Doğan Satmış

Yakılan camiler ve savaşın etiği

12 Aralık 2015 Cumartesi

Diyarbakır’ın 5 asırlık tarihi mekânlarının kurşunlarla delik deşik edilmesini hüzünle izliyoruz. Bu mekânların korunması için yaptığı basın toplantısından sonra Tahir Elçi’nin öldürülmesi ise tam bir dram.
Ne Türkiye ne de Diyarbakır böyle bir manzarayı hak ediyor.
Ayakları kurşunlarla delinmiş Dört Ayaklı Minare, kapısı yanmış, içi harap olmuş Fatihpaşa Camii, tam anlamıyla “tarih soykırımı” manzarası. Ve unutmayın, soykırım, zamanaşımı olmayan bir insanlık suçu.
70 milyon insanın hayatına mal olan 2. Dünya Savaşı’nda, her iki taraf birbirinin şehirlerine her gece bomba yağdırdı. Her yer harap oldu.
Ama İngilizlerle Almanlar, üstü kapalı bir anlaşma yaptı.
Ünlü astrofizikçi Stephen Hawking’in “Benim Kısa Tarihim” kitabında yazdığı gibi, İngilizler ve Almanlar birbirlerinin ikişer kentini bombalamadılar. Almanlar üniversite şehirleri Oxford ve Cambrigde’den, İngilizler de Almanya’nın Heilderberg ve Gottingen kentinden uzak durdular. Her biri birer açık hava müzesi olan 4 şehir, bu anlaşmayla yıkılmaktan kurtuldu.
70 milyon insanın öldüğü, böyle vahşi bir savaşta bile, iki taraftan “kafaları çalışan” bazı insanlar, böyle zımni bir anlaşmayı savaş sonuna kadar uyguladılar.
Böyle vahşi bir savaş yaşanırken gösterilen özen, 2015’te Diyarbakır’da niye gösterilmez?
Sur’un dar sokaklarında hendek kazıp kendilerine camileri siper alanları yönlendirenler içinde Diyarbakır’a acıyan kimse yok mudur?
Ya da işi hendek boyutuna tırmandırmanın böyle bir sonucu açığa çıkınca, “Yahu durun, 5 asırlık eserler mahvoluyor” diyecek bir “akıl” çıkmaz mı?
Hendek kazarak elde edilecek hangi kazanımlar, Diyarbakır’ın tarihi eserlerini geri getirebilir.
Ya da bu tür bir direniş ne kadar uzun sürse de Tahir Elçi’nin yeniden yaşama dönmesi mümkün müdür?
Afganistan’da Taliban, topla antik heykelleri yıktığında herkes tepki gösterdi. Günümüzde IŞİD’in Suriye ve Irak’taki mirası tek tek yok etmesine herkes tepki gösteriyor.
Ancak görüyoruz ki, aynı tepki maalesef Diyarbakır’ın tarihi mekânlarından esirgeniyor.
Ey HDP’nin eşbaşkanı Selahattin Demirtaş.
Ey eski Belediye Başkanı Osman Baydemir.
Ey Leyla Zana? Ey AKP milletvekilleri.
Ey Diyarbakır’ın da valiliğini yapan İçişleri Ba
kanı Efkan Ala. Ey “Diyarbakır benim huzur bulduğum yerdir”
diyen Başbakan Davutoğlu.
Niye çıkıp bu soykırıma karşı çıkmıyorsunuz.
Siz karşı çıkmazsanız, kim karşı çıkacak buna!
Hepimiz, bu tarihi eserlerin birer birer yok edildiğini görüp öylece seyredecek miyiz?
Ve böylece, seyrede seyrede bu soykırımın suç ortağı konumunda mı kalacağız
Lütfen bizi, bu suça ortak ettirmeyin.
Orada yaşananları bu noktaya getirenlerin utancına bizi bulaştırmayın.
İlerde, Diyarbakır’ın sokaklarında gezen torunlarımız, “Burada 550 yıllık bir camii vardı, hendek savaşlarında yok oldu, 77 milyon da seyretti” demesin. Bu utanç hepimizin...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Volkan nasıl patladı? 21 Haziran 2016

Günün Köşe Yazıları