Duvar Yazıları

23 yıl istenen gazetecinin tişört mesajı: Kaderimiz

13 Kasım 2015 Cuma

Gazetelerde, gazetecilere açılan dava haberlerinden geçilmiyor.

Sadece dün Cumhurbaşkanı’na hakaret ettin diye Ertuğrul Özkök’e, Ahmet Altan’a, Cengiz Çandar’a dava.

Paralelci diye Ekrem Dumanlı’ya tutuklama.

Konuk ileri geri laf etti diye CNNTürk’e ceza.

Tüm bunların tek bir amacı var. Gazetecileri caydırmak.

Caydırmanın kanıtı da, Cumhuriyet muhabiri Canan Coşkun’a açılan dava.

Canan Coşkun, bazı yargı mensuplarına, indirimli konut satışı yapıldığını haber yaptı. İstanbul Başsavcısı basın açıklaması yaparak indirimi doğruladı.

Ancak Türkiye’de tecavüz edene, adam öldürene “Saygın adam” diye ceza verilmezken, Coşkun’a 23 yıl 4 aya kadar hapisle dava açıldı.

Eğer amaç caydırmak değilse bu nedir?

Canan Coşkun, dün davaya üzerinde “destiny- kader” yazılı bir tişörtle katıldı.

Bu tişörtün, Basın Yayın Genel Müdürlüğü tarafından gazetecilere tek tip elbise olarak dağıtılmasını, Canan’ın giydiğinin ise Basın Müzesi’ne konulmasını öneriyoruz.

Daha önce de müzeye Hürriyet’e atılan taşla, Bugün gazetesinin demir kapılarını kesen itfaiyeci makasını almıştık, hatırlatırız.

 

‘Asgari ücreti 1300 TL yaptım’ demekle olmaz bu işler

AKP’liler, asgari ücreti 1300 liraya çıkarma sözü verdi.

Seçmen de, 1500 TL diyen CHP’den çok onlara oy verdi.

Peki, bu asgari ücreti kim ödeyecek, işverenler.

İşverenler nasıl ödeyecek? İşte onun cevabı yok.

Politikacı işveren kesesinden vaatte bulundu yani.

Burada politikacıya düşen işvereni rahatlatmak.

O nasıl olacak?

Çok basit: Asgari ücret vergi dışı tutulacak, SGK primleri düşürülecek, işverene katkı sağlanacak.

Yoksa, asgari ücreti artırma sözü vermek kolay.

 

Türbanlıya kelepçe takmaya Abdurrahman Dilipak bakışı

Manisa’da, türbanlı sanıklara kelepçe takılması nedeniyle Emniyet Müdürü Tayfur Erdal Ceren açığa alınınca, Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak tepki gösterdi.

Dilipak, “cafesiyaset.com”un sorusu üzerine,

“Bu saçmasapan bir tartışma. Kişi suçluysa eğer kelepçe de takılması gerekiyorsa kelepçe takılır. Suçlunun başındaki başörtüsüne, yakasındaki rozete bakılmaz. Bunu bu şekilde tartışmak başörtüsüne de adalet duygusuna da ya da bürokratik işleyişe de zarar verir. Niye Emniyet Müdürü’nü görevden alıyorsunuz? Son olarak da diyorum ki ha bu bize ders olsun!”

Kelepçe takma-takmama Türkiye’de yıllardır tartışılır.

Ancak burada eleştirilen tek şey zaten çifte standart.

Uygulamalar şöyle gelişti bugüne kadar.

Gözaltına alınacak kişi Gezi sanığı ise haşin davran, yere yatır, kafasına bas, kelepçeyi arkadan tak.

Yok türbanlı ise, takma, takanı da görevden al.

İşte yanlış olan bu.

Tıpkı üstteki fotoğrafta yaşananlar gibi.

 

‘İleri demokrasi’ makyajını bozan gerçek: Su kesintisi

1 Kasım’dan sonra her şey güllük gülistanlık oldu ya.

Dün 3. havalimanının CEO’su bile yandaş medyaya “1 Kasım seçimi bizi de uçurdu” dedi ya.

Gerçekler pek öyle değil.

Güneydoğu’daki savaş, işsizlik, kredi kartı borçluları, sokakları dolduran sığınmacılar filan değil mesele.

İstanbul’da tam 36 saat uygulanan su kesintisi...

Dün İstanbul’da sular kesikti ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi’nde bile su akmıyordu.

Belediyenin su tankerleriyle hastaneye su taşındı, hastane çalışanları da bol bol su taşıdı.

Artık susuzluktan hastalar ne oldu, bilmiyoruz.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Gargaraya getirmek 28 Haziran 2016

Günün Köşe Yazıları