŞİD] bizden. IŞİD’de biz de Suriyeliyiz. Hayat Dewle’yle iyiydi. Nizam vardı, güvenlik vardı. Kürtler geldi kötü oldu” demişler.

Seçim sizin.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Gargaraya getirmek 28 Haziran 2016

Günün Köşe Yazıları