Papa’nın Ermenistan gezisi dün de devam etti.

Papa ve Ermeni Patriği Karekin dün önce, Büyük ve Küçük Ağrı’nın üzerinde Nuh’un gemisini anlatan bu heykelin önünde poz verdiler. Bir kenarında güvercin bulunan Nuh’un gemisinin alt tarafındaki ağacı da iki dini lider birlikte suladı.

Ardından Papa Françesco, Ermeni Patriği ile bu ülkeden Ağrı Dağı’na doğru güvercin uçurdu. Ermenistan’la Azerbaycan arasında da barış diledi.

Yanda gördüğünüz bir çift beyaz güvercin, kilometrelerce mesafeyi aşıp, sınırı geçip Ağrı’ya geldi mi bilmiyoruz ama biri espriyi patlattı:

“O güvercinleri bizimkiler sınırda vurup geçirmezler.”

Tabii ki bu bir espri. İşin doğrusunu şair Hayrettin Keren yazmış:

Bizde güvercin kutsaldır vurulmaz
Garibe mazluma mezhep sorulmaz
İnsanımız vefalıdır sabırlıdır da,
Taşarsa önüne topla durulmaz

Semazen Ergen: Reklamın kötüsü...

‘Reklamın iyisi kötüsü olmaz’ sözü Zeki Müren’indi.

Bugünlerde bu sözü en iyi Gülben Ergen uyguluyor.

Mesela hacca gidiyor, Kâbe pozlarını Instagram’da yayımlıyor. Mesela Saray’a gidiyor, iftar pozlarını yayımlıyor.

Şimdi de “gulben123” resmi hesabından, üstteki fotoğrafı yayımlamış:

Semazenler arasında dönen bir Gülben Ergen. Altına da Nietzsche’den “Uçurumlarını sevenlerin kanatları olmalı” sözlerini yazmış.

Fotoğraf 30 bine yakın “like” almış ama yüzlerce de yorum var, çoğu eleştirel.

“Kadından semazen olmaz” diyen de var, “Gülben Hanım’ın dönüşü yanlış, bir eli havayı, öteki aşağıyı göstermeliydi” diyen de var.

Ne demiştik, reklamın kötüsü olmaz.

‘Gazeteciler de yazmasın’ diyene bak

İthal dizi yıldızımız Wilma Elles, Almanya’da gazetelere konuşup, Erdoğan’ın gazetecilerin tutuklanması politikasına destek olmuş.

“Türkiye’deki basın, gazeteciler ve medye basın kanununu ihlal etmemeli. Bunu yaparlarsa hiçbir gazeteci tutuklanmaz” demiş.

Her Avrupalı demokrat olacak diye bir şey yok.

Ancak nedense saray müdavimi olan herkes “Standart” düşünmeye başlıyor.

‘Hocam, ikinci eşime kötü davranıyorum, günah mı?’

İnanmayacaksınız ama bu soruyu, Prof. Nihat Hatipoğlu’na bir vatandaşımız canlı yayımlanan iftar programında sordu.

Pişkin pişkin gülerek, aynen şöyle dedi: “Hocam benim iki eşim var. Bu eşlerimden birine iyi davranıyorum, ötekine kötü davranıyorum. Bu günah mıdır?”

Böyle bir soruya profesör Nihat Hatipoğlu’nun cevabını merak mı ettiniz?

Hoca soruyu gayet doğal karşıladı ve “İkinci eşinize de iyi davranmanız lazım. Gidin gönlünü alın” dedi.

Ne ikinci eşle evliliğin yasal durumu, ne de bunun ahlaki sonuçlarıyla ilgilendi Hatipoğlu..

Hocaya bir başka soru daha geldi. Çocuğu olmadığını söyleyen bir kadın, “Acaba çocuk evlat edinmek caiz midir” diye sordu. Hoca’nın burdaki yanıtı da “Ne iyi yaparsınız, bir çocuğun istikbali kurtulur” olmadı.

Hoca, gelecekte bu çocukla eşinin nikâhının meşru olacağından filan söz etti, gelecekte böyle bir sorun yaşayabileceklerini hatırlattı, “Buna dikkat edin” dedi.

Ve tüm bu konuşmalar, oruçlu bir günde, iftar programında yaşandı.

2016 Türkiyesi’nde, milyonlarca kişi de izledi.

Yoksa Acun’un Miami’deki villası Rıza Sarraf’ın mı?

Türklerin Miami’de mülk alma merakı malum. Pek çok ünlü burada villa sahibi.

Dün öğrendik ki, Acun Ilıcalı Miami’de 6.02 milyon dolarlık yeni bir villa satın almış.

Sinema salonu, iskelesi, havuzu, dev bir mutfağı olan villa, Ihaziran başında tapulanmış.

Haberi veren gazeteci Oray Eğin, “Bu villanın sahibi yoksa Rıza Sarraf mı” diye sormuş ve yanıtı da kendi vermiş:

“Bu ihtimal pek tutmuyor. Reza Zarrab’ın tutuklanma tarihi 21 Mart. Acun LLC’nin (villayı alan şirket) kurulması ise mayıs ortası, evin satışı ise haziran başı. Dolayısıyla bu komplo teorileri doğru değil.”

Artık kitap değil cep telefonu atılıyor

Gazeteci Ümit Zileli ile bugünlerde Saray’dan sarı kart gördüğü için köşe yazarlığında devre arası alan ve pek sesi çıkmayan Cem Küçük Beyaz TV’de tartışıyor.

Konu, “Paralel yapılanma”nın terör örgütü olup olmayacağı. Zileli, “PDY’nin terör örgütü olduğuna ilişkin bir Bakanlar Kurulu veya Yargıtay kararı olmadığını” söylüyor.

Cem Küçük ve programı sunan Latif Şimşek ise “Cumhurbaşkanı terör örgütüdür diyorsa, bu yeter” görüşündeler..

Önce Zileli telefonunu Cem Küçük’e masadan ittiriyor, Küçük geri gönderiyor.

Yıllar önce MGK toplantısında anayasa kitapçığı atılınca kriz çıkmıştı, anlaşılıyor ki, cep telefonu o kadar hayatımıza girdi ki, artık birbirimize de kitap yerine, cep telefonu atacağız.