Deniz Yıldırım

İç ve dış siyaset bakımından aşı

13 Ocak 2021 Çarşamba

Gelişmiş dünyada birçok ülke, vatandaşlarını aşılamaya başladı. Zamanla yarışılıyor. Bize gelince... İktidar aralık başından beri aşı müjdesi veriyor. Önce 11 Aralık tarihi işaret edildi. Ardından Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Sözcü’den İsmail Saymaz’a verdiği demeçte, “Ay sonu olacağını tahmin ediyoruz” dedi. Aralık bitti, 2020 bitti; daha aşı yok.

Bütün bunlar olurken yüzlerce eve ateş düşüyor, yönetenler farkında mı? Bakın çok açık bir istatistik veri; Sağlık Bakanlığı’nın internet sitesinden. 11 Aralık 2020 itibarıyla Türkiye’de Covid-19 kaynaklı vefat sayısı 15 bin 977; yani yaklaşık 16 bindi. Bir ay sonunda, 11 Ocak 2021 itibarıyla bu sayı 22 bin 981, yani neredeyse 23 bin oldu. Toplam 23 bin vefatın 7 bini son bir ayda. İlk vefatın gerçekleştiği 17 Mart 2020’den bugüne 10 ay geçti. 10 ayda yitirdiğimiz yurttaşlarımızın neredeyse üçte birini son bir ayda kaybetmişiz. Daha net anlaşılsın diye yazıyorum bunları. Ortada açık bir başarısızlık, kötü yönetim var. “Aşı nerede, niye gecikiyoruz? Aralıkta başlanacaktı, niye başlanmadı?”; bu soruları elbette soracağız.

Ne yapılabilirdi? Tamam; 12 Eylül darbesinden beri ve AKP döneminde katlanarak bilimin, üniversitelerin içini boşalttılar. Aşıyı burada geliştiremedik. İyi ama Batılı ülkelerin kendi vatandaşları için, süregiden denemelere göre önceden aşı sipariş ettikleri, deyim yerindeyse kendileri için yer ayırttıkları biliniyor. Çin’in Sinovac aşısının çalışmaları devam ederken, süreci tamamlanmış aşılarla risk altındaki tüm çalışanları aşılayıp güvence altına almak zor muydu? Gerekçe maddi yetersizlik mi, plansızlık mı? Kaldı ki ikisi de bir ülkenin kötü yönetildiğinin göstergesidir. Bu arada; “her şey hızlı işleyecek, kararlar hızlı alınacak” diye paketlenerek halka sunulan yeni sistem, söz konusu aşı temini olduğunda, tam kapatma olduğunda niye aynı hızlı, atik tutumu sergileyemiyor? Sorular, soruları doğuruyor. Bu sistem kimlere yarıyor?

AŞI DİPLOMASİSİ

Bunlar işin iç siyaset boyutu. Aşı üzerinden bir yandan da küresel siyasette güç mevzilenmeleri yeniden belirleniyor. ABD süreci berbat yönetti; virüsten en fazla can kaybının olduğu ülke. Kendi derdine düşmüş, iç isyanlarla boğuşur durumda. Avrupa’da da genel durum farksız; İngiltere’nin hali ise ortada. Şu koşullarda ABD ve Avrupa ülkelerinin Covid-19’a karşı bir “küresel liderlik” arayışına yönelmeleri, gelişmekte olan ülkelere de “sorun çözücü” görünümlü bir hegemonya eli uzatmaları olanaksız. Dünya siyasetine 20. yüzyılda yön vermiş Batılı merkezler öncelikle gemilerini kurtarmaya uğraşıyor.

Bu boşlukta Çin, “aşı diplomasisi” aracılığıyla etkin bir siyaset izliyor. Özellikle Batılı aşıların maliyetli olması; gelişmekte olan ülkelerin bu aşıları taşıyıp koruyacak gücünün bulunmaması, Batılı ülkelerin bu aşıları büyük oranda kendileri ya da petrol zengini ülkeler için ayırmaları, yani 2021’de dünya nüfusunun yoklukla sınanan çoğunluğuna aşı sırasının gelme olasılığının düşüklüğü gibi faktörler birleşince, Çin devreye giriyor. Çin; ABD ve Avrupa’dan doğan güç boşluğunu, ürettiği aşılarla ve bu aşıları uygun fiyat, kredi ya da hibe gibi yollarla gelişmiş dünyanın dışına yayarak doldurmak için etkin bir strateji izliyor.

Nitekim Çin Dışişleri Sözcüsü Zhao Lijian da Çin üretimi aşıların, gelişmiş ülkelerin Batılı firmaların 2021 için üretebilecekleri aşıların neredeyse dörtte üçünü kendilerine ayırdıkları ortamda, bu aşılara erişemeyecek ülkeler için neredeyse tek seçenek olduğunu vurguluyor (28 Aralık 2020, Bloomberg).

Kaldı ki virüsün Çin’de kontrol altında olması, üretimin Çin dışına odaklanabilmesinin de önünü açıyor. Bu da Çin’in elini güçlendiriyor. New York Times (7 Ocak 2021), virüsün Çin’de kontrol edilmesinin ardından Çin’in aşıyla ilgili test çalışmalarını başka ülkelere kaydırarak çeşitlendirdiğini, bunun da ABD’nin aksine, Çin’in aşı sürecine dair daha en baştan küresel düşünmeye yönelmesine zemin hazırladığını belirtiyor. Özetle aşı, yeni küresel hegemonya savaşının önemli bir boyutu. Bunları da konuşmamız gerekmez mi?

Bize gelince. Aşı konusunda elbette bilimi dinleyeceğiz. Ama soruları bırakmadan: Aşılamada gecikme niye; dünyadaki gelişme farklarının aşı tercihlerine eşitsiz yansıma şekli ülkelerin içine de yansıyacak ve ayrıcalıklı, yönetici sınıflar, parası olanlar Batı aşısından, yoksullar Çin aşısından mı olacak ve son soru: Bu aşıyı biz niye geliştiremedik? Boğaziçi’ne ve başka birçok kuruma yapılan atamanın yöntemine, atama ölçütüne ve sonrasında iktidarın ısrarlı tepkilerine bakın, yanıtları kendiliğinden görülecektir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Cumhuriyet’e veda 4 Haziran 2022

Günün Köşe Yazıları