Doğan Satmış

Yılların avukatı ‘Şaşkınım’ dedi

26 Mart 2016 Cumartesi

Türk basını adına dün tuhaf bir gündü. Cumhuriyet gazetesinin hem Genel Yayın Yönetmeni, hem de Ankara Temsilcisi, sadece yazdıkları birer haberden ötürü yine adliyedeydiler.
Gazeteciliğin çok sıradan bir meslek olduğunu, gazetecilerin öğrendikleri gerçekleri yazdıklarını, bunun da özgür dünyada suç sayılmadığını anlatmaktan dilimizde tüy bitti.
Bir daha anlatalım:
Dünyada ilk gazete, bundan 400 yıldan uzun süre önce çıktı, bir iki kişi, öğrendiklerini bir kâğıt üzerine yazıp, öğrenmek isteyenlere sattılar.
Temel olarak gazetecilik budur. Birtakım adamlar, öğrendikleri şeyleri boş sayfalara doldururlar, gazeteler de geçimini böyle sağlar.
Eskiden gazete çıkarmak çok daha kolaydı, şimdi çok para gerektiği için işin içine holdingler, havuzlar giriyor.
Ama gazetecilik basit iştir. Öğrendiğini kâğıda yaz ve o kâğıt satılsın, sen de para kazan.
Aradan geçen 400 yılda gazeteciliğin evrensel kuralları da netleşti:
Yazdığın gerçek olacak, taraflı olmayacak ve adil olacak. Ayrıca kimseye hakaret edilmeyecek; kimseye bilerek, isteyerek zarar verilmeyecek; şeffaf olunacak vs...
Gazetecilik bu kadar basit.
Can Dündar ve Erdem Gül de bu ilkeler ışığında, bir şekilde buldukları iki haberi yazdılar Cumhuriyet’te.
Ayrıca Can Dündar haber kaynağını da isim vermeden açıkladı: Solcu bir CHP milletvekili arkadaşı.
Bu da bu kadar basit; arkası, önü, sağı, solu yok.
Size gazeteciliğin daha içinden bir bilgi de vereyim. Her iki haber, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin “Yılın Haberi” yarışmasında jüri üyelerinin, “Bunları zaten biliyorduk, daha önce Aydınlık yayımlamıştı, şimdi ödülü Cumhuriyet’e verirsek haksızlık ederiz” sözleri üzerine elendi.
Bu bilgi belki Can Dündar’ı ve Erdem Gül’ü mesleki açıdan üzecek ama gerçek böyle.
Gerçekten de MİT TIR’ları haberleri daha önce yayımlandı, sağır sultan duydu, TBMM’de bile gündeme geldi.
Ama biz ne yaşıyoruz?
3 aylık tutuklamalar, çifte müebbetlik davalar, MİT, Cumhurbaşkanı, davalar, avukatlar, savunmalar, gizlilik kararları...
Dün duruşmayı izleyen bir avukat dostumuz aynen şunları söyledi:
Ben 44 yıllık hukukçuyum, 12 Mart’ı, 12 Eylül’ü, 90’lı yılları yaşadım, böyle şey görmedim. Yayın yasağı koydular, gizlilik kararı aldılar, duruşma içeriğini öğrenen avukatların başkalarına bilgi vermesini bile aynı suça iştirak sayacaklarını beyan ettiler.”
Oysa 44 yıllık avukatı şaşırtacak olağanüstü tedbirlere gerek yok. Yabancı gazetecilik örgütlerinin, konsolosların, büyükelçilerin hepsini Çağlayan Adliyesi’ne toplamaya gerek yok. Türkiye’yi, iki gazetecisini hapiste çürütmek isteyen ülke görünümüne sokmaya gerek yok.
Ülkeyi idare eden zekâya sesleniyorum.
Enerjinizi bu konuya boşa harcamayın.
Güneydoğu Suriye’ye döndü, işsizlik 5 yılın rekorunda, ihracat 5 yılın dibinde, büyüme 14 yılın kötüsünde, turizmciler batıyor, AVM’ler sinek avlıyor, piyasa durdu. Sadece dün 204 bin 279 lise mezunu, YGS’de ilk barajı aşamadı, ne iki yıllık, ne 4 yıllık üniversiteye girebilecek.
Bulabiliyorsanız, bunlara çare üretin.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Volkan nasıl patladı? 21 Haziran 2016

Günün Köşe Yazıları